Celbi talep edilen ve davacı yanca birleştirilmesi talep edilen dava dosyasının huzurdaki davada davalı konumunda olan kişi tarafından açılmış menfi tespit davası niteliğinde olduğu; huzurdaki davanın ise sonra açılan itirazın iptali davası niteliğinde olduğu anlaşılmıştır. Menfi tespit davası ile itirazın iptali davası arasındaki hukuki ilişkinin ortaya konulmasına yönelik Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2017/19-892 Esas, 2020/305 Karar sayılı ilamında, "...İtirazın iptali davasından önce menfi tespit davası açılması durumunda sonra açılacak itirazın iptali davasında hukuki yararın var olduğu kabul edilmektedir. Menfi tespit davası sonucunda (davanın reddi) alınan kesin hüküm itirazın iptali davası açılmaksızın icra takibinin devamını sağlamayacaktır. Menfi tespit davasından sonra karşılık dava veya ayrı bir dava olarak itirazın iptali davası açılması mümkündür (Kuru, B.: İcra ve İflas Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 87-88, 119)....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit-istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin 12.12.2002 tarihinde işyeri adresini değiştirerek yeni adresine taşındığını, işyeri değişikliğinin tescil edilip ilan edildiğini, müvekkilinin eski işyerine ait tüm elektrik borcunu ödediğini ve davalının güvence bedelini müvekkiline iade ettiğini, aradan bir süre geçtikten sonra müvekkilinin kaçak elektrik kullandığından bahisle davalı tarafından tahakkukta bulunulduğunu, bu nedenle dava açma zarureti doğduğunu belirterek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiş, davacı vekili davasının daha sonra istirdat davasına dönüştürmüştür....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Davacı, hakkında başlatılan icra takibine konu bono nedeniyle borçlu olmadığının tespiti, icra takip dosyasının ve senedin iptali, icra baskısıyla 403,34- TL'lık yapılan ödemenin yasal faiziyle birlikte iadesi ve kötüniyet tazminatı isteminde bulunmuştur. İlk Derece Mahkemesince, senedin malen düzenlendiği ve bu durumda davalının senet metnini talil ettiğinden ispat külfetinin yer değiştirdiği, ispat külfeti kendisine düşen davalının ise borç kaynağını ispat edemediğinden menfi tespit davasının kabulüne, diğer taleplerin Reddine karar vermiş, bu karar üzerine davacı, istirdat talebi hakkındaki talebi ile senet ve icra takibinin de iptali ile ilgili talepleri hakkında açmış olduğu davanın da kabul edilmesi gerekirken, Red kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğundan bahisle İlk Derece Mahkemesi kararını istinaf etmiştir....
Mahkemece, iddia, savunma, uyulan bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, davacının münhasıran taraflar arasında adi ortaklık ilişkisinin bulunduğunu tespit ettirmekte hukuki yararının bulunmadığı, itirazın iptali davasının genel hükümlere göre görülen bir dava olması sebebiyle borçlunun takibe itirazında bildirdiği itiraz sebepleriyle bağlı olmadan bütün savunma sebeplerini itirazın iptali davasında ileri sürebildiği, menfi tespit davasında ileri sürebileceği borçla ilgili iddiasını itirazın iptali davasında savunma sebebi yapabildiği, savunmayla ilgili tüm delillerini gösterebildiği, davacının kendisi aleyhine itirazın iptali davası açılmasından sonra, itirazın iptali davasına konu faturalardan kaynaklanan cari hesaptan dolayı borçlu olmadığının tespitini ve ödediği 100.000.- TL’nin istirdadını istediğinden, gerek menfi tespit ve gerekse istirdat talebi yönünden hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir....
Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 233). Başka bir şekilde ifade etmek gerekirse, menfi tespit davası icra takibinden önce sonuçlanmaz ve ihtiyati tedbir kararı verilmemiş olması (veya ihtiyati tedbir kararının kaldırılması) nedeniyle, (menfi tespit davası görülmekte iken) borç alacaklıya (davalıya) ödenmiş olursa, menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir (m.72/6); yani menfi tespit davası (kendiliğinden) istirdat davasına dönüşür; bu hâlde mahkeme menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam eder (Kuru, Baki: İstinaf Sistemine Göre Yazılmış İcra ve İflâs Hukuku Ders Kitabı, Ankara, 2017, s. 146)....
Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 233). Başka bir şekilde ifade etmek gerekirse, menfi tespit davası icra takibinden önce sonuçlanmaz ve ihtiyati tedbir kararı verilmemiş olması (veya ihtiyati tedbir kararının kaldırılması) nedeniyle, (menfi tespit davası görülmekte iken) borç alacaklıya (davalıya) ödenmiş olursa, menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir (m.72/6); yani menfi tespit davası (kendiliğinden) istirdat davasına dönüşür; bu hâlde mahkeme menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam eder (Kuru, Baki: İstinaf Sistemine Göre Yazılmış İcra ve İflâs Hukuku Ders Kitabı, Ankara, 2017, s. 146)....
TL olarak düzeltmesinin de mümkün olmadığını, Mahkemece davacı tarafça talep edilen miktar aşılarak 43.970,99 TL'nin müvekkilinden alınarak davacıya verilmesine karar verilmesinin ise açık bir usul hukuku faciası olduğunu, işbu sebeple Mahkemenin istirdat yönünden vermiş olduğu karar usul ve yasaya aykırı olup, istinaf incelemesi neticesinde kaldırılması gerektiğini; Huzurdaki davada üç davacı bulunmakta olup, davanın ise menfi tespit ve istirdat talebine ilişkin olduğunu, menfi tespit talebi üç davacı açısından da geçerli olsa da, üç davacının da istirdat davası açmasının mümkün olmadığını, dava konusu icra dosyası incelendiğinde dosyaya ödenen paraların davacılardan ...'...
TL olarak düzeltmesinin de mümkün olmadığını, Mahkemece davacı tarafça talep edilen miktar aşılarak 43.970,99 TL'nin müvekkilinden alınarak davacıya verilmesine karar verilmesinin ise açık bir usul hukuku faciası olduğunu, işbu sebeple Mahkemenin istirdat yönünden vermiş olduğu karar usul ve yasaya aykırı olup, istinaf incelemesi neticesinde kaldırılması gerektiğini; Huzurdaki davada üç davacı bulunmakta olup, davanın ise menfi tespit ve istirdat talebine ilişkin olduğunu, menfi tespit talebi üç davacı açısından da geçerli olsa da, üç davacının da istirdat davası açmasının mümkün olmadığını, dava konusu icra dosyası incelendiğinde dosyaya ödenen paraların davacılardan T1'in işvereni Mescord Endüstriyel Ambalaj Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi tarafından yapıldığı hususunun açık olduğunu, bu halde dosyaya ödeme yapan taraf davacılardan T1 olduğundan istirdat davası açma hakkının da yalnızca T1'e ait olacağını, bu durumda diğer davacılar açısından açılan istirdat davasının reddine karar...
Asliye Hukuk Mahkemesi ise menfi tesbit davasına konu edilen ve taraflar arasında imzalanan sözleşmenin Kızıltepe ilçesinde düzenlenerek imzalandığı sözleşme ile ilgili doğacak anlaşmazlıkların çözümünde Kızıltepe mahkemelerinin yetkili olduğunun düzenlendiği ayrıca HMK'nın .... maddesinde ''Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir'' hükmünün yer aldığı gerekçesi ile yetkisizlik kararı vermiştir. 6100 sayılı HMK'nın 6. maddesi uyarınca her dava kural olarak davalının ikametgahı mahkemesinde açılır. 200... sayılı İcra İflas Kanununun 72/son maddesi uyarınca “Menfi tespit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir”....
, gerçekte istirdat edilebilecek kısmın 33.561.73 TL olduğunu, alacağa uygulanacak faizin başlangıcının da menfi tespit davasının kesinleştiği tarih değil, işbu davanın açıldığını müvekkilinin öğrendiği tarihten başlaması gerektiğini, kararın kaldırılarak, icra dosyası tamamen tahsil edilerek müvekkiline ödenmediğinden istirdat edilebilecek kısmın müvekkile ödenmiş toplam meblağdan davacıların (120.000 TL. senet bedeli - 80.422,89 TL borçlu olmadıkları kısım= 39.577,11 TL. davacıların borçlu oldukları meblağ) borçlu oldukları 39.577,11 TL'si ve bu meblağa isabet eden faiz ve diğer alacak ferileri düşüldükten sonra kalan meblağ ile sınırlı olması gerekirken hiçbir hesaplama işlemi ve incelemesi yapılmadan menfi tespit davası ile verilen hükümde belirtilen 80.422,89 TL'si için davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, faiz başlangıç tarihinin müvekkilinin davadan haberdar olduğu (istirdadın talep edildiği) tarihten başlaması gerektiğini belirterek, istinaf isteminde...