Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Menfi tespit davalarının arabuluculuk dava şartına tabi olup olmadığı uygulama ve doktrinde tartışmalara sebep olmuştur. Kanun metninin lafzi yorumuna bağlı kalındığında menfi tespit davaları kapsam dışında görünmektedir. Ancak unutmamak gerekir ki menfi tespit davası bir olumsuz alacak davasıdır. Esasen tartışılan husus bir alacağın varlığı veya yokluğudur. Alacak davası olumlu bir tespite dayalı alacak hükmü kurulmasını gerektirir ve bir tarafı para ödemeye mahkum eder. Menfi tespit davası ise olumsuz tespit içeren alacak davası olup bir tarafı para ödemekten kurtarır. Hatta menfi tespit davası sonuçlanmadan veya henüz açılmadan alacak tahsil edilirse menfi tespit davası istirdada yani bir alacak davasına dönüşür. Davanın tabiatı bu biçimde tavsif edildiğinde kanun koyucunun amacına yönelik bir yorumla menfi tespit davalarının da arabuluculuk dava şartına tabi olduğu kabul edilmelidir....

    Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2001/716 Esas sayılı dava dosyasında itirazın iptali davası açılmıştır. Davacı (itirazın iptali davasının davalısı) itirazın iptali davasında itiraz ve def’ilerini savunma olarak ileri süreceğinden bu iki çek yönünden menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır. Hukuki yarar dava koşulu olup, bu yön mahkemece re’sen gözetilmeden işin esasına girilerek hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Öte yandan anılan itirazın iptali davasında diğer çekler yönünden verilen ve kesinleşen hüküm menfi tespit davasında kuvvetli delil teşkil edeceğinden söz konusu itirazın iptali davasında verilecek hükmün kesinleşmesi beklenilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile karar verilmesinde isabet görülmemiştir....

      Davacı, çekteki imzasına itiraz etmemiş, Lehdarın ciro ve imzasının sahte olduğunu iddia etmiş ve menfi tespit isteminde bulunmuştur. TTK'nın 677. maddesinde düzenlenen imzaların istiklali prensibine göre çek üzerindeki imzaların geçersizliği diğer imzaların geçerliliğini etkilemez. Kambiyo senedinde her imza bağımsız olup hamil, imzaların istiklali prensibi gereğince çeke şeklen bakarak sahip olur....

        Davacı, çekteki imzasına itiraz etmemiş, Lehdarın ciro ve imzasının sahte olduğunu iddia etmiş ve menfi tespit isteminde bulunmuştur. TTK'nın 677. maddesinde düzenlenen imzaların istiklali prensibine göre çek üzerindeki imzaların geçersizliği diğer imzaların geçerliliğini etkilemez. Kambiyo senedinde her imza bağımsız olup hamil, imzaların istiklali prensibi gereğince çeke şeklen bakarak sahip olur....

        Davacı, çekteki imzasına itiraz etmemiş, Lehdarın ciro ve imzasının sahte olduğunu iddia etmiş ve menfi tespit isteminde bulunmuştur. TTK'nın 677. maddesinde düzenlenen imzaların istiklali prensibine göre çek üzerindeki imzaların geçersizliği diğer imzaların geçerliliğini etkilemez. Kambiyo senedinde her imza bağımsız olup hamil, imzaların istiklali prensibi gereğince çeke şeklen bakarak sahip olur....

        edilenler de olduğunu, taraflarınca bunlarla ilgili menfi tespit ve çek istirdadı davaları ikame edildiğini, bu aşamadan sonra davalı cirantalar açısından çeklerin çalıntı olduğunu bilmediklerine ve iyiniyete dair savunmalarının bir kıymet-i harbiyesi kalmadığını, İşbu çalınan çeklerden; ......

