İcra Müdürlüğünün 2017/17179 Esas sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine yapılan takipte takibe dayanak gösterilen sözleşmenin takip talebi ile birlikte icra müdürlüğüne sunulmadığı, ödeme emri ekinde taraflarına suretinin tebliğ edilmediği, bu hususun İİK 58. Ve 61. Maddelerine aykırı olduğu, ayrıca müvekkilince davaya konu alacak borç yönünden açılan menfi tespit davasında İzmir 8. Tüketici Mahkemesinin 2018/454 Esas, 2020/135 Karar sayılı 16/06/2020 tarihli kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, alacaklı tarafından bu karar takip dosyasına sunularak bu ilama göre düzenlenen icra emrinin taraflarına 01/09/2020 tarihinde tebliğ edildiğini, ancak tebliğ edilen icra emrinin menfi tespit davasında verilen ilama uygun düzenlenmediğini, müvekkilinden talep edilen alacakların fahiş olduğunu beyanla, davanın kabulü ile ödeme emrinin ve 01/09/2020 tarihinde tebliğ edilen icra emrinin iptaline karar verilmesini istemiştir....
İŞ MAHKEMESİ TARİHİ : 27/02/2020 NUMARASI : 2019/389 ESAS - 2020/103 KARAR DAVA KONUSU : Ödeme Emrinin İptali KARAR : Kahramanmaraş 2. İş Mahkemesi'nin 2019/389 Esas, 2020/103 Karar sayılı ilamının davalı Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Daire önüne gelen dosya incelendi. TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı Kurum tarafından müvekkiline 08/10/2019 tarihinde 2001/001264 takip numaralı 00011259 takip kartı numaralı ödeme emri gönderildiğini, ödeme emrinin 25/10/2019 tarihinde tebliğ edildiğini, söz konusu ödeme emrinin içeriğine ilişkin borcun 1997- 1998 yıllarındaki prim borçlarına ilişkin olduğunu, bahse konu borcun zamanaşımına uğradığını belirterek bahse konu ödeme emrinin iptalini ve müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı Kuruma dava dilekçesi usulüne uygun tebliğ edilmiş, davalı taraf davaya cevap vermemiştir....
Alacaklının elinde İİK’nun 68. maddesinde sayılan belgeler bulunmaması, borçlu hakkında başlattığı icra takibine, borçlunun itiraz etmek suretiyle takibi durdurması da borçlunun menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığını kabule yeterli olmayıp, bu halde dahi borçlu borç tehdidi altında olup, bu nedenle de menfi tespit davası açmakta hukuki yararı vardır. Kaldı ki, davacı borçlu tarafından icra (hukuk) mahkemesinde açılan dava ile ödeme emrinin iptali ise eldeki davanın açılmasından sonra gerçekleşen bir sonuçtur. Bu nedenle, davacının, takibe konu icra dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespiti davası açmakta hukuki yararı vardır....
"İçtihat Metni" Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, ödeme emrinin iptali ve haczin kaldırılması istemine ilişkindir. Mahkemece, bozmaya uyarak ilâmında belirtilen gerekçelerle, davanın kabulüne, ödeme emrinin iptaline, haczin kaldırılmasına karar verilmiştir. Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Mahkemece bozma ilamına uyularak ödeme emrinin iptaline dair karar verilmiş ise de; aslen davacı adına düzenlenen bir ödeme emrinin bulunmaması fakat davalı kurumun davacının da sorumlu olduğu düşüncesi ile ödeme emrini davacıya göndermesi ve davacı açısıdan iş bu davanın menfi tespit davası olarak kabul edilmesi ve bu ahvalde karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi ,usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir....
Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. Kanun koyucu tarafından, tahsil edilmesi istenen alacak, kamusal nitelikte imtiyazlı olduğundan sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsilinin sağlanması istenmiş, bu nedenle kamu alacağına ilişkin takip kesinleştikten sonra, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılması yönünde herhangi bir hüküm öngörülmemiştir....
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacı taraf menfi tespit ile ilgili talep ve dava hakkını saklı tutarak ödeme emrinin iptalini talep etmiştir. 6100 sayılı H.M.K.'nın 26/1 maddesine aykırı olarak davacının 2014/12520 takip numaralı ödeme emrinin iptali talebi aşılarak, davacının borçlu olmadığının tespitine de karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK'un 438/7.maddesi uyarınca hüküm bozulmamalı düzeltilerek onanmalıdır. S O N U Ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle karardaki hüküm kısmının (1.) bendinin; " davacının anılan icra takip konusu sigorta prim borcu bulunmadığının TESPİTİNE," sözcüklerinin silinerek hüküm kısmından çıkartılmasına, hükmün bu düzeltilmiş şekli ile ONANMASINA, 06.10.2015 gününde oybirliğiyle ile karar verildi....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, ödeme emrinin iptali ve borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, ilâmında belirtilen gerekçelerle, ödeme emirlerinin iptaline yönelik davanın kabulüne dair karar verilmiştir....
Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. Kanun koyucu tarafından, tahsil edilmesi istenen alacak, kamusal nitelikte imtiyazlı olduğundan sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsilinin sağlanması istenmiş, bu nedenle kamu alacağına ilişkin takip kesinleştikten sonra, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılması yönünde herhangi bir hüküm öngörülmemiştir....
Kamu alacağına ilişkin olarak anılan madde kapsamında öngörülen menfi tespit davası dışında, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılmasına anılan kanun hükümleri cevaz vermemektedir....
Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. Kanun koyucu tarafından, tahsil edilmesi istenen alacak, kamusal nitelikte imtiyazlı olduğundan sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsilinin sağlanması istenmiş, bu nedenle kamu alacağına ilişkin takip kesinleştikten sonra, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılması yönünde herhangi bir hüküm öngörülmemiştir....