İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, ödemesi yapılmamış 2 adet çek hakkında İİK 72. maddeye dayalı ve icra takibinden önce açılmış olan MENFİ TESPİT ve ----- çek hakkında istirdat davasıdır. Sonuç olarak dava, menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir. ----- muhatap -----müzekkere cevabında ..------ tanımlı ------ bedelli çek ----- ortamında ibraz edilmiş olup dava dışında farklı bir kişi tarafından ibraz edildiği için ödendiğinin bildirildiği görülmüştür. Böylelikle ---------- bedelli çek dava açıldıktan 7 gün sonra 3. Kişi tarafından tahsil edildiği için söz konusu çek hakkında davanın istirdat davasına döndüğü anlaşılmıştır. İcra İflas Kanunun 72. Maddesi; "Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep ------üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir....
Kişi tarafından açılan menfi tespit davası olduğu görülmüştür. Dosya arasına alınan icra dosyasının incelenmesinde, davacının icra takibine konu ödeme emrinde taraf sıfatının bulunmadığı görülmüştür....
Temyiz Sebepleri İcra ve İflas Kanunun 72 nci maddesi ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararları kapsamında menfi tespit davası açılması ve yargılama sırasında menfi tespit davasının istirdat davasına dönüşmesi halinde menfi tespit davasının kabulü hâlinde kararın uygulanması için kesinleşmesi gerektiği gibi, dava safahatı sırasında yapılan ödeme nedeniyle menfi tespit davasının istirdat davasına dönüşmüş olması halinde de hükmün icrası için kararın kesinleşmesi gerektiği, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, dava sırasında istirdata dönüşen menfi tespit davasının icrası için kesinleşmesinin gerekmediğine yönelik alacaklının şikayetine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk İİK'nın 16., 32., 72. maddesi, ve sair mevzuat 3....
GEREKÇE: Dava, menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi tarafından, "-Davacının menfi tespit davasının kabulü ile, davacının İstanbul Anadolu 10 icra müdürlüğünün 2018/18411 Esas sayılı icra takip dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespitine, -Davacının istirdat davasının kabulü ile, 20.154,37 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, " karar verilmiştir. Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı, davaya ve takibe konu 25/08/2017 tanzim - 10/10/2017 vade tarihli ve 15.000,00- TL tutarlı bono bedelinin davalıya (anlaşmaları uyarınca 10.000,00 TL olarak) haricen ödenmesi nedeniyle menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı ise iddiaları kabul etmeyerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davanın taraflarına usulüne uygun olarak karar tebliğinin gerçekleştirildiği, süresinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu, davalı vekili tarafından ibraz edilen 30/01/2017 havale tarihli başvuru dilekçesi ile özetle; menfi tespit davası devam ederken haczedilerek icra dosyalarına gelen paranın, halen daha icra dosyasında bulunduğunu, taraflarınca çekilmediği için davacının tekrar bir istirdat davası açmaması gerektiğini, menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilmesi gerektiğini, menfi tespit davasının kararı ile haczedilen paranın bu aşamadan sonra taraflarınca çekilmesinin zaten mümkün olmadığını, davacının işbu istirdat davasını açmadan menfi tespit davasının kararının kesinleşmesi ile birlikte zaten icradaki parayı alacağını, bundan dolayı davacının işbu istirdat davasını açmakta hukuki yararının olmadığını, davacının istirdat davasının kabul edilmesi ile hem davacıya iki defa 76.105,30 TL nin ödeneceğini hem de...
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :Dava fatura kaynaklı menfi tespit ve istirdat talebine ilişkindir.Öncelikle, menfi tespit davası ile ilgili genel bir açıklama yapılmasında ve ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır: Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır. Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir....
Davacı tarafından açılan menfi tespit davasında tespiti istenilen ecrimisil miktarının davalı (k.davacı) tarafından açılan eda davası sırasında hesaplanması mümkün olduğundan ve yukarıdaki ilkelerde dikkate alındığında davacının ecrimisil miktarının tesbitini istemesinde hukuksal yararı bulunmamaktadır. Bu nedenle ecrimisil davasında istenebilecek hususun menfi tespit davasına konu edilmesi mümkün olmadığından, mahkemece; asıl davanın (menfi tespit davasının) reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Diğer bir husus, uzun süredir (yaklaşık 45 yıldır) işgalci konumunda bulunan davacı (k.davalı) nın geçen dönemlere ilişkin ecrimisil belirlenmesinde sürekli olarak TEFE (ÜFE) artışı değerlendirilerek ecrimisil miktarına hükmedilmiştir. Kural olarak ecrimisil, kötüniyetli şagilin ödemekle yükümlü bulunduğu bir tür tazminattır....
Davalı ..., davacı yanca daha önce açılan menfi tespit davası kesinleşmemiş ise derdest halde bulunup bu yönden davanın reddi gerektiği gibi öte yandan davacının 05.07.2011 tarihinde icra dosyasına takibe konu borcu kabul ederek ödeme taahhüdünde bulunduğu ve taahhüde konu 53.750,00 TL'nin tamamının da davacı yanca ödenmediğini bildirerek, davanın reddini savunmuştur. Davalı banka vekili, davacının takibe dayanak sözleşmede kefil olarak yer aldığı takibe itiraz etmeyerek, takibin kesinleştiği gibi takiple ilgili açtığı menfi tespit davasından da feragat ettiğini ve feragat nedeniyle verilen red kararının halen kesinleşmediğini bu nedenle istirdat davası açmakta davacının hukuki yararı da bulunmadığını bildirerek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur....
Buna göre, menfi tespit konulu ilamın, anılan maddeler karşısında kesinleşmeden takibe konulabilmesi olanaklı değildir. Menfi tespit istemi yargılama aşamasında istirdata dönüşse bile, yasa gereği bu tür ilamların icrası için kesinleşme şartı aranmalıdır. Somut olayda, takip dayanağı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 08/11/2021 tarihli 2020/551 esas ve 2021/761 karar sayılı ilamında, davacı vekilinin açtığı menfi (olumsuz) tespit davasında müvekkilinin borçlu olmadığı parayı cebri icra kanalıyla ödediğinden bahisle, mevcut olan menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştürülerek yargılamaya devam olunmasını talep etmiş olup, ilamda; "Davanın kabulü ile davacı takip borçlusunun İst 8. İcra Dairesi 2018/18222 Esas sayılı dosyasından davalı takip alacaklısına borçlu olmadığının tespiti ile İst 8....
Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 233). Bu dava türü her ne kadar İİK’da düzenlenmişse de dava konusu itibariyle icra hukukuna değil maddi hukuka ilişkindir. Zira icra hukukunda kural olarak maddi gerçeklik bakımından alacaklının talebinde gerçekten haklı olup olmadığının tespiti için bir inceleme yapılmaz; aleyhine başlayan takibin kesinleşmesiyle, maddi hukuka aykırı bir durum gerçekleşmiş olabilir. İcra hukukundaki bu şekli kurallar neticesinde maddi hak bakımından zarara uğrayan borçlu, bu zararlarını takip konusu borcu ödedikten sonra istirdat davasını açarak telafi edebilecektir....