Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 233). Bu dava türü her ne kadar İİK’da düzenlenmişse de dava konusu itibariyle icra hukukuna değil maddi hukuka ilişkindir. Zira icra hukukunda kural olarak maddi gerçeklik bakımından alacaklının talebinde gerçekten haklı olup olmadığının tespiti için bir inceleme yapılmaz; aleyhine başlayan takibin kesinleşmesiyle, maddi hukuka aykırı bir durum gerçekleşmiş olabilir. İcra hukukundaki bu şekli kurallar neticesinde maddi hak bakımından zarara uğrayan borçlu, bu zararlarını takip konusu borcu ödedikten sonra istirdat davasını açarak telafi edebilecektir....
Menfi tespit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. 2004 sayılı Kanun'un 89 uncu maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca üçüncü şahıslar tarafından açılan menfi tespit davaları ise üçüncü şahsın yerleşim yeri mahkemelerinde de açılabilir. 6100 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesinde genel yetkili mahkemenin, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğu belirtilerek genel yetkili mahkemelerin yetkisi düzenlenmiş olup menfi tespit ve istirdat davalarında yetki kesin değildir. Bu davalarda kesin yetki kuralı bulunmadığından 6100 sayılı Kanun'un 19 uncu maddesinde belirlenen süre ve yöntemle yetkisizlik itirazında bulunulmaz ise davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelir ve mahkemece kendiliğinden yetkisizlik kararı verilemez. 2....
Davacı menfi tespit davası sonucu alacağı ilamla borçlu olmadığını ya da borçlu ise borçlu olduğu miktarı kesin olarak tespit ettirip davalının takip ve dava tehdidini kesin olarak ortadan kaldıracaktır. Bu durumda mahkemece davacının menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunduğu kabul edilerek işin esası incelenip sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir....
Şti.’nin ödediği, her aşamada davacıya ödeme nedeni ile rücu edilmesi riski bulunduğu davacının menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunduğundan menfi tespit davası ile ilgili talebin değerlendirilebilmesi için bu talebin ana davadan ayrılıp yeni bir esasa kaydedilmek suretiyle yargılamaya devam edilmesine, 2- İstirdat talebine ilişkin davanın dava şartı yokluğundan dolayı reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 27.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
den ciro yoluyla devraldığı, bu nedenle iyiniyetli yetkili hamil olduğu, çekin bedelsizliği iddiasıyla açılan ve kabul edilip kesinleşen menfi tespit davasında davalının taraf olmadığı, dolayısıyla menfi tespit hükmünün ancak bankanın bilerek borçlunun zararına hareket ettiğinin ispatlanması koşuluyla davalıya karşı ileri sürülebileceği, davalı bankanın sırf davacıyı zarara uğratmak amacıyla hareket ettiğinin ispatlanamadığı, davacının zamanaşımına dayalı iddiasının icra mahkemesince reddedilerek Yargıtay denetiminden de geçmek suretiyle bu konunun kesin olarak hükme bağlandığı, bu aşamadan sonra zamanaşımına dayalı istirdat isteminin kabul edilemeyeceği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....
den ciro yoluyla devraldığı, bu nedenle iyiniyetli yetkili hamil olduğu, çekin bedelsizliği iddiasıyla açılan ve kabul edilip kesinleşen menfi tespit davasında davalının taraf olmadığı, dolayısıyla menfi tespit hükmünün ancak bankanın bilerek borçlunun zararına hareket ettiğinin ispatlanması koşuluyla davalıya karşı ileri sürülebileceği, davalı bankanın sırf davacıyı zarara uğratmak amacıyla hareket ettiğinin ispatlanamadığı, davacının zamanaşımına dayalı iddiasının icra mahkemesince reddedilerek Yargıtay denetiminden de geçmek suretiyle bu konunun kesin olarak hükme bağlandığı, bu aşamadan sonra zamanaşımına dayalı istirdat isteminin kabul edilemeyeceği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....
Taraflar arasındaki menfi tespit-istirdat davalarının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı menfi tespit davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, istirdat davasının reddine ilişkin verilen hükmün davacı temsilcisi tarafından süresi içerisinde temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı temsilcisi, davalı bankadan kullanılan 86.400 TL kredinin karşılığında icra tehdidi altında yapılan ödeme planları, doğrultusunda toplam olarak 163.500 TL ödeme yaptıklarını ileri sürerek, kredi nedeniyle borçlu olmadıklarının tespitini, ödemelerin durdurulmasını, fazla ödenen miktarların iadesini talep ve dava etmiş, davasını fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 1.000 TL için haçlandırmış, duruşmada sorulması üzerine davacı temsilcisi taleplerinin ......
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Menfi tespit ve istirdat Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı menfi tespit ve istirdat davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir. Mahkemece, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK'nın 4/1-a maddesine göre “Kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda” Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir....
Mahkemece kural olarak borçlunun yani davacının açmış olduğu menfi tespit davasında herhangi bir sebeple dava konusu borç alacaklıya yani davalıya ödenmiş olması halinde açılan menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edileceği, hatta bu konuda davacı borçlunun talebine dahi gerek olmadığı, ancak bu durumun genel hukuk ilkeleri gereğince davanın tarafları arasında mümkün olabileceği, yani davacı borçlunun dava konusu borcu alacaklı davalıya herhangi bir nedenle ödemiş olması halinde davanın tarafı olan davalıya karşı davasını istirdat davası olarak devam edebileceği, oysaki davacı vekilinin davanın taraf olmayan bir üçüncü kişiye karşı davayı istirdat davası olarak devam ettirmek yönünde talepte bulunduğu, davanın tarafı olmayan ve hakkında usulüne uygun açılmış bir dava da bulunmayan bir üçüncü kişiye karşı böyle bir talep ile davaya dahil edilmesi ve ona karşı davanın devam edilmesinin genel hukuk ilkeleri çerçevesinde mümkün olmadığı, bu nedenle davacı vekilinin bu yöndeki...
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) KARAR TARİHİ : 21/09/2021 KARAR YAZIM TARİHİ : 21/09/2021 ....sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde; müvekkilin davalıya borçlu olmadığının sabit olduğu, ancak yargılama devam ederken cebri icra baskısı altında 20.000,00 TL ödemede bulunulduğunu, huzurdaki davada tümden menfi tespit kararı verilmiş ise de, 20.000,00 TL ödemeye ilişkin istirdat taleplerinin bulunduğu, borç ödendiğinde mahkemenin menfi tespit davasına resen istirdat davası olarak devam etmesi gerektiği belirtilerek davacının istinaf talebinin reddine, müvekkilce ödemesi yapılan 20.000,00 TL'lik kısmın istirdadına, geriye kalan kısım için menfi tespit talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir....