Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 29.11.2006 gününde verilen dilekçe ile menfi tespit icra inkar tazminatı tahsili ipoteğin fekki istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; menfi tespit isteminin kabulüne, icra inkar tazminatı talebinin reddine, ipoteğin fekki davasında yetki yönünden reddine dair verilen 11.09.2008 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _K A R A R_ Dava, ipoteğin fekki, Ankara 22. İcra Müdürlüğünün 2003/273 Esasında kayıtlı takip sebebiyle menfi tespit ve tazminat tahsili istemlerine ilişkindir....

    Davalı havale ile yapılan ödemelerin rehine ilişkin olduğuna dair şerh olmadığını, davacının bono ile borçlu olduğunu ve bono bedelinin ödenmediğini savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece davanın kabulü ile rehin sözleşmesi nedeniyle borçlu olmadığının tesbitine, rehnin terkinine, icra veznesine girecek paranın tedbiren ödenmesine ilişkin tedbir kararının hüküm kesinleşinceye kadar devamına karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Davacı davalıdan borç para aldığını, karşılığında bono verdiğini, ayrıca aracınada rehin konulduğunu, rehin sözleşmesinin bedeli olan 50.000 TL yi karşılayacak kadar ödeme yaptığı halde rehnin kaldırılmadığını bildirerek rehin sözleşmesi nedeniyle borçlu olmadığının tesbiti ve rehnin terkini için eldeki davayı açmıştır. Davalı, davacıdan 120.000 Euro bedelli bono nedeniyle alacaklı olduğunu, ayrıca rehin sözleşmesi de yapıldığını, ödemelerin bono nedeniyle gönderildiğini savunmuştur....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 7.12.2004 gününde verilen dilekçe ile menfi tespit ve ipoteğin fekki istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 13.7.2005 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, İcra İflas Kanununun 72.maddesine dayalı menfi tespit, tazminat tahsili ve ipoteğin terkini istemiyle açılmıştır. Mahkemece dava kabul edilmiş, hükmü davalılardan ... temyiz etmiştir. İpotek kişisel bir alacağın teminat altına alınması amacını güden ve bir taşınmaz değerinden alacaklının alacağını elde etmesini sağlayan sınırlı ayni haktır....

        ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO: 2023/98 Esas KARAR NO: 2023/125 DAVA: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ: 17/06/2021 KARAR TARİHİ: 16/02/2023 Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İDDİA, SAVUNMA ve DOSYA KAPSAMI:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili olan davacı--------- yetkilisi ----- arasında -------- tarihinde ------plakalı, ------ aracın sözleşmesi------ numaralı işlemi ile -----bedel ile satış gerçekleştirildiğini, aracın satışı ile birlikte taraflar arasında ------ yevmiye numaralı işlem ile ---- bedel ile alınan aracın borcu açısından bir rehin sözleşmesi gerçekleştirildiğini ve bu borç karşılığında müvekkili olan davacı tarafından ------- plakalı aracı borçlu olarak rehin ettiğini, rehin alacaklısının ise yine satış sözleşmesinde, satıcı sıfatını haiz olan ------ olduğunu, taraflar arasında yapılan anlaşma ile aracın bedelinin ödenmesi açısından...

          DAVA KONUSU : Menfi Tespit KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan ilamlı takip sonucunda alınan rehin açığı belgesiyle ilamlı takip yapılabileceğini, bu belgedeki alacağın varlığının ve miktarının icra mahkemesince tartışılamayacağını, rehin açığı belgesinde yazılı olduğu kadar borcun bulunmadığının asliye hukuk mahkemesinde açılan menfi tespit davasında ileri sürülebileceğinin yüksek yargı kararları ile belirlendiğini, davalı tarafından 14.11.2019 tarihinde İstanbul 10. İcra Müdürlüğünün 2019/5697 Esas sayılı dosyası ile müvekkil ile dava dışı Mehmet İlhan ve Atak Medikal İnş. San. Ve Tic....

