Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava dilekçesinde harca esas değer 65.000,00 TL gösterilmiş, davanın konusu da ayıplı malın tespiti ve menfi tespit olarak belirtilmiştir. Davacı vekili ....02.2009 tarihli açıklama dilekçesinde davadaki talebin sözleşmede 65.000,00 TL olarak kararlaştırılan iş bedelinin (makine bedelinin) ödenmiş olan 30.000,00 TL’lik kısmının istirdadı, ödenmemiş olan 35.000,00 TL’lik kısmından dolayı da borçlu bulunulmadığının tespiti olduğunu açıklamıştır. 02.....2007 günlü dilekçe ile dava saklı tutulan fazlaya ilişkin haklar yönünden kısmen ıslah edilmiş, gecikme nedeniyle cezai şart, kâr mahrumiyeti ve manevi tazminat kalemleri davaya eklenmiştir. Yapılan yargılama sonunda mahkemece, menfi tespit ve istirdat davasının bulunmadığı kabul edilerek ıslahla davaya eklenen kâr kaybı ve cezai şart alacaklarının kısmen kabulüne, manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiş, karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir. ......

    Somut olayımızda açılan dava alacak ve tazminat davası olmayıp menfi tespit davası olduğundan arabuluculuk dava şartına tabi değildir. O halde mahkemece eldeki davada arabuluculuğa gidilmesinin zorunlu olmadığı gözönünde bulundurularak yargılama yapılıp bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Her ne kadar 6102 sayılı TTK nın 7445 sayılı kanunun 31. Maddesi ile değişik 5/A maddesinde; menfi tespit davaları da arabuluculuk kapsamına alınmış ise de; ilk derece mahkemesi karar tarihinde menfi tespit davalarının 5/A maddesinde arabuluculuk kapsamında olmaması ve 7445 sayılı kanunun 31. Maddesinin yürürlük tarihinin 01/09/2023 tarihi olması nedeniyle TTK nın 5/A maddesinde yapılan değişikliğin somut olayımızda uygulanamayacağı kanaatine varılmıştır....

      Bu bakımdan kanun maddesini lafzen yorumlamak suretiyle sadece alacak ve tazminat davalarında dava şartı arabuluculuk müessesesinin uygulanması kanunun çıkarılış amacıyla uyuşmayacaktır. Bu nedenle kanaatimizce menfi tespit davalarının da dava şartı arabuluculuk kapsamında olduğunun kabul edilmesi gerekmektedir. Ayrıca, her ne kadar menfi tespit davalarının konusu davacı açısından alacak davası olmasa da, davalı açısından alacak davası niteliğindedir. Zira, menfi tespit davasının olumlu ya da olumsuz sonuçlanması halinde davalının alacağı bu sonuçtan etkilenecektir. Dolayısıyla menfi tespit davalarının ana konusu para alacağıdır. Madde hükmünü sadece davacı yönünden yorumlamak hukukun genel ilkeleri ile bağdaşmayacaktır....

        Bu hukuki açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde: Davacının iş bu davadaki talebi, menfi tespit istemine ilişkindir. TTK'nın 5/A maddesine göre, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Davanın konusu (müddeabih), dava dilekçesindeki talep sonucu, yani neticei talep esas alınarak belirlenir. Neticei talebin bir para alacağının tahsili veya tazminat olduğu durumlarda, arabulucuya başvuru yapılmış olması dava şartıdır. Menfi tespit davaları bu kapsamda değerlendirilemez. Çünkü, menfi tespit davalarında, bir miktar alacağın tahsili talebi yoktur. Yani, ticari dava niteliğindeki menfi tespit davalarının açılabilmesi için arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmamaktadır. İlk derece mahkemesinin kararı ve gerekçesi, bu nedenle usul ve yasaya aykırıdır....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : İşin niteliği bakımından temyiz tetkikatının murafaalı olarak yapılmasına HUMK'nin 438. ve İİK'nin 366. maddeleri hükümleri müsait bulunmadığından bu yoldaki isteğin reddi oy birliğiyle kararlaştırıldıktan sonra işin esası incelendi: Borçlunun icra mahkemesine başvurusunda; takip dayanağı menfi tespit ilamının ferileri yönünden ilam kesinleşmeden takip yapılamayacağı iddiası ile takibin iptalini talep ettiği, mahkemece; dayanak ilamda menfi tespit davasının reddine karar verildiği, menfi tespit davalarının reddi durumunda, ilamın esası kesinleşmeden eda hükmü içeren feri niteliğindeki...

            Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından menfi tespit ve istirdat davası yönünden KESİN olmak üzere karar verildi. 02/08/2022 Katip Hakim * Bu evrak UYAP-DYS üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır....

              Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, düzenlenen sözleşmede menfi zarar ile birlikte müspet zarar istenebileceği yönünde açık bir hüküm bulunmadığı, davacının sadece menfi zarar talep etme hakkına sahip olduğu, müspet zarar kapsamında olan kira kaybından kaynaklı tazminat, mahrum kalınan kar ve cezai şart taleplerinin kabul edilemeyeceği, davacı arsa sahibince davalı tarafından 75.000,00 TL ödeme yapıldığının kabul edildiği, bu nedenle davalı tarafın davacı taraftan 75.000,00 TL alacaklı olduğu, mahsup talebinin yerinde olduğu, davacı tarafın menfi zarar kapsamında bulunan yıkılan 2 adet dükkan ve 2 bina enkaz bedeli olan 3.600,90 TL ile, bunlardan mahrum kalınan kira kayıp bedeli 33.120,00 TL'nin davalı tarafça ödenen 75.000,00 TL'den mahsubuna karar vermek gerektiği belirtilerek, davanın kısmen kabulü ile 09.08.2005 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin geriye etkili olarak feshine, menfi zarar kapsamında tespit edilen toplam 33.120,00...

                İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ Davacı vekili istinaf yasa yoluna başvuru dilekçesinde özetle, menfi tespit davasının arabuluculuk dava şartına tabi olmadığını, istirdadına karar verilmesi istenilen kısım yönünden tefrik kararı verilerek menfi tespit istenilen çekler yönünden esasa girilmesi gerekir iken davanın tamamen arabuluculuk dava şartı gerçekleşmediğinden bahisle reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, istirdadı istenilen çekler ile menfi tespit istenilen çeklerin farklı olduğunu, menfi tespit istenilen çekler yönünden davanın sürüncemede kaldığını ve ihtiyati tedbir kararının da hukuki yararını yitirdiğini beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....

                Menfi tespit davası sonunda, davcının borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulacaktır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekir. Menfi tespit davasının niteliği gereği verilen kararlarda, yalnızca davacının borçlu olup olmadığı belirlenmekte, borçlu olmadığı kısma ilişkin olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Bu hüküm, herhangi bir alacağın tahsilini gerektirir nitelikte bir ilam olmadığından, İİK'nın 32. maddesi uyarınca doğrudan ilamların icrası yolu ile takibe konulamadığı halde, arabuluculuk sonucu verilen kararlar ilam hükmünde olup, cebri icra yoluna başvurulabilecek niteliktedir....

                Menfi tespit davası sonunda, davcının borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulacaktır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekir. Menfi tespit davasının niteliği gereği verilen kararlarda, yalnızca davacının borçlu olup olmadığı belirlenmekte, borçlu olmadığı kısma ilişkin olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Bu hüküm, herhangi bir alacağın tahsilini gerektirir nitelikte bir ilam olmadığından, İİK'nın 32. maddesi uyarınca doğrudan ilamların icrası yolu ile takibe konulamadığı halde, arabuluculuk sonucu verilen kararlar ilam hükmünde olup, cebri icra yoluna başvurulabilecek niteliktedir....

                  UYAP Entegrasyonu