nin, bu kez aynı sebeple davacı olarak menfi tespit isteminde bulunduğu, açıktır. İtiraz üzerine duran takibin devamını sağlamak amacıyla alacaklı tarafından süresinde bir itirazın iptali davası açılmış ise artık bu tarihten sonra yani itirazın iptali davasının açılmasından sonra borçlunun aynı konuda menfi tespit davası açmasında hukukî yararı bulunmamaktadır. Zira, borçlu itirazın iptali davasında, borcu bulunmadığını savunma yoluyla ortaya koyabilir ve bu davanın sonunda borçsuzluğuna dair maddi hukuk açısından kesin hüküm oluşturacak bir mahkeme kararına kavuşabilir. Buradan da anlaşılacağı gibi borçlunun menfi tespit davasını itirazın iptali davasından önce açması gerekmektedir. Aksi takdirde itirazın iptali davasından sonra açılan menfi tespit davasının hukukî yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmelidir....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 17/10/2019 NUMARASI : 2017/396 ESAS - 2019/374 KARAR DAVA KONUSU : Sebepsiz Zenginleşme İddiasına Dayalı Alacak KARAR : Mersin 5. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 17/10/2019 tarih ve 2017/396 Esas-2019/374 Karar sayılı kararı ile kurulan hüküm nedeniyle davacı vekilinin istinaf başvurusu ile ilgili yapılan incelemede; DAVACI VEKİLİ DAVA DİLEKÇESİNDE ÖZETLE: Davalı tarafın müvekkilinin eski eşi olduğunu, davalı tarafın müvekkili hakkında Mersin 4....
Sebepsiz zenginleşme, bir kimsenin mal varlığının haklı bir sebep olmaksızın diğer bir kimsenin mal varlığı aleyhine çoğalmasıdır. Sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak talep edilebilmesi için borçlunun mal varlığında, bir başkasının aleyhine bir zenginleşme meydana gelmeli, zenginleşme ve zenginleştirici olay arasında illiyet bağı bulunmalı ve zenginleşme haklı bir sebebe dayanmamalıdır. Sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan ve tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı geri verme borcu altındadır. Geri verme borcunun konusu ve kapsamı; "Aynen Geri Verme İlkesi"ne göre düzenlenmiştir....
Sebepsiz zenginleşme hükümleri gözetildiğinde ispat külfeti keşidecide olup, eldeki davada keşideci sebepsiz zenginleşmediğini kanıtlamakla yükümlüdür. Davada cevap dilekçesi sunmayan davalı münkir adledilmiş ve sebepsiz zenginleştiğini inkar ettiği kabul edilmiştir. TTK’nun 732/4. maddesine göre ispat yükü, sebepsiz zenginleşmediğini iddia edene aittir. Davalı keşideci, usulüne uygun tebligatlara rağmen davaya cevap vermemiş, ticari defterlerini ibrazı istenen günde mahkemeye ibraz etmemiş, 15/10/2019 tarihli celse 1 nolu ara kararı gereğince dosya kapsamına herhangi bir delil sunmamış olup sebepsiz zenginleşmediğini ispatlayamamıştır. Böylece alacakları davacı Maliye Hazinesi’nce tahsil edilen T5 davalıdan sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince alacaklı olduğu anlaşılmıştır....
Sebepsiz zenginleşme hâlinde zenginleşen ve fakirleşen arasında kanun gereği bir borç ilişkisi doğmakta olup bu borcun konusu malvarlığında meydana gelen fazlalığın geri verilmesidir. Sebepsiz zenginleşmede sadece mal varlığındaki eksilmenin giderilmesinin talep edilmesi söz konusudur. 28. Görüldüğü gibi, sebepsiz zenginleşme ikincil (talî) nitelikte olup mal varlığındaki azalmanın başka aslî nitelikteki davalarla önlenmesi mümkün ise, sebepsiz zenginleşme davası gündeme gelemez. Başka bir anlatımla aynı olayda, aynî haktan (istihkak davası), zilyetlikten, sözleşmeden, sözleşme benzeri hukukî ilişkiden veya haksız fiilden kaynaklanan bir talebin ileri sürülmesi mümkün ise, sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulama alanı bulamayacaktır. 29. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendiğinde; davaya konu edilen alacağın sözleşmeden mi yoksa sebepsiz zenginleşmeden mi kaynaklandığı hususu uyuşmalığın çözümünde ayırıcı unsur olarak karşımıza çıkmaktadır....
