Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olayda davacı yan taraflar arasındaki yukarıda belirtilen akdi ilişkiler yönünden kısmi dava niteliğinde menfi tespit davası açılmış ise de, ilk derece mahkemesince de belirtildiği üzere; dava dilekçesinde davalı tarafın davacıdan talep ettiği alacak tutarı ve davalının da ileri sürülen alacağın hangi kısmı hakkında menfi tespit talebinde bulunduğunun belli olmadığı, bunun yanında davalı tarafça talep edilen alacak tutarının belli olmadığının açıklanması karşısında menfi tespit davasında taraflar arasındaki alacak tutarı konusunda olumlu tespit hükmü kurulamayacağı gözetilerek davacının menfi tespit davası açmakta dava yoluyla korunması gerekli güncel bir hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön görülmediği gibi hukuki yararın hem davanın açılışı sırasında olması hem de davanın devamı süresince bulunması gerekli olduğundan, davalı tarafça sonradan davacı hakkında takip başlatılmasının hukuki yarara ilişkin...

    Somut olayda davacı yan taraflar arasındaki yukarıda belirtilen akdi ilişkiler yönünden kısmi dava niteliğinde menfi tespit davası açılmış ise de, ilk derece mahkemesince de belirtildiği üzere; dava dilekçesinde davalı tarafın davacıdan talep ettiği alacak tutarı ve davalının da ileri sürülen alacağın hangi kısmı hakkında menfi tespit talebinde bulunduğunun belli olmadığı, bunun yanında davalı tarafça talep edilen alacak tutarının belli olmadığının açıklanması karşısında menfi tespit davasında taraflar arasındaki alacak tutarı konusunda olumlu tespit hükmü kurulamayacağı gözetilerek davacının menfi tespit davası açmakta dava yoluyla korunması gerekli güncel bir hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön görülmediği gibi hukuki yararın hem davanın açılışı sırasında olması hem de davanın devamı süresince bulunması gerekli olduğundan, davalı tarafça sonradan davacı hakkında takip başlatılmasının hukuki yarara ilişkin...

    Somut olayda davacı yan taraflar arasındaki yukarıda belirtilen akdi ilişkiler yönünden kısmi dava niteliğinde menfi tespit davası açılmış ise de, ilk derece mahkemesince de belirtildiği üzere; dava dilekçesinde davalı tarafın davacıdan talep ettiği alacak tutarı ve davalının da ileri sürülen alacağın hangi kısmı hakkında menfi tespit talebinde bulunduğunun belli olmadığı, bunun yanında davalı tarafça talep edilen alacak tutarının belli olmadığının açıklanması karşısında menfi tespit davasında taraflar arasındaki alacak tutarı konusunda olumlu tespit hükmü kurulamayacağı gözetilerek davacının menfi tespit davası açmakta dava yoluyla korunması gerekli güncel bir hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön görülmediği gibi hukuki yararın hem davanın açılışı sırasında olması hem de davanın devamı süresince bulunması gerekli olduğundan, davalı tarafça sonradan davacı hakkında takip başlatılmasının hukuki yarara ilişkin...

    Mahkemece, ihtiyati hacze konu kararın 150.000 TL'lik kısmının istirdat, 300.000 TL'lik kısmının ise menfi tespit istemine ilişkin olduğu, menfi tespite ilişkin ilamın kesinleşmeden icraya konamayacağı, yargılama giderleriyle ilgili bölümün hem istirdat hem de menfi tespit davasından kaynaklanması nedeniyle 32.855.40 TL'lik miktar açısından ihtiyati haczin kaldırılmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine hükmedilmiş, karar muteriz vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, ihtiyati hacze itiraz eden vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2- Menfi tespit davası sırasında borcun ödenmesi nedeniyle istirdat davasına dönüşen alacak kalemleri için karar kesinleşmeden ihtiyati haciz talep edilemez....

      Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2017/188 Esas sayılı dosyasıyla yargılamaya konu edilen ve borçlu olmadıkları yönünde hüküm kurulması istenen alacak ve hukuki ilişki ile Erzurum 1. İcra Dairesi'nin 2020/2307 Esas sayılı dosyasına konu olan alacak ve hukuki ilişkinin aynı olduğunu, halihazırda aynı alacak ve hukuki ilişki için açılmış menfi tespit davası varken, tarafları, konusu ve dava sebebi aynı olan yeni bir davanın açılmasının HMK'nın 114/ı maddesi gereği mümkün bulunmadığını, itirazın iptali veya itirazın kaldırılması istenen alacak için Erzurum 1....

      İLK DERECE MAHKEMESİ'NİN KARAR ÖZETİ : İlk Derece Mahkemesi kararında özetle; davacının talebinin menfi tespit davasında saklı tutulan hakları ile ilgili alacak talep ettiği, menfi tespit davası sonucunda davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verildiği ve fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğu, menfi tespit davasına konu edilen icra takip dosyasının halen derdest olduğu ve dosya arasına alınan bilirkişi raporları da dikkate alınarak davalı kurumun halen davacıdan alacaklı olduğu, bu hali ile davacının davalıdan talep edebileceği bir alacağının bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir....

      Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili; müvekkilinin davalı kooperatiften takibe dayanak teşkil eden kredileri kullanmamasına ve bahse konu kredi borç senedindeki imzanın kendisine ait olmamasına rağmen davalı tarafından hakkında icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin borcunun olmadığını ileri sürerek borcunun olmadığının tespitine, icra takibinin iptaline, alacak likit olduğundan ve alacaklı görünen davalı haksız ve kötü niyetli olduğundan alacak miktarının % 20'sinden az olmamak üzere icra inkar ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir....

        Dava, İİK. 72.maddesine dayalı olarak açılmış olan menfi tespit davasıdır. Dava konusu takibin dayanağı çek 104.000,00 TL bedeli olup alacaklı davalı, çek tazminatı, komisyon ve ticari faizini de eklemek suretiyle 17.11.2011 tarihinde 49.642,00 TL üzerinden icra takibine başlamış ve takip talepnamesinde 16.11.2012 tarihinde yapılan toplam 60.000,00 TL’nin düşüldüğünü belirtmiştir. Davacı yanda çeke karşılık takip öncesi ödeme yapıldığını bildirdiğine göre, takip tarihi itibariyle davalının alacak miktarı tespit edilip yapılan ödemeler dikkate alınarak talepnamede ve fazla bir istemin bulunup bulunmadığı belirlendikten sonra fazla istem var ise bu yönde menfi tespit hükmü gerekir. Şayet takipten sonra da ödemeler var ise bu durumda dava tarihi itibariyle alacak borç miktarı belirlenerek, yine menfi tespit hükmü kurulması gerekir, açıklanan bu hususlar gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir....

          Menfi tespit davaları ile davacı, borçlu olmadığının tespitini talep etmektedir. Menfi tespit davalarında borçlu olunmadığının tespiti istendiğine ve alacak ya da tazminat ödenmesi istenemeyeceğine göre, bu tür davalardan önce arabulucuya başvurma şartı aranması, kanunun açık ifadesine aykırı olacaktır. Diğer taraftan alacaklının arabulucuğa başvurma zorunluluğu olmadan takip başlatması mümkün iken, borçlunun açtığı menfi tespit davasında arabulucuğa başvurulmasının dava şartı sayılması amaca uygun düşmeyeceği gibi, borçlunun menfi tespit davasından önce arabulucuya başvurma zorunluluğunun kabulü halinde, borçlunun İİK'nun 72. maddesinde menfi tespit davasında öngörülen tedbirden yararlanması imkanı ile ilgili gecikme ve sakıncalar da sözkonusu olabilecektir....

          Menfi tespit davasında arabulucuya başvurunun zorunlu olup olmamasının incelenmesinde; öncelikle menfi tespit davasıyla ilgili genel bir açıklama yapılmasına ve ilgili yasa düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır. Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır. Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nın 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır....

          UYAP Entegrasyonu