Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı istinaf dilekçesinde özetle; kararın hukuka ve yasaya aykırı olduğunu, kararın sonuç kısmında davacı vekilinin yüzüne davalının yokluğunda ibaresi olduğunu oysa ki bu davada vekili bulunmadığını, yerel mahkemece her ne kadar dava konusunun abonelik sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit davası olduğunu ve TKHK 73/A-1 hükmünde geçen istisnalardan olmadığını ve bu nedenle ara bulucuya başvurmanın zorunlu olduğu belirtilse de menfi tespit davaları için arabulucuya başvurmasının zorunlu olmadığını doktrin ve Yargıtay içtihatları ile sabit olduğunu, menfi tespit davalarının niteliği itibariyle bir alacak veya tazminat davası değil tespit davasının bir türü olduğunu, menfi tespit davalarının karşı tarafın parasal bir edime mahkum edilmesi şeklinde bir hüküm içermediğinden arabuluculuk Kanunu md. 18/A'nın açık lafzı karşısında hüküm yorum yoluyla genişletilmesinin mümkün olmadığını, ilgili maddenin hukuki temeli dava konusunun karşı tarafı bir edime mahkum etme çabası içinde olduğunu,...

İcra Müdürlüğünün 2002/1592 Esas sayılı dosyada davacı hakkında 2000 USD bedelli bir bono nedeniyle kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatıldığı, bunun üzerine davacı tarafça borçlu olmadığının tespiti amacıyla menfi tespit davası açıldığı ve Bakırköy 1. İş Mahkemesinin 2003/1306 Esas sayılı dosyasında davacı işçinin davalı işverene söz konusu takip nedeniyle borçlu olmadığının tespitine dair karar verilip, kararın 05/12/2008 tarihinde kesinleştiği, dava devam ederken söz konusu takip borcunun icra veznesine ödendiği, görülmüştür. İcra İflas Kanununun 72. maddesine göre, borçlu, menfi tespit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir. Her ne kadar somut olayda, kesinleşen menfi tespit davasında istirdat hükmü kurulmamış ise de dava devam ederken borç ( son taksidi 13/09/2004 tarihinde) ödenmekle menfi tespit davası yukarıda yazılı Kanun hükmü gereği kendiliğinden isdirdat davasına dönüşür....

    Dava: Abonelik sözleşmesinden kaynaklanan kaçak kullanım bedeli fatura nedeniyle açılana menfi tespit davasıdır. 6502 sayılı TKHK'nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanunun 83. maddesinde de taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir. Bir hukukî işlemin sadece 6502 sayılı Kanunda düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir....

      UETS DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan), İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 06/01/2021 KARAR TARİHİ : 18/02/2022 GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 21/02/2022 Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan), İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı ... Dilekçesinde Özetle; Davalı ...'un 06/07/2020 tarihinde Bursa 19....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki uyuşmazlık, ticari satımdan kaynaklanan istirdat istemine ilişkin olup, mahkemenin vasıflandırması da çekten kaynaklanan menfi tespit davası niteliğindedir. Uyuşmazlığın niteliğine ve tarafların sıfatına göre, dosyanın temyiz incelemesi, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin görevine girmektedir. SONUÇ : Yukarıdaki açıklanan nedenlerle, dosyanın görevli Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Başkanlığı’na GÖNDERİLMESİNE, 26.09.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen menfi tespit ve istirdat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

            "İçtihat Metni"Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit-istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, taraflar arasında abonelik ilişkisi bulunduğunu, kaçak elektrik kullandığından bahisle davalının müvekkili aleyhine 11.688.88.-YTL. kaçak elektrik faturası tahakkuk ettirilmiş ise de, bunun doğru olmadığını, itirazların reddedildiğini, zorunlu olarak Taksitlendirme Sözleşmesi akdedilerek, 10.734.-YTL. müvekkilince ödemede bulunulduğunu belirtmek suretiyle, müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine ve ödenen 10.734.70.-YTL.nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüyle 11.688.88....

              "İçtihat Metni" Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki istirdat-menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, yanlar arasında abonelik ilişkisi bulunduğunu, kaçak elektrik kullandığı iddiasıyla tutanak düzenlenerek müvekkili aleyhine 8.258.000.000.-TL.lık fatura tahakkuk ettirilmiş ise de, müvekkilince kaçak elektrik kullanılmadığını belirterek, anılan faturanın iptaline, dava sonunda fatura bedelinin tamamının ödenmiş olması durumunda bu tutarın davalıdan istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkili kurumca yapılan işlemlerin yasal mevzuata uygun olduğunu bildirerek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur....

                nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 5. maddesi uyarınca 818 Sayılı Borçlar Kanunu’ndaki sürelerin uygulanması gerektiği, taraflar arasındaki sözleşmenin 20/05/2010 tarihinde yapıldığı, davacı tarafından malın ayıplı olması sebebiyle noter ihtarının 11/06/2010 tarihinde çekildiği, davacının geri isteme hakkını öğrendiği ihtar tarihinden itibaren 11/06/2011 tarihinde zamanaşımı süresinin dolduğu, davalı taraf süresinde zamanaşımı itirazında bulunduğundan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava taraflar arasında düzenlenen harici araç satım sözleşmesinden doğan menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir. T.B.K.’nun 146. maddesi uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça her alacak 10 yıllık zamanaşımına tabidir....

                  Menfi tespit davası devam ederken, icra takibi konusu borcun bir kısmı ödenirse, menfi tespit davası, ödenen borç kesimi için (kısmî) istirdat davasına dönüşür; ödenmeyen borç kesimi için ise menfi tespit davası olarak kalmakta devam eder. Yani, bu halde menfî tespit davasına kısmî tespit davası ve kısmî istirdat davası olarak devam edilir. Mahkemece; verilen tedbir kararı gereği borçlu tarafından icra dosyasına yatırılan paranın alacaklıya ödenmediği, davanın istirdata dönüşmeduğu halde menfi tespit kararı verilmesi yerine istirdat kararı verilmesi, - İcra ve İflas Kanununun 72. maddesinin 5.fıkrasına göre; “Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırşa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz.”...

                  UYAP Entegrasyonu