Bu durumda hem kambiyo münasebetine hem de asıl borç ilişkisine dayalı olarak talepte bulunulabilecektir. Asıl borç ilişkisine dayalı olarak talepte bulunabilmek, ancak doğrudan doğruya münasebette bulunanlar arasında, yani ciro yoluyla henüz devredilmemiş poliçelerde mümkündür. İşte her zaman asıl borç ilişkisine dayanmak suretiyle alacağın tahsilinin mümkün olmadığı göz önünde tutularak kambiyo senetleri hukukunun sertliğini yumuşatabilmek amacıyla hamile sebepsiz iktisap davası açabilme imkanı tanınmıştır (ÖZTAN Fırat, Kıymetli Evrak Hukuku, 2. B., Ankara 1997, s. 904). Kambiyo senetleri hukukuna dayanan sebepsiz zenginleşme davası, Borçlar Hukuku’nun sebepsiz iktisap davasından farklı bir davadır ve TBK’da düzenlenen sebepsiz iktisap davasının bir türü değildir....
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Alım Satım) KARAR TARİHİ: 01/06/2021 Her ne kadar İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ tarafından verilen 21/01/2021 tarih ve 2016/1241 Esas 2021/61 Karar sayılı karara karşı yapılan istinaf başvurusu üzerine dosya dairemize gönderilmiş ise de; Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, 19.02.2016 tarihli araç satış protokolü kapsamında satış sözleşmesinin ifa edilmesi nedeniyle menfi tespit isteminden kaynaklanmakta olup, Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun 25.06.2020 tarihli 564 ve 586 sayılı iş bölümleri kararları uyarınca geçersiz sözleşmeden kaynaklanan (sebepsiz zenginleşme) davaları sonunda verilen kararların istinaf inceleme görevinin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3.Hukuk Dairesine ait bulunduğu anlaşılmakla, dava dosyasının görevli daireye gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir. KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Dosyanın istinaf incelemesi bakımından görevli İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; üzerinde haciz bulunan dava konusu taşınmazın kamulaştırmadan kaynaklanan bedelinin ödenmesi hususunun tamamen davacı tarafın kusurundan kaynaklandığını, davacı tarafın öncelikle varsa zararını kusurlu çalışanlardan haksız fiil hükümlerine göre tazmin etmekle yükümlü olduğunu, bu hususun atlanarak şartların oluşmadığı halde müvekkiline karşı sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayalı alacak davası açılmasının hukuken mümkün olmadığını belirterek davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece davanın kabulü ile, toplam 1.204.138,66TL'nin 07/11/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı idareye verilmesine karar verilmiştir....
Kararı davacı vekili istinaf etmiştir.İstinaf dilekçesinde; davada zamanaşımının dolmadığını,davacının dava konusu yerde yaptırdığı tespit sonrasında murisin davalının evine yaptırdığı faydalı ve zorunlu masrafları öğrenerek sebepsiz zenginleşmeye yönelik davayı süresinde açtığını,bu nedenle kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK'nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava konusu alacak sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanmaktadır. Sebepsiz zenginleşme, bir kimsenin mal varlığının haklı bir sebep olmaksızın diğer bir kimsenin mal varlığı aleyhine çoğalmasıdır. Sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak talep edilebilmesi için borçlunun mal varlığında, bir başkasının aleyhine bir zenginleşme meydana gelmeli, zenginleşme ve zenginleştirici olay arasında illiyet bağı bulunmalı ve zenginleşme haklı bir sebebe dayanmamalıdır....
Bunun da, kamu kurumunca (idarece) yapılan işlem veya verilen kararın içeriği incelenmek suretiyle tespit edilip karara bağlanması gerekir. Sonuç itibariyle, ödemelerin iptaline ilişkin kamu kurumunca (idarece) verilen karar idari yargı yerinde usulüne uygun olarak iptal ettirilmediği sürece, kamu kurumu (idare) sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince iptal kararının içeriğine göre tespit olunacak ödemeleri geri isteyebilir. Kendisine ödeme yapılan davalının idari yargıda ileri sürmesi gereken savunma ve iddiaları adli yargıdaki bu davada sonuca etkili değildir. Bu nedenlerle sayın çoğunluğun görüşlerine katılmıyorum. 19/12/2013...