Dava, davalı tarafından davacı şirket aleyhine başlatılan ... 13.İcra Müdürlüğünün 2019/... esas sayılı takip dosyası sebebiyle borçlu olmadığının tespitine yönelik menfi tespit davası ayrıca maddi ve manevi tazminat davasıdır. HMKnun 116. maddesine göre; "kesin yetkinin bulunmadığı hallerde yetki itirazı ilk itiraz" olarak düzenlenmiştir.İİK'nın 72/son maddesi düzenlemesine göre; "menfi tesbit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir." Borçlu, yukarıda belirtilen iki yer mahkemelerinden dilediğinde menfi tespit davası açabilir. Bu konudaki seçim hakkı davacı borçluya aittir. Fakat borçlu, davasını yetkisiz bir mahkemede açarsa, o zaman seçim hakkı davalı alacaklıya geçer. Davalı, yetki ilk itirazında bu mahkemelerden birini bildirmeye mecburdur. Davaya konu istem ... 13....
DEĞERLENDİRME : Dava, menfi tespit istemine ilişkindir. .... tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı Kanun'un 20. maddesi ve 7445 sayılı Kanun'un 31. maddesi ile değişik 6102 sayılı yasanın 5/A. maddesinde; " (1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar para olan alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. (2) Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır....
Davacının taleplerinden kabul edilen menfi tespit ve alacak miktarı toplamı 20.137,04 TL üzerinden davacı lehine, reddedilen manevi tazminat için davalı lehine ayrı vekalet ücreti ile yine reddedilen diğer alacak kalemleri toplamı olan 16.397 TL üzerinden davalı lehine nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm ve davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte belirtildiği üzere hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin harçların istek halinde iadesine, 24/05/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
HMK’nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir. Başka bir deyişle, menfi tespit davasının niteliği gereği verilen kararlarda, yalnızca davacının borçlu olup olmadığı belirlenmekte, borçlu olmadığı kısma ilişkin olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Bu hüküm, herhangi bir alacağın tahsilini gerektirir nitelikte bir ilam olmadığından esasa yönelik olarak İİK m. 32 uyarınca doğrudan ilamların icrası yolu ile takibe konulamaz. Oysa arabuluculuk sonucu verilen kararlar ilam hükmünde olup, cebri icra yoluna başvurulabilecek niteliktedir....
Gerekçe: Davalı işçinin davacı işvereni zarara uğratıp uğratmadığı ve işlem ve eylemleri nedeni ile davacı işverene tazminat ödemesi gerekip gerekmediği hususlarında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. Somut dava açılırken, davacı tarafından davalıya verilen 80.000,00 TL bedelli senedin 42.000,00 TL'sinden borçlu olunmadığının tespiti ile 38.000,00 TL'nin istirdatı ve şirkete verilen zarardan dolayı 10.000,00 TL tazminat istemiyle açılmıştır. Menfi tespit ve istirdat davaları ana dosya üzerinden yürütülmüş, tazminat talebine ilişkin iş bu dava mahkemenin 2008/154 esasına kaydedilerek yargılamaya tazminat davası olarak devam edilmiştir. Menfi tespit ve istirdat davasında mahkemece ret kararı verilmiş, karar Yargıtay 9. Hukuk Dairesi tarafından onanmıştır. Somut dosyadaki bilirkişi raporunda ise, davanın menfi tespit ve istirdat davası olduğu yönündeki yanılgılı değerlendirme ile görüş bildirilmiştir....
Mahkemece, davalı alacaklı Denizbank A.Ş. ve ... yönünden süresi içinde menfi tespit davası açılmadığı, davalılar ... ve ... yönünden ise husumet nedeni ile davanın reddine karar verilmiştir. Davacı, menfi tespit ile birlikte istirdat isteminde de bulunmuştur....
Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırşa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz. (1) Borçlu, menfi tesbit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir. Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını istiyebilir. Menfi tesbit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Davacı istirdat davasında yalnız paranın verilmesi lazımgelmediğini ispata mecburdur." hükümlerini haizdir....
Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırşa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz. (1) Borçlu, menfi tesbit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir. Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını istiyebilir. Menfi tesbit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Davacı istirdat davasında yalnız paranın verilmesi lazımgelmediğini ispata mecburdur." hükümlerini haizdir....
Ancak menfi tespit davaları sonucunda verilen hükümler esasa yönelik olarak cebri icraya konu edilip infaz edilemeyeceğinden, ticari davalarda arabuluculuğa başvuruyu dava şartı olarak öngören madde hükmünün amaçsal yorumundan Yasa Koyucu’nun bilinçli olarak menfi tespit davalarını arabuluculuk dava şartına tabi tutmadığı anlaşılmaktadır. HMK’nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir. Başka bir deyişle, menfi tespit davasının niteliği gereği verilen kararlarda, yalnızca davacının borçlu olup olmadığı belirlenmekte, borçlu olmadığı kısma ilişkin olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır....
DAVA KONUSU : Menfi Tespit KARAR : Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 2....