Mahkemece öncelikle taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmayan sözleşmeye göre taşınmazın satış bedelinin belirlenmesi, bu satış sözleşmesine göre peşin yapılan ödeme dışında senetlerle yapılan ödemelerin tespit edilmesi ve ödenen miktarın çelişkiye sebep vermeyecek şekilde aydınlatılması gerekmektedir. Aynı zamanda menfi tespit istemine konu olan senetlerle ilgili de ödenen ve ödenmeyen senetlerle ilgili de davacıdan açıklayıcı beyanı alınmalıdır. Sonucuna göre ödenen bedel ile menfi tespite konu olan senetlerin açıklığa kavuşturulması gerekir. Bu nedenle davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, davalının istinaf başvurusunun ise kurulan hüküm kapsamında bu aşamada değerlendirilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir. Açıklanan tüm bu nedenlerle aşağıdaki şekilde hüküm tesisi usul ve yasalara uygun görülmüştür....
Diğer taraftan, geçersiz olan sözleşmeden ... edimini diğer tarafa güvenerek ifa eden davacı tarafın, sözleşmenin yerine getirilmemesi nedeniyle uğramış bulunduğu menfi zararını da davalı taraftan talep edebileceğinin kabulü gerekir. Aksi halin kabulü, eş söyleyişle sözleşmenin geçersizliğini bilerek imzalayan davalı tarafın daha sonra bu geçersizliğe dayanan savunmasına itibar edilmesi, TMK’nun 2. maddesinde ifadesini bulan dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacaktır. Buna göre; davalı, davacının, sözleşmeye konu taşınmazlar nedeniyle harita mühendisine ödediği miktardan ibaret bulunan menfi zararını karşılamakla yükümlüdür....
Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır. Menfi tespit ve istirdat davalarına ilişkin hususlar 2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun 72. maddesinde; ''Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir....
Mahkemece bozma ilamına uyulmuş, bozma ilamında belirtilen hususlarda araştırma yapılmış, dava konusu senetler mahkemeye teslim edilmiş, yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda, ise davaya konu dorsenin parçalanıp kesildiğinin anlaşılamadığı, değer kaybının bulunduğu tespit edilmiştir.Bu olgular karşısında 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 20/d maddesi uyarınca tescilli araçların noter dışındaki satış ve devirleri geçersizdir. Geçersiz satışlarda herkes aldığını aynen iade etmekle yükümlüdür. Noter dışındaki araç satışı geçersiz olduğuna göre davacı, bu satış ilişkisi sebebiyle verdiği senetlerin iadesi ile ödenen bedelin istirdadı ve takasa konu aracının iadesini isteyebilir. Davalı ise, aracını geri isteyebilir. Tarafların belirtilen bu hususlar dışındaki istemlerinin hukuki dayanağı bulunmamaktadır. Zira her iki tarafda takasa konu ve satışa konu malı kullanmış, davalı aynı zamanda parayı kullanmış ve semerelerinden istifade etmiştir....
