Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

-KARAR- İhtiyati haciz isteyen vekili, yargılama sırasında istirdata dönüşen menfi tespit davası sonucunda verilen karara istinaden ihtiyati haciz isteminde bulunmuş, talep uygun görülerek mahkemece teminatsız olarak ihtiyati haciz kararı verilmiştir. İhtiyati hacze itiraz eden vekili, İİK’nun md.72/5 hükmü uyarınca menfi tespit davası sonucunda verilen kararların kesinleşmeden infaz edilemeyeceğini, kararın da temyiz aşamasında olduğunu belirterek ihtiyati haczin kaldırılmasını talep etmiştir. Mahkemece, 28/07/2010 günlü duruşmada takipten vazgeçildiğinin taraf vekillerince ifade edildiği, ancak itiraz tarihi itibariyle geçerli olan koşullara göre bir karar verilmesi gerektiği, ihtiyati hacze konu kararın menfi tespit kararı olmayıp, istirdata ilişkin bir hüküm olması dolayısıyla ihtiyati haciz kararı verilmesinde bir isabetsizlik olmadığı belirtilerek itirazın reddine karar verilmiş, hüküm muteriz vekili tarafından temyiz edilmiştir....

    İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, ..... bu bildirimi alan üçüncü şahıs, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur...” şeklinde düzenlenmiştir. Yasada belirtilen menfi tespit davası İİK 72. maddedeki menfi tesbit davasından farklı olarak bu olguya özgü olarak düzenlenmiş ve kanun koyucu, herhangi bir ayrıma gitmeksizin kararın kesinleşmesine kadar icra işlemlerinin durmasını öngörmüştür....

    Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise, ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir -------- Davacı yan, takibe konu edilen ---- asıl alacağın takipten önce 14/10/2022 tarihinde davalı şirket hesabına ödenmiş olmasına rağmen 17/10/2022 tarihinde davalı tarafça takip başlatıldığını iddia ederek menfi tespit isteminde bulunmuştur....

      Esas sayılı dosya alacağı olup bu alacağın itirazın iptaline konu olduğundan hem bu menfi tespit davasının konusu ile hemde itirazın iptali dosyasının konusunun aynı olduğundan, davacının itirazın iptali davası açıldıktan sonra menfi tespit davası açmasında hukuki yararın yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir....

        Davacı tarafça daha sonra menfi tespit davası açılmıştır.Ancak bunun öncesinde yapılan takip nedeniyle itirazdan dolayı ... tarafından İstanbul 12.Asliye Ticaret Mahkemesinde 2023/264 E.sayılı dosya ile dosyamız davacısı aleyhine itirazın iptali davası açıldığı anlaşılmıştır. Davacının menfi tespit davasının elektriğin kesilmemesine dair ihtiyati tedbir kararı sonrası tedbirin kaldırılmaması için süresinde açıldığı gözetildiğinde ,itirazın iptali davası varsa da aynı tahakkuk nedeniyle tedbir sonrası menfi tespit davası açılmasında davacının hukuki yararının bulunduğu açıktır. Bu sebeple itirazın iptali davası mevcutken aynı tahakkuk açısından açılan menfi tespit davasında davacının hukuki yararının bulunmadığı neden gösterilerek davanın reddine karar verilmesi usul ve hukuka uygun bulunmamıştır. Her iki davanın birleştirilmesi hususunun da usul ekonomisi açısından değerlendirilmesi gerekir....

          Hukuki Nitelendirme, Delillerin Değerlendirilmesi ve Netice Dava, davalı tarafından --------sayılı dosyası ile başlatılan takip nedeniyle davacının borçlu bulunmadığının tespiti amacıyla açılan menfi tespit davasıdır. Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır. Eş söyleyişle kendisine karşı icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz edilmemiş veya itiraz edilmiş olmakla birlikte yerinde görülmemiş olması sebebiyle icra takibi kesinleşse dahi maddi hukuk bakımından borçlu olmadığını ileri sürebilir....

            Menfi tespit davasında arabulucuya başvurunun zorunlu olup olmamasının incelenmesinde öncelikle menfi tespit davasıyla ilgili genel bir açıklama yapılmasına ve ilgili yasa düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır. Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır. Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nın 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır....

              Menfi tespit davasında arabulucuya başvurunun zorunlu olup olmamasının incelenmesinde öncelikle menfi tespit davasıyla ilgili genel bir açıklama yapılmasına ve ilgili yasa düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır. Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır. Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nın 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır....

              Dava, zayi nedenine dayalı iptal davası olmayıp, davacı tarafından keşide edilen beş adet çek nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Menfi tespit davası, varlığı iddia edilen bir hukuki ilişkinin mevcut olmadığının tespiti için açılan davadır. Borçlu, açtığı davayı açıkça menfi tespit davası olarak nitelendirmemiş olsa bile, tarafların hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayan mahkeme, davanın menfi tespit davası olduğunu kendiliğinden belirler (KURU, Baki, Prof. Dr., İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, ... 2004, s. 302- 303)....

                Yapılan bir icra takibine itiraz üzerine, alacaklı tarafından “itirazın iptali” davası açılması durumunda, menfi tespit davasında ileri sürülebilecek iddialar, itirazın iptali davasında savunma sebebi olarak ileri sürülebileceğinden, bu durumda borçlunun ayrı bir menfi tespit davası açmakta hukuki yararı yoksa da, henüz alacaklı tarafından itirazın iptali  davasının açılmamış olduğu durumda ise böyle bir imkan söz konusu olmadığından, borçlunun, itirazın iptali davasının açılmasını beklemeden menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekir. Nitekim söz konusu bu halde, yapılan itiraz üzerine takip durmuşsa da, “ takibe itiraz” sadece takip hukuku ile ilgili bir sonuç olup, kesin hükmün sonuçlarını doğurmaz....

                UYAP Entegrasyonu