WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, davacının alacak davası açmak suretiyle alacağını isteyebileceği ve ihtiyati tedbir talebinde bulunabileceği, davacının alacak davası açmak suretiyle ileri sürebileceği bir istemi ihtiyati tedbir yoluyla talep etmesinin HMK'nun 389'uncu v.d. maddelerine uygun olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiş, kararı ihtiyati tedbir isteyen (asil) temyiz etmiştir. 1-İhtiyati tedbir, hukuksal niteliğinden dolayı uyuşmazlığı esastan çözmeyen geçici hukuki koruma olup, ileride açılacak bir davanın veya açılmış bir davanın sonucunun etkisiz veya anlamsız kalmasını önlemeye yarar. Buna karşılık kesin hukuki koruma ise ancak açılan bir dava üzerine yapılan yargılama sonucunda verilen karar ile sağlanabilir. Bu nedenle dava, “kesin hukuki koruma” olarak nitelendirilmektedir (Yılmaz, E.: Geçici Hukuki Himaye Tedbirleri, Ankara 2001, s. 29)....

    Bu hükümde, icra takibinden önce açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yoluyla icra takibinin durdurulabileceği, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ise ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesine giren paranın takip alacaklısına ödenmemesine karar verilebileceği öngörülmüştür. Menfi tespit davasının amacının belli bir borçtan dolayı borçlu bulunmadığına ilişkin kesin hüküm ve dolayısıyla kesin hukuki koruma temin etmek olduğu göz önüne alındığında, takibin durdurulması veya icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi şeklindeki ihtiyati tedbirin, asıl uyuşmazlığı çözecek veya kesin hukuki korumayı ikame edecek nitelikte bulunmadığı açıktır. Bunun ötesinde, somut olaydaki gibi kanunda açıkça tedbir kararı verilebileceğinin öngörüldüğü hâllerde, verilecek tedbirin uyuşmazlığın esasını çözer nitelikte olup olmadığı tartışma konusu yapılamaz ve bu nedenle tedbir istemi reddedilemez. Aksi hâl kanunun açık hükmüne aykırı karar verilmesi anlamına gelir....

      Bu açıklamalara göre, davanın açılması sırasında veya dava sırasında, Harçlar Kanunu’na bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olan başvuru harcı yatırılmadan geçici hukuki koruma talep edilmesi halinde, geçici hukuki koruma talep edene başvuru harcını tamamlaması için usulünce ihtarat yapılarak süre verilmesi, bu sürede harç tamamlanırsa geçici hukuki koruma talebinin esasının incelenmesi gerekir (Bkz. Yargıtay 3. HD'nin 16/06/2022 tarihli ve 2022/1582 E., 2022/5882 K. sayılı uyuşmazlığın giderilmesi kararı)....

        "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 21/01/2013 gününde verilen dilekçe ile menfi tespit istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 29/01/2015 günlü kararın Yargıtay’ca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne ve tebligat gideri verilmediğinden duruşma isteminin reddine karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili, davalının ...Mallarını Koruma Kurulu Başkanlığına müracaat ederek, şahsına ait 40 dönümlük arazideki ekinlerin davacı tarafından biçildiği ve hayvanlarını otlattığından bahisle şikayetçi olduğunu, ......

          İşte tarafların ihtiyaç duyduğu bu korumayı geçici hukuki koruma tedbirleri sağlamaktadır. Yargılama sonucu verilen kararlar kesin bir hukuki koruma sağlamasına karşın, yargılama öncesi veya yargılama sırasında alınan bu tedbirler geçici bir koruma sağlamaktadır(Arslan Ramazan, Yılmaz Ejder, Ayvaz Taşpınar, Hanağası Emel; Medeni Usul Hukuku, Yetkin Yayınları, Ankara 2019, s. 571). Geçici hukuki koruma tedbirleri HMK’nın 10. Kısmında; ihtiyati tedbir, delil tespiti ve diğer hukuki koruma tedbirleri olarak düzenlenmiştir. Medeni usul hukuku dışında da geçici hukuki koruma tedbirleri de bulunmaktadır. Bunun en yaygın olanı da ihtiyati hacizdir. HMK’nın 389. Maddesinde ihtiyati tedbirin, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde,” verilebileceğine ilişkin düzenleme bulunmaktadır....