          un sorumlu olmadığını ileri sürerek, müvekkillerinin borçlu olmadıklarının tespitine ve %20 oranında tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin çeki ciro yoluyla alan iyiniyetli 3. kişi olduğunu, ciro silsilesinin düzgün ve yasaya uygun olduğunu, çekin süresi içerisinde bankaya ibraz edildiğini savunarak,davanın reddini istemiştir. Mahkemece, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, davaya konu çekin Mahkemesi tarafından iptal edildiği, çekin tahrif edildiği, davalının tahrif edilmiş çeki alıp kullandığı, bu sebeple iyi niyetli olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, İİK.'nın 72. maddesi uyarınca açılmış menfi tespit istemine ilişkindir. Dava konusu çekte, davalının ciro suretiyle hamil olduğu, davacıların adının yazılı olduğu adi ortaklığı temsilen atılmış bir imza bulunduğu, çek üzerinde isminin yazılı olmadığı anlaşılmaktadır....

            İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; "........Dava dilekçesi içeriğinden davaya konu çek yapraklarının boş ve imzasız olduğu, bu durumda henüz keşide edilmemiş, çek vasfında olmayan tamamen boş çek yaprağının tedavüle konmuş sayılamayacağı, bu nedenle de çek hesabı sahibi davacının çek iptali davası açamayacağı, ileride ele geçirenlerce doldurulup imzalanması ve hak iddia edilmesi halinde hesap sahibinin menfi tespit davası açma hakkı olduğu TTK'nun hükümleri açık olup, zayi nedeniyle hasımsız çek iptali davası açma hakkının hamile tanındığı, hamile tanınan bu hakkın keşideci, hatta henüz boş ve imzasız çek yaprakları olması nedeniyle keşideci sıfatı bile olmayan hesap sahibine tanımasının hukuka aykırı olacağı" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. İşbu kararı davacı süresinde istinaf etmiştir....

            DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; Dava kambiyo senedine dayalı menfi tespit davasıdır. Davacının keşideci olduğu, davalının lehtar olduğu, ....bank'ın muhatap banka olduğu, ... bedelli ... ödeme tarihli ... numaralı çek nedeni ile borçlu olmadığının tespitine ilişkindir. Davaya konu çeklerde, davacı keşideci, davalı ise lehdardır. Davacı, kambiyo senedine karşı iddiada bulunduğundan kural olarak iddiasını yazılı delille ispat etmesi gerekir. (6100 s. HMK m. 201) Çek, ödeme belgesi niteliğinde bir kambiyo senedi olup, bağımsız borç ikrarını içerir. Bu nedenle bir illete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa aittir. Çek ödeme aracı olan bir kıymetli evrak olup,mevcut borcun ifası için verildiğine dair karinenin aksinin da aynı kuvvette bir yazılı delille ispatı gerekir....

              Mahkememizce de benimsenen birçok yerleşik Yargıtay kararında belirtildiği gibi TTK nun 651. maddesinde genel hüküm ve özel hüküm niteliğindeki TTK. nun 818/s maddesi yollamasıyla 757. maddesi uyarınca ancak hamilin zayi nedeniyle çek iptal davası açabileceği ve keşideci olan davacının dava açma (aktif husumet) ehliyeti olmadığı anlaşılmıştır. Zayi olmuş çekler hakkında keşideci, ibraz süresi geçtikten sonra çekten cayabilir veya çekte imzası yoksa her zaman muhatap banka şubesini çekteki imzanın kendisine ait olmadığı yönünde uyarabilir veyahut hamile karşı menfi tespit davası veyahut da lehtara karşı menfi tespit ve/veya istirdat davası açabilir. Davacı, çek hesabı sahibi olduğundan hesap sahibi tarafından zayi nedeni ile iptal davası açılamaz. HMK 114/1-d (tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları dava şartıdır.) ve HMK 115/2 Maddeleri gereğince dava şartlarından olan bu hususun sonradan giderilmesi mümkün olmadığından bu konuda davacıya ek süre vs....

                UYAP Entegrasyonu