Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İİK'nın 72/6 maddesi kapsamında açılan menfi tesbit davası dolayısıyla tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edileceği yasal olarak hüküm altına alındığından başta menfi tespit davası için gerekmeyen zorunlu arabuluculuk şartının yargılama sırasında borcun ödenmesi sebebiyle davanın yasa gereği istirdat davasına dönüşmesi durumunda da aranmayacağı istikrar kazanan Yargıtay içtihatları ile sabittir....

olaylarda davacıların kişilik haklarının zarara uğramadığı anlaşıldığından manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir....

    Timuçin Muşul, İcra ve İflas Hukukunda, Menfi Tespit ve İstirdat Davaları, 2014, Ankara, s.404-405) "İİK m.72, VI gereğince istirdat davasına dönüşmüş olan davanın borçlu lehine hükme bağlanması halinde de, m.72, V c.3 ve 4 hükümlerine göre, borçlu lehine tazminata hükmedilmesi gerekir kanısındayım. Çünkü, davanın asıl (kökeni) menfi tespit davasıdır ve menfi tespit davası borçlunun iradesi dışında (kendiliğinden) istirdat davasına dönüşmüştür. Bu dönüşmenin, borçlunun menfi tespit davasında sahip olduğu tazminat alma hakkını ortadan kaldırmaması gerekir. Kaldı ki, takip konusu borcun ödenmesi (paranın alacaklı tarafından alınması) ile alacaklı kötüniyetini devam ettirmiş ve alacaklının haksız ve kötüniyetle yaptığı takip nedeniyle borçlunun zararı daha artmıştır. Yukarıdaki nedenlerle, m.72, VI gereğince istirdat davasına dönüşmüş olan davayı kazanan borçlu lehine m.72, V c.3 ve 4 hükümlerine göre tazminata da hükmedilmesi gerekir kanısındayım." (Prof. Dr....

      İİK kapsamında kalmayan menfi tespit davaları da olabileceği için menfi tespit davasının ayrıntılı olarak İİK’da düzenlenmesi de dava şartı arabulucuk dava şartından muaf olması için yeterli bir done değildir. İİK 72. maddesindeki menfi tespit davasının aynı zamanda kendiğilinden istirdata dönüşme ihtimali de gözetilmelidir. Diğer taraftan ödeme üzerine açılan menfi tespit davasında hukuki yarar bulunup bulunmadığı da Yargıtay'da tartışmalı bir konudur. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi ödemeden sonra istirdat davası yerine soyut olarak tespitle yetinilmesini istenilmesi özel düzenlemelerden olmadığı gibi genel biçim koşullarına aykırılık oluşturduğundan davanın reddi gerektiği görüşünde (Baki Kuru Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası sayfa 233 ve devamı, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 02/02/1999 gün... sayıl kararı) iken Yargıtay 11....

        İcra takip dosyasının incelenmesinde; kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla başlatılan takip, nedeniyle menfi tespit-istirdat davası açıldığı, davanın görüldüğü ... 20. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2011/468 Esas sayılı dosyasında 31.01.2012 tarihinde "...takibe konu alacak yönünden davacının borçluya borçlu olmadığının tespiti ile bu dosyada tahsil edilen 156.565,68 TL'nin davalıdan istirdadına" karar verildiği, alacaklı vekilinin anılan davada hükmedilen miktarla ilgili olarak tahsil ve cezaevi harcı miktarının mahsubu yapılarak dosyaya depo edilecek miktarın belirlenmesini istediği, İcra Müdürlüğü'nce talebin reddedildiği anlaşılmaktadır. Menfi tespit istirdat davası sonucunda; Mahkemece 156.565,68 TL'nin davalıdan istirdadına karar verildiğine göre, alacaklı vekilinin talebinin reddi yönündeki İcra Müdürlüğü kararı yerindedir....

          Dava dilekçesinde dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulduğuna ilişkin herhangi bir beyan bulunmadığı gibi dava dilekçesine arabuluculuk anlaşamama tutanağının eklenmediği, sadece boş bir form sunulduğu görülmekle davacı vekiline 14.12.2021 tarihli celse 10 numaralı ara kararı ile arabuluculuk son tutanak aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini ibraz etmesi için 1 haftalık kesin süre verildiği, davacının süresi içerisinde arabuluculuk son tutanağının sunulmadığı, Somut davada davacı haksız takip nedeniyle ödemek zorunda kaldığı 2.022,00 TL'nin istirdatı ile kötüniyet tazminatı ile 7.000,00 TL maddi ve 20.000,00 TL manevi tazminat talep etmiş olup,maddi ve manevi tazminat talepleri arabuluculuk kapsamında olduğu gibi, istirdat talebinin soyut olarak zorunlu arabuluculuğa tabi olmadığı düşünülse de davacının ayrıca bir menfi tespit talebinin olmadığı, doğrudan bir miktar paranın istirdadına dair hüküm kurulması istediği dolayısıyla bu isteminde arabuluculuğa tabi olduğu...

            Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz” hükmünü içermektedir. Eldeki davada herşeyden önce menfi tespit talebi alacaklı lehine neticelenmediğinden ve yine alacağın tahsilinde gecikilmesi sonucunu doğuracak bir tedbir kararı da verilmediğinden davalı alacaklının tazminat talebi yerinde görülmemiştir. Menfi tespit talebi davacı borçlu lehine neticelenmişse de yukarıda anılan madde metninden de açıkça anlaşıldığı üzere menfi tespit davası açmak zorunda bırakılan borçlunun tazminat talep edebilmesi için gerekli koşullar; bu yönde bir talep olması, borçluya karşı icra takibi yapılmış bulunması ile takibin haksız ve kötüniyetli olmasıdır....

              ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2017/1188 KARAR NO : 2023/120 DAVA : Menfi Tespit ve Manevi Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 07/11/2017 KARAR TARİHİ : 16/02/2023 Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit ve Manevi Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, iş bu davanın 15/11/2022 tarihinde işlemden kaldırıldığı anlaşılmakla, dosya ele alınıp, tetkik edildi....

                Hukuk Dairesinin emsal kararları bulunduğunu, cebri icra baskısı altında ödemede bulunan davacıların menfi tespit ve istirdat davası açabileceğini ileri sürerek ve resen tespit edilecek sebeplerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir. 2....

                  Yukarıda yapılan açıklamalar neticesinde menfi tespit davasında arabucuya başvurulmasının dava şartı olup olmadığının irdelenmesi gerekmektedir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir. Başka bir deyişle, menfi tespit davasının niteliği gereği verilen kararlarda, yalnızca davacının borçlu olup olmadığı belirlenmekte, borçlu olmadığı kısma ilişkin olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Bu hüküm, herhangi bir alacağın tahsilini gerektirir nitelikte bir ilam olmadığından esasa yönelik olarak İİK m. 32 uyarınca doğrudan ilamların icrası yolu ile takibe konulamaz....

                    UYAP Entegrasyonu