"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin taşınmazı davalıya sattığını, pazarlığın davalının babası...ile yapıldığını ve alınan peşinattan sonra kalan bedel için ...’dan bonolar alındığını, Haziran 2006 vadeli 20.000.00 YTL bedelli son bono ödenmeden güvene dayanılarak taşınmazın tapudan davalıya devrinin yapıldığını, söz konusu bono bedeli ödenmeyince önce bonoda imzası bulunan...aleyhine icra takibine girişildiğini, ancak bu kişinin bonodaki imzaya itiraz ederek menfi tespit davası açtığını ve kazandığını, daha sonra imzayı babasının adı altına oğlu davalının attığının anlaşıldığını, davalı aleyhine söz konusu senede dayanılarak genel haciz yolu ile takibe girişildiğini, davalının...
Eş söyleyişle kendisine karşı icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz edilmemiş veya itiraz edilmiş olmakla birlikte yerinde görülmemiş olması sebebiyle icra takibi kesinleşse dahi maddi hukuk bakımından borçlu olmadığını ileri sürebilir. Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 233). İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir....
İcra Müdürlüğünün 2012/11683E. sayılı icra takibi yönünden davacının takibe itiraz ettiği ve takibin durduğu, bu durumda davalı alacaklının duran takibin devamı için dava açması gerekeceğinden davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine dair taleplerinin dava tarihi itibarıyla hukuka yararı yokluğundan usulden reddine dair karar verilmiş ise de borçlunun itirazı ile ilamsız icra takibinin durması üzerine, 2004 sayılı Kanun'un 67 nci maddesi uyarınca henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davası açılmadan önce de borçlu davacı tarafından menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunduğu hususu nazara alınıp değerlendirilmeden İstanbul 6. İcra Müdürlüğünün 2012/11683 E. sayılı icra takibi yönünden yazılı gerekçeyle karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. 3.Dava 2004 sayılı Kanun'un 72 nci maddesine göre icra takipleri ve bu takiplerin dayanağı olan "Kefaletname" başlıklı belge bakımından borçlu bulunmadığının tespiti davasıdır....
Mahkemece, davacının aleyhine girişilen icra takibinin davacının itirazı üzerine durduğu, davalı tarafından açılmış bir davanın bulunmadığı, bu nedenle davacının menfi tespit davası açmasında hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hükmün sayın çoğunluk tarafından onanmasına karar verilmiştir. İcra takibine itiraz edilmesi ancak takibin durmasını sağlamakta olup, icra takibini ortadan kaldırmamaktadır. Takibin iptali menfi tespit davasının açılmasından sonra gerçekleşen bir sonuçtur (HGK 17.03.2010 gün, 2010/19-123 Esas, 2010/154 Karar). İcra takibinin durması davalının yasal süre içerisinde itirazın iptali veya her zaman genel hükümlere göre alacağın tahsili davası açmasına engel değildir. Davacı sürekli yeni bir icra takibi veya dava tehdidi ile karşı karşıya kalmak zorunda olmayıp, takibin iptalini sağlamak ve borçlu bulunmadığının tespitini istemek amacıyla bu davayı açmakta hukuki yararının bulunduğunun kabulü gerekir....
Maddesine göre “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.” Kanunun açık hükmünden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasının açılması icra takibi şartına bağlı tutulmamıştır. Davacının menfi tespit davası için kendisine karşı icra takibinin yapılmasını veya dava açılmasını beklemeden maddi hukuk anlamında, borcun bir an önce ve kesin olarak ortadan kaldırılmasını istemek hakkına sahip olup, böyle bir durumda dava açılmasında hukuki yararı bulunmadığını kabul etmek mümkün değildir. Davacı Kanunla düzenlenen bir haktan yazılı gerekçeyle yoksun bırakılamaz. Dava konusu olayda işe girerken davacıdan boş senet alındığı anlaşılmakla, davacının menfi tespit davasını açmakta hukuki yararı bulunduğunun kabulü ile, senet aslı dosya arasına getirilip işin esasının incelenmesi gerekirken, aksine düşüncelerle hukuki yarar yokluğundan bahisle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir....
Bu sebepledir ki; genelde geçici hukuki korumalara, karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür.İİK 72. maddesi gereğince ihtiyati talep eden geçici hukuki koruma kararlarının genel olarak düzenlendiği HMK hükümleri uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilebilmesinin koşulları kapsamında haklığının yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.İcra ve İflas Kanununun 72/2. maddesine göre, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir sadece icra takibinden önce açılan bir menfi tespit davası olması halinde verilebilecek bir tedbir olup, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında takibin durdurulması yönünde tedbir kararı verilemez. Menfi tespit davasının icra takibinden sonra açılması durumunda ise ancak İİK 72/3. maddesi uyarınca icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesine ilişkin tedbir verilebilir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Menfi Tespit KARAR Taraflar arasındaki uyuşmazlık; hükmen kesinleşen alacak hakkında İcra Müdürlüğünde yapılan icra takibine karşı itirazla birlikte davacının davalı tarafa borçlu olmadığının tespiti (menfi tespit), haczin kaldırılması ve icra takibinin iptaliyle % 40 tazminat isteğine ilişkin bulunduğuna göre, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yüksek Yargıtay (3.) Hukuk Dairesinin görevi cümlesinden bulunmakla, gereği için, dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 27.09.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Asliye Hukuk Mahkemesince, İcra takibinden önce açılan menfi tespit davalarında genel yetki kuralının uygulanacağı, İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında ise borçlunun , icra takibinin yapıldığı yer mahkemesinde ya da alacaklının ikametgahının bulunduğu yer mahkemesinde menfi tespit davası açabileceği nazara alındığında davacı borçlunun İcra takibinden sonra açmış olduğu menfi tespit davasında ... Asliye Hukuk Mahkemelerinin yetkili olacağıdır. Kaldı ki İİK'nın 72/son maddesinde " Menfi tesbit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. " şeklinde yetki düzenlemesi yapılmış olup, bu düzenlemede yer alan yetki kurallarına göre anılan yetki kuralı kesin yetki niteliğinde değildir. Davalı Şirket vekili cevap süresi içinde yetki itirazında bulunmuş olduğu ve yetki itirazının yerinde olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. ... 1....
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davaları için İcra İflas Kanunu'nda iki özel yetki öngörüldüğü, buna göre, menfi tespit davası davalının yerleşim yeri mahkemesinde, davalılar birden fazla ise birinin yerleşim yeri mahkemesinde ya da icra takibinin yapıldığı yer mahkemesinde açılabileceği,aksi halde süresinde davalı tarafından yetki ilk itirazında bulunulursa yetkisizlik kararı verilmesi gerektiği, somut olayda davalılardan davalı şirketin ticari merkezinin Konya da olduğu, ayrıca icra takibinin de Konya'da yapıldığı, menfi tespit davasına bakmaya yetkili mahkemenin de ...Ticaret Mahkemesi olduğu gerekçeleriyle dava dilekçesinin yetkisizlik nedeni ile reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....
Mahkemece, iddia, savunma,icra dosyası, Adli Tıp Kurumunun " davaya konu çekteki imzanın davacı eli ürünü olmadığna" ilişkin 10.3.2004 tarihli raporuna göre davanın kısmen kabulüne, davacının .İcra Müdürlüğünün 2003/1679 sayılı icra dosyasındaki takip nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, çekin icra takibinin iptali ve tazminat isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davalı banka vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 9.11.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi....