Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı tarafça, davanın zorunlu arabuluculuğa tabi olduğu, bu şartın davacı tarafça yerine getirilmediği ileri sürülmüş ise de, dava tarihi itibarı ile menfi tespit ve çek istirdatı davaları arabuluculuğa tabi olmadığından bu savunmaya itibar edilmemiştir. Davalı tarafça, davada çekteki tüm cirantalara husumet yöneltilmesi gerektiği ileri sürülmüş ise de, böyle bir yasal zorunluluk olmadığından bu savunmaya da itibar edilmemiştir. Dava, dava konusu çekteki davacıya ait ciranta imzasının davacıya ait olmadığından bahisle dava konusu çek nedeniyle menfi tespit ve istirdat istemine ilişkin olup, menfi tespit davalarında ispat külfeti davalı alacaklıdadır. Davalı taraf, alacağının varlığını ve alacağın dayanağı çekin yetkili hamili olduğunu ispatlamak zorundadır. İstirdat isteminde ise ispat külfeti davalı borçluda olup çekin davalı alacaklı tarafından kötü niyetle iktisap edildiğini veya iktisapta ağır kusurlu bulunduğunu ispat etmesi gereklidir....

    İcra İflas Kanunu 72. maddesi uyarınca menfi tespit davası sonucu davacı borçlu yararına tazminata hükmedilebilmesi için alacaklının borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibinde haksız ve kötü niyetli olması gerekir. Somut olayda davalı alacaklının icra takibinde kötü niyetli olduğu iddia ve ispat edilemediğinden davacının tazminat isteminin reddi yerine %40 oranında ve icra inkâr tazminatı adı altında tazminatla sorumlu tutulması doğru olmamış, kararın bu yönden bozulması gerekmiş ise de bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden 6100 Sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 Sayılı HUMK'nın 438/VII. maddesi uyarınca düzeltilerek onanması uygun görülmüştür....

      Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır. Diğer bir deyişle kendisine karşı icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz edilmemiş veya itiraz edilmiş olmakla birlikte yerinde görülmemiş olması sebebiyle icra takibi kesinleşse dahi maddi hukuk bakımından borçlu olmadığını ileri sürebilir. Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 233)....

        Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir. (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 233) Menfi tespit davası icra takibinden önce sonuçlanmaz ve ihtiyati tedbir kararı verilmemiş olması (veya ihtiyati tedbir kararının kaldırılması) nedeniyle, (menfi tespit davası görülmekte iken) borç alacaklıya (davalıya) ödenmiş olursa, menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir (m.72/6); yani menfi tespit davası (kendiliğinden) istirdat davasına dönüşür; bu hâlde mahkeme menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam eder (Baki Kuru, İstinaf Sistemine Göre Yazılmış İcra ve İflâs Hukuku Ders Kitabı, Ankara, 2017, s. 146)....

          Mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Kanun koyucu ----tabi ticari davaları belirlerken konusunun alacak ve tazminat olan davalar olması gerektiğini özellikle vurgulamıştır. Bu nedenle menfi tespit davası niteliği gereği bir olumsuz durumun tespiti istemine ilişkindir. Bir miktar paranın ödenmesi veya tazminat talebi yoktur. Bu dava davalı açısından bir alacağın tahsili davasıdır demek de doğru bir yaklaşım değildir. Nasıl ki alacak davasına davalı açısından bu bir menfi tespit talebidir diyemiyorsak; menfi tespit davasında da davalı açısından bu bir alacak davasıdır nitelendirmesi yapamayız. Bir hukuki durumun savunulması ile dava edilmesi birbirinden farklı kavramlardır.Bu nedenle menfi tespit davaları --- tabi davalar değildir. Farklı yargı kararlarının oluşması üzerene de Yargıtay --. Hukuk Dairesi'nin ------ Karar sayılı kararında menfi tespit davaları özelinde --tabi olmadığı yönde karar verildiği bilinmektedir....

            Asliye Hukuk Mahkemesinde açtıkları menfi tespit davasında her iki senetten dolayı 1.500.000.000 TL borçlu olmadıklarına karar verilerek kesinleştiğini, davalının haksız tahsil ettiği paranın faiz ve fer'ileriyle birlikte tahsili için başlattıkları icra takibinin itiraz sonucu durduğunu belirterek, itirazın iptaliyle takibin devamına, % 40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, alacağın icra marifetiyle 24.08.1999 tarihinde tahsil edilmesine rağmen menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştürülmediğini, istirdat davası için yasada öngörülen 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçirildiğini belirterek davanın reddini istemiştir....

              Mahkemece, yapılan yargılama sonunda, davanın kabulüne ve tazminat isteminin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerinin temyizi üzerine, Dairemizin 30.3.2007 günlü ilamıyla protokol tarihi itibariyle belirlenen alacak ve yapılan ödemeler çerçevesinde değerlendirme yapılarak bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle hükmün bozulmasına karar verilmiş, bozma sonrası yapılan yargılamada davacının yaptığı ödemelerin dava konusu senetlere ilişkin olduğu, takibe konu borç miktarının ödendiği ve davanın istirdat davasına dönüştüğü gerekçeleriyle menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştürülmüş halinin kabulüne, davacının ... İcra Müdürlüğünün 1997/820 Esas sayılı dosyasına yaptığı ana para ve fer'ileri ile birlikte ödediği paranın davalı alacaklıdan alınarak davacı borçluya ödenmesine ve davalının % 40 oranında icra inkar tazminatıyla sorumluluğuna karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir....

                Maddesi ile 6102 sayılı TTK’nın 5/A maddesinin birinci fıkrasında yer alan “paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında” ibaresi “para olan alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında,” şeklinde değiştirilmiştir. Ancak, yapılan değişiklik, 7445 sayılı Kanun’un 43/1-a maddesi uyarınca 1 Eylül 2023 tarihinde yürürlüğe girecektir. Bu nedenle, ...tarihine kadar ticaret mahkemeleri nezdinde açılacak itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında zorunlu arabuluculuğa başvurulmasına gerek bulunmayacaktır. Tüm bu açıklamalardan sonra somut olayda; davanın kambiyo senedinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkin olduğu, UYAP kayıtlarına göre davanın ......

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : İstirdat-Menfi tespit Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı istirdat ve menfi tespit davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Davacılardan ... tarafından Av. ...'a verilen vekaletnamede davadan feragat yetkisi olmadığı anlaşıldığından, davadan feragat yetkisini içeren vekaletnamenin ilgilisinden temin edilerek evraka eklenmesi ve bundan sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere gönderilmesi için dosyanın mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE,13.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                    sonra menfi tespit davasının açılamayacağını, borcun ödenmesinden sonra menfi tespit davası açılmasının mümkün olmadığını, bu nedenle davanın istirdat davası olarak kabul edileceğinden dava şartı arabuluculuk hükümlerine tabi olduğundan mahkeme kararının doğru olduğunu belirtilerek davacı tarafın istinaf talebinin reddine karar verilmesini istemiştir....

                      UYAP Entegrasyonu