Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; davanın görevsiz ve yetkisiz mahkemede açıldığını, haciz ihbarnamelerine karşı açılan işbu menfi tespit davasının yasal süresi içinde açılmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir İlk derece mahkemesince; davanın İİK 89. maddesinde öngörülen yasal süresi içerisinde açılmadığı gerekçesiyle hak düşürücü süre yönünden usulden reddine karar verilmiştir Karara karşı davacılar vekili, davanın genel hükümlere dayalı menfi tespit davası olduğunu, bu durumu gerek dava dilekçesinde gerek beyan dilekçelerinde defaatle belirtmelerine ve huzurdaki davayı hiçbir zaman 3. şahsın açtığı menfi tespit davası olarak nitelendirmemelerine rağmen mahkemece üçüncü şahsın açmış olduğu menfi tespit davası olarak değerlendirilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur....

Davalı tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; davanın görevsiz ve yetkisiz mahkemede açıldığını, haciz ihbarnamelerine karşı açılan işbu menfi tespit davasının yasal süresi içinde açılmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir İlk derece mahkemesince; davanın İİK 89. maddesinde öngörülen yasal süresi içerisinde açılmadığı gerekçesiyle hak düşürücü süre yönünden usulden reddine karar verilmiştir Karara karşı davacılar vekili, davanın genel hükümlere dayalı menfi tespit davası olduğunu, bu durumu gerek dava dilekçesinde gerek beyan dilekçelerinde defaatle belirtmelerine ve huzurdaki davayı hiçbir zaman 3. şahsın açtığı menfi tespit davası olarak nitelendirmemelerine rağmen mahkemece üçüncü şahsın açmış olduğu menfi tespit davası olarak değerlendirilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur....

    Sonuç itibariyle yasa metni ve gerekçe bir bütün olarak değerlendirildiğinde; ''alacak'', ''tazminat'' davalarının tür olarak arabuluculuğa başvurma şartına bağlandığı, menfi tespit davasının ise anılan düzenleme kapsamı dışında tutulduğu sonucuna ulaşılması pek mümkün görülmemiştir. Menfi tespit davasında arabulucuya başvurunun zorunlu olup olmamasının incelenmesinde, ayrıca menfi tespit davasıyla ilgili genel bir açıklama yapılması ve ilgili yasa düzenlemelerin irdelenmesinde de yarar vardır. Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit davası olarak adlandırılmaktadır. Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nın 72.maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir....

      Asliye Ticaret Mahkemesinin 2004/436 esas sayılı dosyasında menfi tespit davası açtığı ve 55.238.40 TL. borçlu olmadığının tespitini istediği, menfi tespit davası açıldıktan sonra kaçak itiraz komisyonun fatura bedelini 42.685.43 TL.’ye düşürdüğü, davacının bu miktar üzerinden davalı hakkında icra takibi yaptığı ve itiraz üzerine itirazın iptali ve tazminat istemi ile bu davanın açıldığı konularında uyuşmazlık bulunmamaktadır. İtirazın iptali davası devam ederken, menfi tespit davasının sonuçlandığı ve Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiği de dosya içeriği ile sabittir. Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda; Beyoğlu 2. Ticaret Mahkemesinin 2004/6136 esas, 2007/55 karar sayılı dosyasında 55.238.40 TL.’lik faturadan dolayı davalının 28.841.16 TL. borçlu olduğu kesinleştiğinden 26.897.24 TL. üzerinden itirazın iptaline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. Beyoğlu 2....

        Mahkemece toplanan delillere göre, davanın menfi tespit davası olarak nitelendirilmesi gerektiği belirtilerek yetki itirazının reddine karar verilmiş, dosyada ödediğine dair tahsilatlar ve PTT müdürlüğünden çıkartılan havale hep birlikte değerlendirildiğinde davanın süresinde açıldığı ve menfi tespit davası olarak nitelendirilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulü ile takibin iptaline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. İİK’nun 72/ son maddesi uyarınca menfi tespit ve istirdat davaları davalının ikametgahı ya da icra takibinin yapıldığı yer mahkemesinde açılabilir. Gerek davalının adresi gerekse icra takibinin yapıldığı yer ...’dır. Davalı süresinde yaptığı yetki itirazında dosyanın ... Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesini talep ettiğine göre, yetkili mahkeme olan ......

