Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İcra Hukuk Mahkemesinin 2018/362 Esas sayılı dosyasında şikayet davası açıldığı, yapılan yargılama neticesinde 2018/480 Karar sayılı karar ile şikayetin kabulüne, ödeme emri tebliğ işleminin iptali ile ödeme emri tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak bildirilen 28/06/2018 tarihi olduğunun tespitine karar verildiği, kararın istinaf denetiminden geçerek kesinleştiği, 21/12/2021 tarihinde takip dosyasının takipsizlik ile kapatılmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Davacı tarafa menfi tespit davası açmak için süre verilmiş, davacı tarafından Samsun Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/24 Esas sayılı dosyasında açılan menfi tespit davasında görevsizlik kararı verilerek dava dosyası Samsun 1....

Yasada öngörülen 7 günlük itiraz süresini geçiren kamu alacağı borçlusu, aynı konuda yeni bir menfi tespit, istirdat davası açamayacaktır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.04.2006 gün ve 2006/21- 198 Esas, 249 Karar sayılı Kararı). Asıl borçlu yönünden yukarıda açıklanan mevzuat uyarınca ödeme emrinin iptali istemine ilişkin olarak açılacak davaların 7 günlük hak düşürücü süre içinde açılması gerektiği, davacının şirket ortağı olması sebebiyle 6183 sayılı kanunun 35. Maddesi gereği dava konusu ödeme emrinden sorumlu olduğu, davacıya ödeme emirlerinin usulüne uygun tebliğ edildiği ve davanın 7 günlük hak düşürücü süreden sonra açıldığı anlaşıldığından, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur." gerekçesiyle hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmiştir....

"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi Tarih : 11.12.2007 Nosu :1014/713 Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin cezaevinde olduğunu bilen davalının kötüniyetli olarak müvekkili aleyhine bonoya dayanılarak icra takibine giriştiğini, ödeme emrinin tebliğinin ve hacizlerin usulsüz bulunduğunu, istenilen %96 reeskont faizi oranının (16/05/2000 ödeme tarihi itibariyle) fazla olduğunu, bu oranın %60 olması gerektiğini ileri sürmüş ve %60 ticari faiz oranı üzerinden hesap yapılarak fazla faiz isteminin yerinde olmadığına, %40 kötüniyet tazminatına hükmedilmesine talep ve dava etmiştir. Davalı vekili davanın reddi gerektiğini savunmuştur....

    Mahkemece, Kurumdan; dava dışı şirketin prim borcundan dolayı davacı adına borç tahakkuku yapılıp yapılmadığı, ödeme emri düzenlenip düzenlenmediği ve bu ödeme emirlerinin davacıya tebliğ edilip edilmediği sorulmalı, ödeme emri ve tebligat evraklarının asılları celp edilmeli, borç tahakkukunun olması veya davacı adına düzenlenmiş ödeme emri olması ancak işbu dava tarihinden sonra tebliğ edilmiş olması halinde dava menfi tespit davası olarak değerlendirilerek davanın süresi içinde açıldığı kabul edilerek sonucuna göre karar verilmeli, davacı adına düzenlenmiş ödeme emirlerinin davacıya işbu dava tarihinden önce tebliğ edilmiş olması halinde 7 günlük süre içinde ödeme emrinin iptali davasının açılıp açılmadığı irdelenerek sonucuna göre karar verilmelidir. Davacı adına borç tahakkukunun olmaması halinde hukuki yarar yokluğu gözetilerek karar verilmelidir. O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır....

      DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE: Dava; Üçüncü Şahsın Vergi Borcu Sebebi ile Tebliğ Edilen Ödeme Emrinin İptali ve Menfi Tespit istemine ilişkindir....

      Kurum alacağı için 6183 sayılı Kanun'un 55. maddesi gereğince düzenlenip, tebliğ edilen ödeme emrine karşı borçlu, anılan kanunun 58. maddesi gereğince 7 gün içinde dava açabilir. Ödeme emrine karşı açılacak itiraz davası için öngörülen 7 günlük süre, hak düşürücü niteliktedir. Hak düşürücü süre, niteliği itibariyle bir itiraz olup, sonuçlarını kendiliğinden meydana getirir, resen gözönünde tutulmalıdır. 6183 sayılı Kanun'un 58. maddesi uyarınca açılacak itiraz davası bir “menfi tespit” davası niteliğindedir....

        GEREKÇE: İşbu dava Ödeme Emrinin İptali istemine ilişkindir. HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucunda; 6183 sayılı Kanunun "Ödeme emri" başlıklı 55. maddesinin ilk fıkrasında; kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; "Ödeme emrine itiraz" başlığını taşıyan 58....

        Menfi tespit davası yönünden hukuki yararı davanın takipten önce veya sonra açılmasına göre farklı değerlendirmeye tabi tutulmalıdır. İcra takibinden önce menfi tespit davası açılabilmesi için borçlunun borçlu olmadığının hemen tespit edilmesinde korunmaya değer bir hukuki yararının bulunması gerekir. Olayımızda olduğu gibi icra takibinden sonra ödeme emrinin borçluya tebliği ile borca itiraz ederek takibi durduran borçlunun bundan sonra ödeme emrinin borçluya tebliği ile borca itiraz ederek takibi durduran borçlunun bundan sonra menfi tespit davası açmasında hukuki yarar yoktur. Çünkü borçlunun (davacının) yapılan takibe itirazı üzerine takip durmuştur. Alacaklı (davalının) duran takibin devamını sağlaması için itirazın iptali davası açması gerekir. Böyle bir davanın açılması halinde borçlu menfi tespit davasına konu ettiği tüm iddialarını savunma sebepleri olarak ileri sürebilecektir....

          Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. Kanun koyucu tarafından, tahsil edilmesi istenen alacak, kamusal nitelikte imtiyazlı olduğundan sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsilinin sağlanması istenmiş, bu nedenle kamu alacağına ilişkin takip kesinleştikten sonra, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılması yönünde herhangi bir hüküm öngörülmemiştir....

            Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davaya konu ödeme emrinin 2007/5. dönem yönündenki ödeme emrinin iptaline, 2007/5. ay haricindeki diğer aylar bakımından davacının taleplerinin hukuki yarar yokluğundan reddine, karar verilmiştir. Hükmün,davacı ve davalı Kurum avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Eldeki davada davacı, dava dışı........yılı Şubat ayı arasında ödenmeyen prim borçları nedeniyle kendisine takip yapılıdğını, halbuki kendisinin ortak olduğu döneme ait olmaması, böyle olsa dahi kendisinin, şirketi temsil ve ilzama yetkili olmadığı nedenleriyle ödeme emrinin iptalini istemiştir....

              UYAP Entegrasyonu