Somut olayda davalı borçlu tarafından açılan menfi tespit davasının yargılaması sonunda verilen red kararı Yargıtay 13. H.D’nin 2009/10922 Esas ve 2009/12982 Karar sayılı ilamı ile bozulmuş olup borcun kaynağı gösterilen belgenin yeniden bilirkişi heyetine tevdiinden sonra bir hüküm kurulması gereğine işaret edilmiştir. Hal böyle olunca davalı borçlu tarafından 07/02/2005 tarihinde açılan menfi tespit davasının sonucunun beklenmesi ve ondan sonra bir karar verilmesi yerine yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi isabetli değildir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı borçlu Hakkı ve davalı ...’un temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı borçlu Hakkı ve davalı ...'a geri verilmesine 07.03.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Somut olayda davalı borçlu tarafından açılan menfi tespit davasının yargılaması sonunda verilen red kararı Yargıtay 13. H.D’nin 2009/10922 Esas ve 2009/12982 Karar sayılı ilamı ile bozulmuş olup borcun kaynağı gösterilen belgenin yeniden bilirkişi heyetine tevdiinden sonra bir hüküm kurulması gereğine işaret edilmiştir. Hal böyle olunca davalı borçlu tarafından 07/02/2005 tarihinde açılan menfi tespit davasının sonucunun beklenmesi ve ondan sonra bir karar verilmesi yerine yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi isabetli değildir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı borçlu Hakkı ve davalı ...’un temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı borçlu Hakkı ve davalı ...'a geri verilmesine 07.03.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, davalı tarafından aleyhine başlatılan icra takibi sonrası tarafların bir araya gelerek sulh yoluyla uyuştuklarını ve bu anlaşma gereğince dava dışı ... ’e 9.500,00.-TL davalının avukatına ise 3.000,00.-TL avukatlık ücreti ödemesi yapıldığını, dava dışı ...’nın davalının eski eşi olup esasında icra takibine konu taşınmaz satışı işlemlerinde hep bu kişiyle muhatap olunduğundan ödemenin bu şahısa yapıldığını ancak ödemenin üzerinden yaklaşık bir yıl geçtikten sonra bu ödeme yok sayılarak icra dosyasında davalı tarafça hacze girişildiğini, yine talep edilen faiz oranının da yüksek olduğunu ileri sürerek bu borca ilişkin menfi tespite karar verilmesini istemiştir....
Hükme esas alınan bilirkişi ek raporunda bozma öncesi alınan ve geçersiz olduğu belirtilen rapora atıf yapıldığı, somut emsal karşılaştırması yapılmadan genel ve soyut ifadelere dayalı olarak bedel tespit edildiği anlaşıldığından yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulunca mahallinde keşif yapılıp yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda inceleme yapılarak bedel tespit edilmesi gerekirken geçersiz rapora göre hüküm kurulması, 2-Dava konusu taşınmazda trafo yeri olarak mülkiyet kamulaştırılması yapılmasına ve buna göre bedel tespit edilmesine rağmen taşınmaz üzerinde irtifak tesisine ilişkin hüküm kurulması, Doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 17.12.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
nın mirasçısı olmadığı tespit edilmiştir. Bu durumda, TMK'nın 677/2. maddesi uyarınca, davalı 3.kişi konumunda bulunduğundan, miras bırakan ...'nın mirasçılarıyla yapılan miras payının devri sözleşmesi noterde resmi şekilde düzenlenmediğinden geçersizdir. Geçersiz sözleşme dolayısıyla, ancak taraflar birbirlerini verdiklerini sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri isteyebilirler. Sözleşmede, davalı tarafından, davacılara devir bedelinin ödendiği sabittir. Davacılar tarafından verilen menfi tespite konu bonoların da, satış bedelinin iadesi için teminat maksadıyla verildiği açıktır. Davacılar davalıya satış bedelini iade ettiklerini de ispatlayamadıklarına göre menfi tespit talebi yerinde değildir. Diğer taraftan, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun 72/4. maddesi uyarıca, icra takibinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmediğinden davalının icra inkar tazminatı talep etmesi mümkün değildir....
Uyap vasıtasıyla alınan nüfus kayıtlarına göre davacılar ile davalıların baba bir kardeş olmasına karşın, davacıların annesinin Emine Paltacı olduğu, davalının annesinin ise Elmas isimli bir şahıs olduğu, dolayısıyla davalının, davacıların annesi Emine Paltacı'nın mirasçısı olmadığı tespit edilmiştir. Bu durumda, TMK'nın 677/2. maddesi uyarınca, davalı 3.kişi konumunda bulunduğundan, miras bırakan Emine Paltacı'nın mirasçılarıyla yapılan miras payının devri sözleşmesi noterde resmi şekilde düzenlenmediğinden geçersizdir. Geçersiz sözleşme dolayısıyla, ancak taraflar birbirlerini verdiklerini sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri isteyebilirler. Sözleşmede, davalı tarafından, davacılara devir bedelinin ödendiği sabittir. Davacılar tarafından verilen menfi tespite konu bonoların da, satış bedelinin iadesi için teminat maksadıyla verildiği açıktır. Davacılar davalıya satış bedelini iade ettiklerini de ispatlayamadıklarına göre menfi tespit talebi yerinde değildir....