          Menfi tespit davaları ile davacı, borçlu olmadığının tespitini talep etmektedir. Menfi tespit davalarında borçlu olunmadığının tespiti istendiğine ve alacak ya da tazminat ödenmesi istenemeyeceğine göre, bu tür davalardan önce arabulucuya başvurma şartı aranması, kanunun açık ifadesine aykırı olacaktır. Diğer taraftan alacaklının arabulucuğa başvurma zorunluluğu olmadan takip başlatması mümkün iken, borçlunun açtığı menfi tespit davasında arabulucuğa başvurulmasının dava şartı sayılması amaca uygun düşmeyeceği gibi, borçlunun menfi tespit davasından önce arabulucuya başvurma zorunluluğunun kabulü halinde, borçlunun İİK'nun 72. maddesinde menfi tespit davasında öngörülen tedbirden yararlanması imkanı ile ilgili gecikme ve sakıncalar da sözkonusu olabilecektir....

          Bu bildirimi alan üçüncü şahıs icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur..." düzenlemesine yer verilmiştir. Dava İ.İ.K.’nun 89/III maddesine istinaden gönderilen haciz ihbarnamesi nedeniyle ihbarnameye muhatap olan üçüncü kişi tarafından açılan menfi tespit davasıdır. İhbarnamenin gönderildiği takip, davalı ... tarafından, dava dışı borçlu ...' e karşı kambiyo senedine istinaden yapılmış bir takiptir. Bu itibarla ticari iş niteliğindeki takip dosyasından gönderilen ihbarnameye karşı açılan menfi tespit davasının ticaret mahkemesinde görülmesi gerekir. (Yargıtay 19....

            İcra müdürlüğü'nün 2003/4132 sayılı dosyasından takip konusu yapılan faiz oranının haksız olduğunu ileri sürerek borçlu olmadığının tespitini talep ettiği, davalı alacaklı takibinde 1.050 TL işlemiş faiz ve 8.050 TL alacağa %60 oranında faiz uygulanmasını istediği, icra takibine süresinde itiraz etmemesi nedeniyle kesinleşen takibe karşı borçlu menfi tespit davası açabileceği gibi borcu ödedikten sonra da İİK'nun 72. maddesi uyarınca istirdat davası da açabileceği, somut olayda davacı borçlunun takip nedeniyle ödeme yapmadığına göre menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunduğu, süresinde itiraz edilmemesi nedeniyle takip yönünden kesinleşen faiz oranına karşı menfi tespit davası açılmasına yasal bir engel bulunmadığından mahkemece davalı alacaklının takip tarihi itibariyle talep edebileceği faiz oranı ve işlemiş faiz toplamı tespit edilip varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddinde isabet görülmediği gerekçesiyle hüküm bozulmuştur....

              İİK'nın 72/7. maddesi hükmü uyarınca, haksız olarak bir parayı ödeyen, ödediği tarihten itibaren 1 yıl içinde istirdat davası açabilir. Ancak davacı tarafça talep edilen, haksız olarak ödenen değil, haksız olarak icra dosyasına bloke edilen ve menfi tespit davası kesinleşinceye kadar icra dosyasında bekleyen meblağ için faiz istemine ilişkindir. Bu talep, menfi tespit davası kararının kesinleşmesinden itibaren umumi hükümler dairesinde açılan alacak davası olarak talep edilebilir. Bu nedenle somut olaydaki davanın süresinde açıldığı kabul edilerek, işin esasına girilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi doğru görülmemiş ve hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.09.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                Alacaklı cevap dilekçesinde teminat amaçlı çek alınmadığını iddia etmiş ise de, menfi tespit davası karar gerekçesi, takip talebinde çek ile birlikte bayilik sözleşmesine dayanılması, alacaklının 31.12.2012 tarihinde borçluya açtığı borçlunun süresinden önce bayilik sözleşmesini fesih etmesi nedeniyle zararın önceden verilen çeklerden tahsil edileceğine ilişkin noter ihtarı ve 22.01.2015 tarihli duruşmada, alacaklı vekilinin menfi tespit davasının reddi ile takip konusu çek nedeniyle borçlunun borçlu olduğunun belgelendiği şeklindeki ifadesinden çekin bayilik sözleşmesi ile birlikte verildiği çekişmesiz olup, bayilik sözleşmesinin her iki tarafa borç yükleyen sözleşme olması nedeniyle sözleşme gereğince verilen çeklerden dolayı borçlunun borcunun olup olmadığı, çeklerin bedelsiz kalıp kalmadığı yargılamayı gerektirmektedir. Menfi tespit davası sonucunda verilen red kararı kesinleşince maddi anlamda kesin hüküm teşkil eder....

                  UYAP Entegrasyonu