WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır. Diğer bir deyişle kendisine karşı icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz edilmemiş veya itiraz edilmiş olmakla birlikte yerinde görülmemiş olması sebebiyle icra takibi kesinleşse dahi maddi hukuk bakımından borçlu olmadığını ileri sürebilir. Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 233)....

    İcra İflas Kanunu 72. maddesi uyarınca menfi tespit davası sonucu davacı borçlu yararına tazminata hükmedilebilmesi için alacaklının borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibinde haksız ve kötü niyetli olması gerekir. Somut olayda davalı alacaklının icra takibinde kötü niyetli olduğu iddia ve ispat edilemediğinden davacının tazminat isteminin reddi yerine %40 oranında ve icra inkâr tazminatı adı altında tazminatla sorumlu tutulması doğru olmamış, kararın bu yönden bozulması gerekmiş ise de bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden 6100 Sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 Sayılı HUMK'nın 438/VII. maddesi uyarınca düzeltilerek onanması uygun görülmüştür....

      DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :Dava cari hesaptan kaynaklı menfi tespit ve istirdat talebine ilişkindir.Öncelikle, menfi tespit davası ile ilgili genel bir açıklama yapılmasında ve ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır: Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır. Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir....

        Bu durumda, takibin dayanağı olan ilamda, menfi tespit davasına konu olan çekten kaynaklanan alacak ile doğrudan istirdat davasına konu edilen çeklerden kaynaklanan alacaklar birbirinden farklı olup, anılan çeklerle ilgili olarak açılan istirdat davası sonucu verilen karar diğerinden bağımsız olarak kesinleşmeden takibe konulabilir. Bir başka deyişle, takibe konulan alacağın, menfi tesbi davasından istirdat davasına dönüşen dava sonucu hükmolunan bir alacak olmadığı anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece, şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nin 366. ve HUMK’nin 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27/02/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi. ..........

          Dava dilekçesinde dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulduğuna ilişkin herhangi bir beyan bulunmadığı gibi dava dilekçesine arabuluculuk anlaşamama tutanağının eklenmediği, sadece boş bir form sunulduğu görülmekle davacı vekiline 14.12.2021 tarihli celse 10 numaralı ara kararı ile arabuluculuk son tutanak aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini ibraz etmesi için 1 haftalık kesin süre verildiği, davacının süresi içerisinde arabuluculuk son tutanağının sunulmadığı, Somut davada davacı haksız takip nedeniyle ödemek zorunda kaldığı 2.022,00 TL'nin istirdatı ile kötüniyet tazminatı ile 7.000,00 TL maddi ve 20.000,00 TL manevi tazminat talep etmiş olup,maddi ve manevi tazminat talepleri arabuluculuk kapsamında olduğu gibi, istirdat talebinin soyut olarak zorunlu arabuluculuğa tabi olmadığı düşünülse de davacının ayrıca bir menfi tespit talebinin olmadığı, doğrudan bir miktar paranın istirdadına dair hüküm kurulması istediği dolayısıyla bu isteminde arabuluculuğa tabi olduğu...

            Davalı vekili, borçtan kurtulanın dava dışı....olduğunu, bu nedenle husumetin takip borçlusuna yöneltilmesi gerektiğini, İİK.nun 72.maddesi uyarınca menfi tespit, istirdat davası açma hakkının sadece borçluya ait olduğu, açılacak davanın davacısının borçlunun olması gerektiğini, üçüncü kişi olamayacağını, davacı ile takip borçlusu arasında organik bağ bulunduğunu, yapılan devir işleminin muvaazalı olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davacı tarafından yapılan ödemenin takip borçlusunun borcunu ifa niteliğinde olduğu, menfi tespit ve istirdat davasında davacı sıfatının takip borçlusuna ait bulunduğu, borcu ödemiş olan 3.kişinin takip alacaklısına karşı menfi tespit ve istirdat davası açamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

              Maddesi ile 6102 sayılı TTK’nın 5/A maddesinin birinci fıkrasında yer alan “paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında” ibaresi “para olan alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında,” şeklinde değiştirilmiştir. Ancak, yapılan değişiklik, 7445 sayılı Kanun’un 43/1-a maddesi uyarınca 1 Eylül 2023 tarihinde yürürlüğe girecektir. Bu nedenle, ...tarihine kadar ticaret mahkemeleri nezdinde açılacak itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında zorunlu arabuluculuğa başvurulmasına gerek bulunmayacaktır. Tüm bu açıklamalardan sonra somut olayda; davanın kambiyo senedinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkin olduğu, UYAP kayıtlarına göre davanın ......

                Mahkemece, yapılan yargılama sonunda, davanın kabulüne ve tazminat isteminin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerinin temyizi üzerine, Dairemizin 30.3.2007 günlü ilamıyla protokol tarihi itibariyle belirlenen alacak ve yapılan ödemeler çerçevesinde değerlendirme yapılarak bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle hükmün bozulmasına karar verilmiş, bozma sonrası yapılan yargılamada davacının yaptığı ödemelerin dava konusu senetlere ilişkin olduğu, takibe konu borç miktarının ödendiği ve davanın istirdat davasına dönüştüğü gerekçeleriyle menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştürülmüş halinin kabulüne, davacının ... İcra Müdürlüğünün 1997/820 Esas sayılı dosyasına yaptığı ana para ve fer'ileri ile birlikte ödediği paranın davalı alacaklıdan alınarak davacı borçluya ödenmesine ve davalının % 40 oranında icra inkar tazminatıyla sorumluluğuna karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir....

                  Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir. (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 233) Menfi tespit davası icra takibinden önce sonuçlanmaz ve ihtiyati tedbir kararı verilmemiş olması (veya ihtiyati tedbir kararının kaldırılması) nedeniyle, (menfi tespit davası görülmekte iken) borç alacaklıya (davalıya) ödenmiş olursa, menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir (m.72/6); yani menfi tespit davası (kendiliğinden) istirdat davasına dönüşür; bu hâlde mahkeme menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam eder (Baki Kuru, İstinaf Sistemine Göre Yazılmış İcra ve İflâs Hukuku Ders Kitabı, Ankara, 2017, s. 146)....

                    sonra menfi tespit davasının açılamayacağını, borcun ödenmesinden sonra menfi tespit davası açılmasının mümkün olmadığını, bu nedenle davanın istirdat davası olarak kabul edileceğinden dava şartı arabuluculuk hükümlerine tabi olduğundan mahkeme kararının doğru olduğunu belirtilerek davacı tarafın istinaf talebinin reddine karar verilmesini istemiştir....

                      UYAP Entegrasyonu