          Maddesi uyarınca menfi tespit davasının takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yerde de açılabileceğinden yetki itirazının reddine karar verilmiştir. HMK’nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir. Başka bir deyişle, menfi tespit davasının niteliği gereği verilen kararlarda, yalnızca davacının borçlu olup olmadığı belirlenmekte, borçlu olmadığı kısma ilişkin olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Bu hüküm, herhangi bir alacağın tahsilini gerektirir nitelikte bir ilam olmadığından esasa yönelik olarak İİK'nın 32. maddesi uyarınca doğrudan ilamların icrası yolu ile takibe konulamaz....

            Genel olarak, menfi tespit ve rehin sözleşmesine konu emtiaların davacı tarafından satın alınarak borçlarının ödendiği ve bu kapsamda, temlikin buna ilişkin kısmının iptali talep edildiğinden, yetkili mahkemece her zaman dava dilekçesi açıklattırılarak, menfi tespit iptal istemi miktar belirlendikten sonra harcın tamamlanarak davaya devam edilebileceği anlaşılmakla, davalı ... vekilinin istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiştir. HMK'nın 6. maddesine göre genel yetkili mahkeme, davanın açıldığı tarihte davalının yerleşim yeri mahkemesidir. Diğer yandan, İİK'nın 72/son maddesinde menfi tespit ve istirdat davaları takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Somut olayda, davacı ve davalıların hiçbirinin yerleşim yerinin İstanbul Adliyesi sınırları içerisinde bulunmaması nedeniyle, mahkemenin genel yetki hükümlerine göre yetkili olmadığı anlaşılmaktadır. Diğer yandan, yetki itirazında bulunan ...'...

              Davalı vekili, davalı aleyhine rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapılmış ise de itiraz üzerine takibin durduğunu, rehin sözleşmesine konu senetleri kaybettiklerini, bu durumu öğrenen davacının kötüniyetle dava açtığını araç üzerindeki rehnin kaldırıldığını rehnin kaldırılması ve menfi tespit davasını kabul ettiklerini, %40 tazminata karar verilemeyeceğini bildirerek davanın reddini istemiştir....

                Şti. borçlarından dolayı davacı hesaplarından kesinti yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının davalı bankaya rehin verme yönünde bir talimat da vermediğini, ayrıca davacının SPK’na tabi olduğunu bilen/bilmesi gereken davalı bankanın davacının istisnai haller dışında üçüncü kişiler lehine teminat, rehin, ipotek ve kefalet veremeyeceğini bilmesi gerektiği halde hukuka aykırı işlem yaptığını, belirterek rehin sözleşmesi ve genel kredi sözleşmeleri kapsamında davacının müteselsil borçlu/kefil/rehin veren sıfatları ile sorumlu olmadığının tespiti ile, davacıdan haksız ve hukuka aykırı olarak tahsil edilen tutardan şimdilik 10.000.-TL’nin kesintinin yapıldığı tarihten itibaren avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 14.03.2016 tarihli dilekçesinde, hakları atiye kalmak kaydıyla menfi tespit taleplerinden şimdilik vazgeçtiklerini, haksız fiil nedeniyle tahsil edilmiş bedelin tahsilini talep ettiklerini belirtmiştir....

                  Genel olarak, menfi tespit ve rehin sözleşmesine konu emtiaların davacı tarafından satın alınarak borçlarının ödendiği ve bu kapsamda, temlikin buna ilişkin kısmının iptali talep edildiğinden, yetkili mahkemece her zaman dava dilekçesi açıklattırılarak, menfi tespit iptal istemi miktar belirlendikten sonra harcın tamamlanarak davaya devam edilebileceği anlaşılmakla, davalı T3 vekilinin istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiştir. HMK'nın 6. maddesine göre genel yetkili mahkeme, davanın açıldığı tarihte davalının yerleşim yeri mahkemesidir. Diğer yandan, İİK'nın 72/son maddesinde menfi tespit ve istirdat davaları takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Somut olayda, davacı ve davalıların hiçbirinin yerleşim yerinin İstanbul Adliyesi sınırları içerisinde bulunmaması nedeniyle, mahkemenin genel yetki hükümlerine göre yetkili olmadığı anlaşılmaktadır....

                  UYAP Entegrasyonu