            Bu hükümde, icra takibinden önce açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yoluyla icra takibinin durdurulabileceği, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ise ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesine giren paranın takip alacaklısına ödenmemesine karar verilebileceği öngörülmüştür. Menfi tespit davasının amacının belli bir borçtan dolayı borçlu bulunmadığına ilişkin kesin hüküm ve dolayısıyla kesin hukuki koruma temin etmek olduğu göz önüne alındığında, takibin durdurulması veya icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi şeklindeki ihtiyati tedbirin, asıl uyuşmazlığı çözecek veya kesin hukuki korumayı ikame edecek nitelikte bulunmadığı açıktır. Davacının menfi tespit davasındaki dava dilekçesindeki talepleri değerlendirildiğinde İİK nun 72/3 fıkrasıyla ilgili bir talebi de göz önüne alınarak verilen ara karar ve bu karara karşı yapılan itirazın reddi usul ve yasaya uygundur....

            G E R E K Ç E: Uyuşmazlık, 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanun'un 79. maddesine dayalı olarak açılan menfi tespit davasında,tedbiren hacizlerin kaldırılmasına yönelik geçici hukuki koruma tedbirinin reddinden kaynaklanmaktadır....

            Davacının istinaf sebeplerinin incelenmesinde, Geçici hukuki korumalar; ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz, yürütmeyi durdurma, tutuklama, el koyma gibi çeşitli hukuk dallarında düzenlemiş olan etkin hukukî koruma önlemlerine ilişkin üst kavramdır. Buna karşılık kesin hukuki koruma ise ancak açılan bir dava üzerine yapılan yargılama sonucunda verilen karar ile sağlanabilir. Bu nedenle dava, “kesin hukuki koruma” olarak nitelendirilmektedir. Dava konusu uyuşmazlığın esasını çözümleyecek veya böyle bir sonuç doğuracak biçimde ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği konusunda açık bir kanun hükmü bulunmamakla birlikte, Yargıtay ve öğreti tarafından böyle bir görüşün kabul edilmesi geçici korumanın niteliğinden kaynaklanmaktadır. İhtiyati tedbir ise ileride açılacak bir davanın veya açılmış bir davanın sonucunun etkisiz veya anlamsız kalmasını önlemeye yarayan geçici hukuki korumadır....

            Takibin durdurulması şeklindeki geçici hukuki koruma iki koşula bağlıdır. Talep sahibinin menfi tespit davasında haklılığı ve geçici hukuki koruma sağlanmasını haklı kılacak bir tehlike, yaklaşık ispat seviyesinde ispat edilmesidir. Geçici hukuki koruma talep edildiği anda borçlunun geçici olarak korunmasını haklı kılacak bir tehlike ve bunun bertarafa ihtiyacı bulunmamaktadır. İcranın menfi tespit davasında durdurulması, esas itibariyle kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takipte önem kazanmaktadır. Zira bu takip yolunda itiraz, satıştan başka icra takip işlemlerini durdurmadığından ödeme emrine itiraz, haciz tehdidini ortadan kaldırmamaktadır. Somut davada, davacının talebi davanın konusunu teşkil eden ve İİK 72.maddenin 2.fıkrasında yer alan icra takibinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı değil, dava konusu bono üzerine ödeme yasağı konulmasına ilişkindir....

              Dava, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası olup ihtiyati tedbir talebinin İİK 72/3 maddesine göre değerlendirilmesi gerekir. Mahkeme ise bu hususta değerlendirme yapmadığı anlaşılmaktadır. Davacının istinaf sebeplerinin incelenmesinde, Geçici hukuki korumalar; ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz, yürütmeyi durdurma, tutuklama, el koyma gibi çeşitli hukuk dallarında düzenlemiş olan etkin hukukî koruma önlemlerine ilişkin üst kavramdır. Buna karşılık kesin hukuki koruma ise ancak açılan bir dava üzerine yapılan yargılama sonucunda verilen karar ile sağlanabilir. Bu nedenle dava, “kesin hukuki koruma” olarak nitelendirilmektedir. Dava konusu uyuşmazlığın esasını çözümleyecek veya böyle bir sonuç doğuracak biçimde ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği konusunda açık bir kanun hükmü bulunmamakla birlikte, Yargıtay ve öğreti tarafından böyle bir görüşün kabul edilmesi geçici korumanın niteliğinden kaynaklanmaktadır....

              UYAP Entegrasyonu