Somut olaya gelince; davacı *davalı kurumun tarımsal sulama abonesi olup, sayacın arızalı olması nedeniyle, davalı tarafından 25.07.2010 ve 17.11.2011 tarihinde düzenlenen tutanaklara dayanılarak 25.07.2010-30 .07.2011 tarihleri arası dönem için toplam 33.274.50 TL tahakkuk yapılmıştır. Davacı, bu dönemde tarımsal sulama amaçlı kullandığı suyu sulama birliğinden aldığını ileri sürerek, mezkur fatura sebebiyle borçlu olmadığının tespitini istemiş daha sonra ödediği bu bedelin istirdatını talep etmiştir....
Kanun'un amacından da anlaşılacağı üzere; sulama birliklerinin en önemli görevlerinden biri ülkenin su varlık ve kaynaklarının rasyonel kullanımını sağlamaktır. Bu amacın gerçekleştirilebilmesi için; yetki sahasındaki gerek yer altı, gerekse yer üstü suları üzerinde tasarruf ve tevzii yetkisinin sulama birliğine ait olduğunun kabulü gerekmektedir. Zira uygulamada yüzeye yakın suların çıkarılmasına 167 sayılı Yeraltı Suları Hakkında Kanun uyarınca müdahale edilmemekte, dolayısıyla yer altı sularının kontrolsüz kullanımına yol açılmakta olduğu, cazibeli sular yönünden ise çiftçiler arasında eşitsizliğe neden olacağı ve sulama tesislerinin su temin ettiği göl havzasının kurumasına ve dolayısıyla birlik hizmetlerinin aksamasına yol açılabileceği anlaşılmaktadır. Yine 6172 sayılı Kanun'un 19. maddesi uyarınca sulama bedeli ödemek için birlik üyesi olmak da gerekmemektedir. (Yargıtay 4....
Kanunun amacından da anlaşılacağı üzere; sulama birliklerinin en önemli görevlerinden biri ülkenin su varlık ve kaynaklarının rasyonel kullanımını sağlamaktır. Bu amacın gerçekleştirilebilmesi için; yetki sahasındaki gerek yer altı, gerekse yer üstü suları üzerinde tasarruf ve tevzii yetkisinin sulama birliğine ait olduğunun kabulü gerekmektedir. Zira uygulamada yüzeye yakın suların çıkarılmasına 167 sayılı Yeraltı Suları Hakkında Kanun uyarınca müdahale edilmemekte, dolayısıyla yer altı sularının kontrolsüz kullanımına yol açılmakta olduğu, cazibeli sular yönünden ise çiftçiler arasında eşitsizliğe neden olacağı ve sulama tesislerinin su temin ettiği göl havzasının kurumasına ve dolayısıyla birlik hizmetlerinin aksamasına yol açılabileceği anlaşılmaktadır. Diğer bir deyişle, yeraltı suyu kullanımının su rejimini doğrudan etkileyeceği açıktır....
İstinaf Sebepleri Davacı vekili istinaf dilekçesinde; dava dilekçesindeki hususları tekrar ederek, kooperatife ait sulama sahası belirlenirken önce müvekkilinin vekaleten kullandığı iki adet tarlasının sulama sahasının içerisinde yer aldığını, sonra 2008-2009 yıllarında başkan ve diğer üyelerin etkisi ile proje değişikliği ile arazilerinin sulama kooperatifi dışına çıkarıldığını haricen öğrendiklerini, oysa müvekkilinin kooperatife üyeliğinin kabulünden sonra tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, 2008-2009 yıllarında kooperatif üye ve başkanlarının sulama sahasının değiştirilmesi yönünde talepleri ile sulama sahası projesinin 3-4 kez değiştirildiğini, ihraç kararının müvekkiline usulüne uygun bildirilmediğini, hiçbir suretle tebligat dahi yapılmadığını, kesinleşen bir ihraç kararının da olmadığını, davanın kabul edilmesi gerektiğini istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür. C....
Sulama Birliğinde Birlik müdürü olarak çalışırken bütün hak ve borçları ile beraber Hamzadere Sulama Birliğine devredildiğini, kıdemi belirlenirken 25.04.2005-29.04.2015 tarihlerinin dikkate alınması gerektiğini, müvekkiline 2014 yılının Kasım ayından itibaren davalı Birlik başkanı tarafından olumsuz davranışlarda bulunulduğunu, izne çıkması için Birlik başkanı tarafından zorlamada bulunulması üzerine 2014 yılının Aralık ayı sonunda izne ayrıldığını, müvekkilinin ... başı yaptığı 16.02.2015 tarihinde sadece 2 gün çalışarak tekrar izne çıkmaya zorlandığını, bu süre zarfında da kendisinden başka bir ... bulmasını istediklerini ve bu şekilde ... sözleşmesinin haksız feshedildiğini iddia ederek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, bir kısmı hâlen ödenmeyen 2015 Nisan ayı ücreti ve 2015 Nisan ayında ödenmesi gereken ikramiye ile cezai şart alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. II....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Uyuşmazlık davacının eskiden ortağı olduğu dava dışı limited şirketinin taşıma bedelinden kaynaklanan borçlarından dolayı şahsen sorumlu olmadığı iddiasına dayanan menfi tespit istemine ilişkin olup, mahkeme nitelendirmesinde Türk Ticaret Kanununda “Limited şirketlere” ilişkin düzenlemeler dikkate alınarak uyuşmazlık çözüme kavuşturulmuş, adi ortaklığa ilişkin bir değerlendirmede bulunulmamıştır. Davanın niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay 11.Hukuk Dairesinindir. Ancak, anılan daire dosyayı dairemize göndermiş olduğundan; dosyanın Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunca temyiz incelemesini yapacak daire belirtilmek üzere dosyanın Hukuk Daireleri Başkanlar Kuruluna gönderilmesine, 27.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Hukuk Dairesi'nin 26/12/2019 tarih, 2017/1867 Esas ve 2019/6315 Karar sayılı emsal nitelikli ilamında davalı kooperatifin ortağı olan murisinden kendisine intikal eden sulama hakkı kapsamında davalı kooperatifin sulama suyu ile taşınmazlarını sulayan davacıya su verilmemesi nedeniyle mahsulün hasadı yapılmadan tarlada kuruduğu olayda hukuki nitelemenin haksız fiil olarak yapıldığı ve buna göre davanın çözüme kavuşturulduğu, keza Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 12/05/2016 tarih, 2015/15948 Esas ve 2016/6570 Karar sayılı Sulama Birliğine karşı davalı sulama birliği tarafından tarlalarına su verilmemesi sonucu ürünlerinin yeterince gelişemediğini ve verim kaybı meydana geldiği iddiasına yönelik ikame edilen davanın iarenin hizmet kusuru nedeniyle uğranılan maddi zararın ödetilmesi istemine ilişkin olduğunun kabul edildiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla taraflar arasında herhangi bir sözleşme ilişkisine yönelik uyuşmazlık bulunmamakta olup uyuşmazlığın özü haksız fiilden kaynaklanmaktadır....
Somut olayda, davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatife bir borcunun bulunmadığını, bu amaçla da menfi tespit ve aidat belirlenen genel kurul kararlarına karşı iptal davası açıldığını ileri sürmüş ve bu davalara ilişkin dosyaların numaralarını bildirmiştir. Davaya konu alacağın varlığının ve miktarının belirlenmesi, buna göre de ihraç kararının yerinde olup olmadığının menfi tespit ve genel kurul iptali davalarının sonucuna göre belirleneceği gözönüne alındığında taraflar arasında görülen menfi tespit ve genel kurul iptali davalarının akibetinin araştırılması, gerektiğinde sonuçlarının beklenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulmuş olması isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, sair nedenlerin incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden tarafa iadesine, 07.07.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Sulama Birliği Başkanı olup, davacı ile ... Sulama Birliği adına 16.06.1995 tarihinde protokol imzalanmıştır. Mahkemece 6172 sayılı Sulama Birlikleri Kanunu'nun 13. maddesinde belirtilen unsurlar dikkate alınarak davalıların, davacı tarafından yapılan giderlerinin ve ayrıca yatırım bedelinden sorumlu oldukları ve bu sorumluluklarını yerine getirmedikleri gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, söz konusu madde birlik gelirleri ile ilgili bir düzenleme olup, davalıların birlik borçlarından şahsen sorumlu olduklarına dair bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu durumda davalılar hakkında açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddi gerekirken kabulü doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur....
Davacının, dava dışı sulama birliğinde yönetim kurulu üyesi olduğu, birliği temsil eden başkanın temsil ve ilzama yetkisinin davacıya devredildiğine dair bir karar alınmadığı, bu kapsamda, davacının dava dışı birliğin prim borçlarından sorumlu olmayacağına dair kabul isabetli ise de; davacı adına düzenlenen ödeme emirlerinin iptali gerektiği, ancak Sulama Birliği adına düzenlenip davacıya tebliğ edilen ödeme emirleri için iptallerine karar verilmesinin doğru olmadığı, bu yönden davacının talebinin menfi tespit mahiyetinde olduğu gözetilmelidir. Bu husus göz önüne alınmaksızın hatalı değerlendirmeyle verilen karar bozmayı gerektirmiştir....