Asliye Ticaret Mahkemesinin 2004/436 esas sayılı dosyasında menfi tespit davası açtığı ve 55.238.40 TL. borçlu olmadığının tespitini istediği, menfi tespit davası açıldıktan sonra kaçak itiraz komisyonun fatura bedelini 42.685.43 TL.’ye düşürdüğü, davacının bu miktar üzerinden davalı hakkında icra takibi yaptığı ve itiraz üzerine itirazın iptali ve tazminat istemi ile bu davanın açıldığı konularında uyuşmazlık bulunmamaktadır. İtirazın iptali davası devam ederken, menfi tespit davasının sonuçlandığı ve Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiği de dosya içeriği ile sabittir. Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda; Beyoğlu 2. Ticaret Mahkemesinin 2004/6136 esas, 2007/55 karar sayılı dosyasında 55.238.40 TL.’lik faturadan dolayı davalının 28.841.16 TL. borçlu olduğu kesinleştiğinden 26.897.24 TL. üzerinden itirazın iptaline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. Beyoğlu 2....
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ticari menfi tespit davasında arabuluculuk dava şartının bulunmadığını, HMK’nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemeyeceği, bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulması gerekeceği, menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekeceği, bu nedenle ticari menfi tespit davasında arabuluculuğun dava şartı olmadığı ve olamayacağını beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; menfi tespit talebine ilişkindir....
Sonuç olarak somut olayda taraflar arasındaki uyuşmazlığın bankacılık işlemlerinden kaynaklanması nedeniyle, TTK'nın 4. maddesi gereğince ticari dava niteliğinde olduğu ancak açılan davanın menfi tespit davası olmayıp, HMK'nın 106. maddesinde düzenlenen (müspet) tespit davası olduğu, davacının davalıdan bir miktar paranın ödenmesi, alacak ve tazminat talebinin bulunmadığı; bu nedenle TTK'nın 5/A maddesi gereğince davanın arabuluculuk dava şartına tabi olmadığı, menfi tespit davası olsa dahi ticari nitelikteki menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak kabul edilemeyeceği nazara alındığında, mahkemece davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi yerinde görülmemiştir....
İş Mahkemesi'nin 2010/32 Esas ve 2011/310 Karar sayılı kararı ile müvekkillerinin adı geçen senede ilişkin borçlu olmadıklarının tespit edildiğini bildirerek, icra takibi nedeniyle uğradıkları manevi zararın tahsilini talep etmiştir. Davalı davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece menfi tespit davası sırasında davalının hala haciz ve tahsil yönünde açık gayretlerinin bulunduğu, verilen ve kesinleşmiş karara göre bedelsiz senedin tahsiline çalışıldığı, açıklanan şekliyle davacıların manevi olarak zarara uğradıkları gerekçesiyle manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davacılar davalı tarafından yapılan takibe karşı ... 2. İş Mahkemesi'nin 2010/32 Esas ve 2011/310 Karar sayılı dosyasında menfi tespit ve kötüniyet tazminatı talebinde bulunmuşlardır. Mahkemece senedin teminat senedi olduğu kabul edilerek borçlu olmadıklarının tespitine %40 kötüniyet tazminatı talebinin ise reddine karar verilmiştir....
Davacı taraf davalı ... aleyhine dava konusu çekten dolayı menfi tespit davası açmış, yargılama sırasında çekte ciranta sıfatı taşıyan ...’i dahili davalı olarak davaya dahil etmiştir. Mahkemece her iki davalıyı da kapsayacak şekilde menfi tespit hükmü kurulmuştur. Hakkında usulüne uygun biçimde açılmış bir dava bulunmayan ... yönünden de aleyhe hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün ... lehine BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 27.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasındaki asıl ve birleşen menfi tespit istirdat ve manevi tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl ve birleşen menfi tespit ve istirdat davasının kısmen kabulüne, asıl ve birleşen manevi tazminat davalarının reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde asıl ve birleşen dava davalısı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 3.336.00 TL bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre...
Asliye Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 08/05/2014 NUMARASI : 2011/802-2014/219 Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı menfi tespit davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, kiracının menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından icra inkar tazminatına yönelik olarak temyiz edilmiştir. Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde davanın reddi ile davalı hakkında yapılan icra akibinin haksız ve kötüniyetli olması nedeniyle davacının %40'dan az olmamak üzere tazminat ile yükümlü tutulmasını talep etmiş ve mahkemece davanın reddine karar verilmiş olmasına rağmen davalı vekilinin tazminat talebi ile ilgili olumlu olumsuz bir karar verilmemesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır....
"İçtihat Metni" Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Dava, dava konusu çek altındaki keşideci imzasının davacı şirkete ait olmaması nedeniyle menfi tespit davasıdır. Davalı vekili, müvekkilinin çeki ciro yoluyla aldığını, bankaya ibrazında keşideci imzasının sahte olması sebebiyle çekin iade edildiğini, çekin müvekkili uhdesinde bulunmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere göre; davalı tarafça çek altındaki imzanın davacı şirkete ait olmadığının kabul edildiği, davacının tazminat talebinin koşullarının oluşmadığı gerekçeleriyle davanın kabulüne, davacının tazminat isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Birleşen 2008/738 Esas Sayılı Dosya Birleşen 2010/179 Esas Sayılı Dosya DAVA TÜRÜ : Menfi tespit-İstirdat-Kira bedelinin Tenzili ve Maddi Tazminat Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı menfi tespit, istirdat, kira bedelinin tenzili ve maddi tazminat davasına dair kararın temyiz incelemesi duruşmalı olarak davacı tarafından süresi içinde istenilmekle gün tayin edilerek taraflara gönderilen davetiyelerin tebliğ edilmesi üzerine belli günde davacı vekili Av. ... ve davalı vekili Av. ... geldiler. Hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü....
Bölge Adliye Mahkemesince, menfi tespit davasında öncelikli olarak bir alacağın varlığının tartışıldığı, bu nedenle alacaklıya dava açarken arabulucuya başvurma dava şartının tabi tutulması ancak aynı konu ve alacakla ilgili borçlu tarafından açılacak menfi tespit davasının arabuluculuğa başvurma dava şartına tabi tutulmamasının hak arama yönünden eşitsizliğe yol açacağından menfi tespit davasının zorunlu arabuluculuk kapsamında olduğunun kabulünün gerektiği, davacının öncelikli talebinin menfi tespit talebi olduğu, çek istirdadı talebinin menfi tespit talebi sırasında değerlendirileceği, ilk derece mahkemesince davanın usulden reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir....