Mahkemece yapılan yargılama soncunda davalı banka tarafından verilen 23.3.2001 tarihli ibranamenin dava konusu iki takibi de kapsadığı gerekçesi ile menfi tespit isteminin kabulüne, herhangi bir fazla ödeme bulunmadığından istirdat talebinin yerinde olmadığına karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Dava, davacı aleyhine girişilen iki ayrı icra takibinden sonra düzenlenen 29.9.2000 tarihli protokol gereğince ödenen paralardan dolayı borçlu bulunulmadığının tespiti ve istirdat istemine ilişkindir. Başka bir anlatımla, davacı borcu kabul etmediğini bildirmiştir. Mahkemece yapılan yargılama ve toplanan delillere göre borç saptanmış ve fazla ödeme olmadığı da belirlenmiştir. Bu durumda mahemece davacının borcu bulunduğu ve fazla ödeme de olmadığı saptandığına göre, menfi tespit talebinin reddi gerekirken kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiştir....
Menfi tespit davasının yargılaması devam ederken ihtiyati tedbir kararının (İİK m.72/2- 3)verilmemiş olması sebebiyle takibe devam edilmiş ve takip konusu borç alacaklıya ödenmişse ,menfi tespit davasına artık istirdat davası olarak devam edilir.(İİK m 76/2)Yani mevcut menfi tespit davası sonuçlanmadan önce borcun alacaklıya ödenmesiyle menfi tespit davası kendiliğinden istirdat davasına dönüşür.Menfi tespit davası borcun ödenmesiyle kanuni düzenlenmeden dolayı kendiliğinden istirdat davasına dönüşeceğinden bu hususta davacının(borçlunun)talepte bulunması şart değildir.Borcun ödenmesiyle menfi tespit davasına bakan mahkeme ,kendiliğinden menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam eder.İİK m.72/6'daki düzenleme gereği ,menfi tespit davası kendiliğinden istirdat davasına dönüştüğünden,davacının neticeyi talebini değiştirmesi için ıslah yoluna başvurmasına ya da karşı tarafın(alacaklının)mvafakatine gerek yoktur....
Dava, bonolarla borçlu olunmadığının tespitine ilişkin olarak açılmışsa da, davacı yargılama aşamasında 11.8.2005 tarihli nakit para ve ibraname sözleşmesi başlıklı davalının imzasını içeren belgeyi ibraz ederek dava konusu senet bedelinin elden nakit olarak davalı alacaklıya ödendiğini, bu sebeple davaya istirdat davası olarak devam edilmesini talep etmiştir. İİK.’nun 72/6 maddesi hükmünde “Borçlu menfi tespit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir.” Ne varki davacı vekili, 20.9.2006 tarihli celsedeki imzalı beyanında “ …bizim talebimiz sadece borçlu olmadığının tespitine karar verilmesinden ibarettir. İstirdat talebimiz yoktur” demiştir....
Mahkemece yapılan inceleme ile davanın İİK.72.maddesi hükmüne dayalı olarak açılan menfi tespit ve istirdat davası olduğu, HMK 6.maddesi ile genel yetkili mahkemenin , davalının yerleşim yeri mahkemesi olduğu, İİK 72/8.maddesine göre menfi tespit ve istirdat davasının takibin yapıldığı icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi davalının ikametgahında da açılabileceği, yetkili mahkemenin takibin yapıldığı Denizli Mahkemeleri'nin olduğu gerekçesi ile yetkisizlik nedeni ile davanın usulden reddine karar verilmiş , hüküm taraf vekilleri tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, taraf vekillerinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 02.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Dava, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. İİK.nun 72/son maddesi uyarınca menfi tespit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. HUMK.nun 9. maddesinin 2. fıkrasında ise, davalının birden fazla olması halinde davanın bunlardan birinin ikametgahı mahkemesinde açılacağı öngörülmüştür. Davalılardan ikisinin yerleşim yeri ...’dır. Diğer davalı ......’in kendi mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla davanın ... Mahkemesi’nde açıldığı hususunda belirtilen veya başka deliller varsa mahkemenin onun hakkında davayı ayırarak yetkisizlik kararı vereceği HUMK.nun 9/2. maddesinde düzenlenmiştir....
Dava, İİK'nun 89. maddesi gereğince açılmış menfi tespit ve istirdat istemine ilişkin olup bu tür davalar aynı madde uyarınca maktu harca tabidir. Şu halde, yerel mahkemece maktu harca hükmolunmak gerekirken nispi harca hükmolunması doğru olmadığından kararın bozulması gerekir ise de, bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden 6100 sayılı HMK'nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan 1086 sayılı HUMK’nun 438/7. maddesi uyarınca karar düzeltilerek onanmalıdır....
Hal böyle olunca, dava menfi tespit davası olmasına rağmen, mahkemece, yukarıda belirtilen ilke gözardı edilerek, yanılgılı ve yazılı şekilde müspet tespit davası hükmü kurulması, usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir. Bozma nedenine göre taraf vekillerinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesi gerekli görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 08.07.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davacı tarafından menfi tespit talebi birlikte dava öncesi cebri icra kanalıyla ödenen paranın da istirdatı talep edildiğinden istirdat talebi yönünden davacının arabuluculuya başvuruda bulunması zorunludur. Davacının menfi tespit talebi ile birlikte istirdat talebi de bulunduğundan mahkememizin ... E. Sayılı dosyasından davanın tensiple davacının istirdat talebi yönünden tefrikine karar verilerek yine mahkememizin ... esasına kaydı yapılmıştır. Dosya ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; Mahkememizde ... E....
. - K A R A R - Davacı vekili, davalı borçlular hakkında alacakları için takip yaptıklarını, davalıların bu alacakla ilgili İcra Tetkik Merciinde borca itiraz ettiklerini, ayrıca İİK.nun 72.maddesi uyarınca menfi tespit ve istirdat davası açtıklarını, davalıların talebi üzerine İcra Tetkik Merciince tedbir kararı verildiğini ve icra dosyasındaki işlemlerin durmasının sağlandığını, bu tedbir kararı nedeniyle ilanı yapılan satışın gerçekleşemediğini, akabinde tedbir kararının 11.11.2003 tarihinde esas hakkında kararla kaldırıldığını, ancak mağdur olduklarını, menfi tesbit davasının derdest olduğunu iddia ederek öncelikle davalarının menfi tesbit ve istirdat davası ile birleştirilmesine ve lehlerine icra inkar tazminatına hükmolunmasını talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili cevabında, davanın hukuki dayanağının bulunmadığını, haksız kazanç peşinde koşan davacının davasının gerek usul hukuku ve gerekse maddi hukuk bakımından reddi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE ; İstinaf kanun yolu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 341 ila 361. maddeleri arasında düzenlenmiş olup, ''İncelemenin Kapsamı'' başlığını taşıyan 355. maddede de düzenlendiği üzere; inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır, ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir. Dava, menfi tespit ve istirdat davasıdır. Menfi tespit ve istirdat davaları İcra ve İflas Kanunu’nunn 72. maddesinde düzenlemiştir. Menfi tespit davası borçlu olmayan kişinin borçlu olmadığının tespitine ilişkindir. İstirdat davası ise; kişi borçlu olmadığı halde ödeme yapmış ise bu ödemenin geri alınmasını sağlayan dava türüdür. Menfi tespit ve istirdat davalarında yetkili mahkeme, alacaklının yerleşim yeri ya da açılmış bir icra takibi varsa icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesidir. Menfi tespit davası için yasada herhangi bir hak düşürücü ya da zamanaşımı süresi öngörülmemiştir....