Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir. 1-Manevi tazminata yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Borçlar kanunu 49 (Türk Borçlar Kanununun 58.) maddesi gereğince, kişilik haklarının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir. Türk Medeni Kanununun 24 ve 25.maddeleri hükmüne göre de; hukuka aykırı olarak kişilik haklarına saldırılan kimse, saldırıda bulunanlara karşı hakimden korunmasını isteyebileceği gibi, maddi ve manevi tazminat da talep edebilir. Buradaki şahsi menfaatten maksat, kişilik haklarına doğrudan doğruya bağlı haklardır. Mala verilen zarar kişilik haklarına tecavüz mahiyetinde olmayıp, manevi tazminat verilmesini gerektirmez....
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Bursa 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/1094 esas sayılı kararı dayanak yapılarak müvekkili aleyhine Bursa 3.İcra Müdürlüğünün 2020/4223 esas sayılı dosyası ile ilamlı icra takibi başlatıldığını, dayanak ilamın konusunun menfi tespit olduğunu, yargılamasının devam ettiğini, istinaf aşamasında bulunduğunu, davalı tarafın ilam kesinleşmeden takip başlattığını, menfi tespit-istirdat davalarına ilişkin kararlar kesinleşmeden icraya konulamayacağını belirterek takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Bursa 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/1094 esas sayılı dosyasının doğrudan ve sadece istirdat davası olduğunu, bu nedenle istirdat davası olan dosyalarda kararın kesinleşmesinin gerekmediğini beyan ederek davanın reddine ve davacı aleyhine tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
Davalı tarafça, davanın zorunlu arabuluculuğa tabi olduğu, bu şartın davacı tarafça yerine getirilmediği ileri sürülmüş ise de, dava tarihi itibarı ile menfi tespit ve çek istirdatı davaları arabuluculuğa tabi olmadığından bu savunmaya itibar edilmemiştir. Davalı tarafça, davada çekteki tüm cirantalara husumet yöneltilmesi gerektiği ileri sürülmüş ise de, böyle bir yasal zorunluluk olmadığından bu savunmaya da itibar edilmemiştir. Dava, dava konusu çekteki davacıya ait ciranta imzasının davacıya ait olmadığından bahisle dava konusu çek nedeniyle menfi tespit ve istirdat istemine ilişkin olup, menfi tespit davalarında ispat külfeti davalı alacaklıdadır. Davalı taraf, alacağının varlığını ve alacağın dayanağı çekin yetkili hamili olduğunu ispatlamak zorundadır. İstirdat isteminde ise ispat külfeti davalı borçluda olup çekin davalı alacaklı tarafından kötü niyetle iktisap edildiğini veya iktisapta ağır kusurlu bulunduğunu ispat etmesi gereklidir....
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın menfi tespit istemi yönünden reddine, istirdat istemi yönünden kısmen kabulüne, kötüniyet tazminatı isteğinin reddine dair verilen karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 14.01.2021 tarih ve 2019/5006 Esas, 2021/154 Karar sayılı ilamında “ Eldeki davada, mahkemece, taraflar icra inkar tazminatı ve kötü niyet tazminatı taleplerinde bulunmadıklarından bu hususta hüküm oluşturulmamış ve davanın menfi tespit istemi yönünden reddine, istirdat istemi yönünden kısmen kabulüne şeklinde gerekçe yazıldığı halde, hüküm kısmında “1-Davanın menfi tespit istemi yönünden reddine, 2-Davanın istirdat istemi yönünden kısmen kabulü ile, a)Davacı tarafça fazladan ödenen 424,46 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, b)Fazlaya ilişkin 821,46 TL'lik istemin reddine, 3-Davacının kötü niyet tazminatı isteminin reddine,” şeklinde hüküm kurulmuştur....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit, istirdat, tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin görevsizliğine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere göre yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 13.11.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Uyuşmazlık daha önce taraflar arasında görülen tazminat davasından dolayı menfi tespit ve istirdat talebine ilişkin olduğu ve o davada verilen kararın temyiz incelemesi sonucu 17. Hukuk Dairesi’nin 19.02.2009 tarih ve 2008/4672 Esas 2009/794 Karar sayılı onama kararı bulunduğu ve kararın Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla anlaşıldığından dosyanın temyizen incelenmesi 17. Hukuk Dairesi'nin görev alanı içerisine girmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle dosyanın 17. Hukuk Dairesi'ne GÖNDERİLMESİNE 17.01.2012 gününde oybirliği ile karar verildi....
"İçtihat Metni" Dava, sayacın eksik kayıt yaptığından bahisle tahakkuk ettirilen miktarda borcunun bulunmadığından bahisle menfi tespit istirdat ve tazminat istemine ilişkindir. Taraflar tacir olup, aralarında abonelik sözleşmesi bulunmaktadır. Hal böyle olunca davanın niteliği, tarafların sıfatı, temyize konu hükmün kapsam ve gerekçesi dikkate alındığında 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 14. maddesi ve Başkanlar Kurulu kararlarına göre yerel mahkemece verilen hükmün temyiz incelemesini yapma görevi Yargıtay (19).Hukuk Dairesine ait olduğundan, dosyanın görev yönünden (19).Hukuk Dairesi Başkanlığı’na SUNULMASINA, 21.12.2009 gününde oybirliği ile karar verildi....
olaylarda davacıların kişilik haklarının zarara uğramadığı anlaşıldığından manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir....
Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüşmesi ve davaya istirdat davası olarak devam edilmesi İİK'nın 72/VI. maddesinde düzenlenmiş olup, bu madde hükmüne göre borçlu, açtığı menfi tespit davasında ihtiyati tedbir kararı almamış veya verilen ihtiyati tedbir kararının herhangi bir sebeple kaldırılmış olması nedeniyle dava konusu borcu ödemek zorunda kalmış olursa menfi tespit davası yasa gereği kendiliğinden istirdat davasına dönüşür ve davaya istirdat davası olarak devam edilir. Buna göre menfi tespit davasının devamı sırasında borcun herhangi bir nedenle ödendiği iddiası üzerine mahkemece bu iddia araştırılıp ödemenin kanıtlanması halinde, talep olmasa dahi dava kendiliğinden istirdat davasına dönüşeceğinden açılan menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilmelidir. (Emsal Y. 15. H.D.'nin 30.11.2017 T. 2016/4453 E. 2017/4217 K. sayılı ilamı) Dosya tüm deliller ile birlikte değerlendirildiğinde; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi, .......
Mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Kanun koyucu ----tabi ticari davaları belirlerken konusunun alacak ve tazminat olan davalar olması gerektiğini özellikle vurgulamıştır. Bu nedenle menfi tespit davası niteliği gereği bir olumsuz durumun tespiti istemine ilişkindir. Bir miktar paranın ödenmesi veya tazminat talebi yoktur. Bu dava davalı açısından bir alacağın tahsili davasıdır demek de doğru bir yaklaşım değildir. Nasıl ki alacak davasına davalı açısından bu bir menfi tespit talebidir diyemiyorsak; menfi tespit davasında da davalı açısından bu bir alacak davasıdır nitelendirmesi yapamayız. Bir hukuki durumun savunulması ile dava edilmesi birbirinden farklı kavramlardır.Bu nedenle menfi tespit davaları --- tabi davalar değildir. Farklı yargı kararlarının oluşması üzerene de Yargıtay --. Hukuk Dairesi'nin ------ Karar sayılı kararında menfi tespit davaları özelinde --tabi olmadığı yönde karar verildiği bilinmektedir....