nin bu ipotek sebebiyle davalı Bankaya bir borçlarının bulunmadığına dair menfi tespit davası açtıkları, yargılama sırasında ipotekli taşınmazın cebri icra yolu ile satıldığı ve davanın kendiliğinden istirdat davasına dönüştüğü anlaşılmıştır. 3.Kural olarak; menfi tespit davalarında borçlu tarafından 2004 sayılı Kanunun 72 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca ihtiyati tedbir kararı alınmadığı durumlarda aynı Kanunun 72 inci maddesinin 6 ıncı fıkrası gereğince borç da ödenmişse davaya istirdat davası olarak devam edilir. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüşmesi üzerine, mahkemece davanın davacı lehine hükme bağlanması halinde, davacının kısmen veya tamamen ödemiş olduğu paranın davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekir....
Menfi tespit ve istirdat davaları İcra İflas Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir. Maddeye göre; borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Borçlu, menfi tespit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa davaya istirdat davası olarak devam edilir. İspat yüküne ilişkin yukarıda açıklanan genel kural menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir. Menfi tespit davasında kural olarak, hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır....
Yukarıda yapılan açıklamalar neticesinde menfi tespit davasında arabucuya başvurulmasının dava şartı olup olmadığının irdelenmesi gerekmektedir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir. Başka bir deyişle, menfi tespit davasının niteliği gereği verilen kararlarda, yalnızca davacının borçlu olup olmadığı belirlenmekte, borçlu olmadığı kısma ilişkin olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Bu hüküm, herhangi bir alacağın tahsilini gerektirir nitelikte bir ilam olmadığından esasa yönelik olarak İİK m. 32 uyarınca doğrudan ilamların icrası yolu ile takibe konulamaz....
Mahkememizce dosya bilirkişiye tevdii edilerek rapor alınmıştır.------ raporu özetle, Davacı tarafa ait defter ve kayıtların incelenmesine ilişkin ----- raporunda; davacının ticari defter kayıtlarına------alacağı bulunduğu; ------- yayımlanan 7251 sayılı kanunun 23. maddesi ile değişik 600 sayılı HMK'nın 222. maddesinin 3. fıkrasının uyarınca ticari defterlerini sunmayan davalı tacirin karşı taraf alacağının varlığını kabul etmiş sayılacağı takdirinin Sayın Mahkemeye ait olduğu; Sonuç ve kanaatine varmıştır. İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, ödemesi yapılmamış 2 adet çek hakkında İİK 72. maddeye dayalı ve icra takibinden önce açılmış olan MENFİ TESPİT ve ----- çek hakkında istirdat davasıdır. Sonuç olarak dava, menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir. ----- muhatap -----müzekkere cevabında ..------ tanımlı ------ bedelli çek ----- ortamında ibraz edilmiş olup dava dışında farklı bir kişi tarafından ibraz edildiği için ödendiğinin bildirildiği görülmüştür....
Temyiz Sebepleri İcra ve İflas Kanunun 72 nci maddesi ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararları kapsamında menfi tespit davası açılması ve yargılama sırasında menfi tespit davasının istirdat davasına dönüşmesi halinde menfi tespit davasının kabulü hâlinde kararın uygulanması için kesinleşmesi gerektiği gibi, dava safahatı sırasında yapılan ödeme nedeniyle menfi tespit davasının istirdat davasına dönüşmüş olması halinde de hükmün icrası için kararın kesinleşmesi gerektiği, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, dava sırasında istirdata dönüşen menfi tespit davasının icrası için kesinleşmesinin gerekmediğine yönelik alacaklının şikayetine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk İİK'nın 16., 32., 72. maddesi, ve sair mevzuat 3....
Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit DAVA TARİHİ : 24/07/2019 KARAR TARİHİ : 21/10/2022 GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 06.12.2022 Mahkememizde görülmekte olan 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Bursa 15. İcra Müdürlüğünün 2019/... Esas sayılı icra dosyasında gönderilen 89/1, 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnamelerinin usulüne uygun tebliğ edilmediği ve müvekkilinin dava dışı takip borçlularına herhangi bir borcu olmadığını belirterek, dava dışı borçlulara Bursa 15. İcra Dairesinin 2019/... Esas sayılı icra dosyasından borçlu olmadığının tespitine, davalının kötü niyetli olması gözetilerek %20 kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
GEREKÇE: Dava, menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi tarafından, "-Davacının menfi tespit davasının kabulü ile, davacının İstanbul Anadolu 10 icra müdürlüğünün 2018/18411 Esas sayılı icra takip dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespitine, -Davacının istirdat davasının kabulü ile, 20.154,37 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, " karar verilmiştir. Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı, davaya ve takibe konu 25/08/2017 tanzim - 10/10/2017 vade tarihli ve 15.000,00- TL tutarlı bono bedelinin davalıya (anlaşmaları uyarınca 10.000,00 TL olarak) haricen ödenmesi nedeniyle menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı ise iddiaları kabul etmeyerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davanın taraflarına usulüne uygun olarak karar tebliğinin gerçekleştirildiği, süresinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu, davalı vekili tarafından ibraz edilen 30/01/2017 havale tarihli başvuru dilekçesi ile özetle; menfi tespit davası devam ederken haczedilerek icra dosyalarına gelen paranın, halen daha icra dosyasında bulunduğunu, taraflarınca çekilmediği için davacının tekrar bir istirdat davası açmaması gerektiğini, menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilmesi gerektiğini, menfi tespit davasının kararı ile haczedilen paranın bu aşamadan sonra taraflarınca çekilmesinin zaten mümkün olmadığını, davacının işbu istirdat davasını açmadan menfi tespit davasının kararının kesinleşmesi ile birlikte zaten icradaki parayı alacağını, bundan dolayı davacının işbu istirdat davasını açmakta hukuki yararının olmadığını, davacının istirdat davasının kabul edilmesi ile hem davacıya iki defa 76.105,30 TL nin ödeneceğini hem de...
DELİLLER:------- İcra Dairesi'nin --------- Esas sayılı dosyası celp ve tetkik edilmiştir.Ticaret Sicil Müdürlüğü'nden davacının son tescil bilgeleri celp ve tetkik edilmiştir. Vergi dairesine müzekkere yazılarak davacının Eylül-Ekim 2022 dönemine ilişkin BA formlarının mahkememize gönderilmesi istenilmiş ve gelen yazı cevabı dosya arasına alınmıştır. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :Dava fatura kaynaklı menfi tespit ve istirdat talebine ilişkindir.Öncelikle, menfi tespit davası ile ilgili genel bir açıklama yapılmasında ve ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır: Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır. Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 72. maddesinde düzenlenmiştir....
O halde, mahkemece, davacıların talebi üzerinde durularak, borçlu olmadıkları miktar yönünden menfi tespit hükmü, yine borçlu olunmadığı halde ödendiği tespit olunan miktar yönünden de istirdat hükmü kurulması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekili ve davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA; bozma neden ve şekline göre davacılar vekili ve davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, HUMK'un 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine 24.06.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....