Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olayda, davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Davalının müvekkili hakkında Hayrabolu İcra Müdürlüğü'nün 2018/424 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, müvekkilinin takibe konu " borçlunun kusuru sonucu ödenen kira bedeli alacağı " borcunun muhatabı olmasının mümkün olmadığını, davalı yanın ödediğini iddia ettiği kira parası ile müvekkilinin alakası bulunmadığını, davalının ödediğini iddia ettiği kira bedelinden sorumluluğunu doğuracak herhangi bir sözleşmenin ve ilişkinin doğrudan veya dolaylı olarak tarafı olmadığını bu nedenle ödeme emrinin neye istinaden düzenlenip gönderildiğinin taraflarınca anlaşılamadığını,ayrıca davalının takip dayanağı belgesini ödeme emrinin ekinde göndermediğini, konu ile ilgili ödeme emrinin iptali için başvuru haklarının saklı olduğunu, davalarının kabulü ile müvekkilinin söz konusu icra takibi dolayısıyla borçlu olmadığının tespitini, teminat karşılığında icra dosyasına yatırılacak paranın davalıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı...

İcra Tetkik Merciinde "ödeme emrinin iptali" talebiyle şikayet yoluyla açacağı davadan önce "senet aslının kasada bulunup bulunmadığı" konusunda bilgi almak amacıyla vekaletname ibraz ettiğinin anlaşılmasına, dolayısıyla söz konusu icra dosyası için vekalet ücreti talebinde bulunamayacağının kabulü gerektiğine göre yerinde olmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı 2.897.00 TL kalan harcın temyiz edenden alınmasına, 26.3.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Yargılanmanın yenilenmesi KARAR Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 506 sayılı Yasa kapsamında gönderilen ödeme emrinin iptali ve menfi tespit istemiyle açılan ve Yargıtay 10. Hukuk Dairesi'nin 2011/10213 Esas ve 2011/19224 Karar sayılı ilamıyla temyiz incelemesi yapılan ... . Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi'nin 2009/302 Esas ve 2010/396 Karar sayılı dosyasında verilen karara karşı yargılamanın yenilenmesi isteğine ilişkin bulunduğuna göre, Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun 10.01.2013 tarih 1 sayılı Kararı ile hazırlanıp, Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 21.01.2013 tarih 1 sayılı Kararı ile kabul edilen ve 26.01.2013 tarih 28540 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Hukuk Daireleri'ne ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (10.)...

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Yargılanmanın yenilenmesi KARAR Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 506 sayılı Yasa kapsamında gönderilen ödeme emrinin iptali ve menfi tespit istemiyle açılan ve Yargıtay 10. Hukuk Dairesi'nin 2011/10211 Esas ve 2011/19222 Karar sayılı ilamıyla temyiz incelemesi yapılan ... . Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi'nin 2009/299 Esas ve 2010/399 Karar sayılı dosyasında verilen karara karşı yargılamanın yenilenmesi isteğine ilişkin bulunduğuna göre, Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun 10.01.2013 tarih 1 sayılı Kararı ile hazırlanıp, Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 21.01.2013 tarih 1 sayılı Kararı ile kabul edilen ve 26.01.2013 tarih 28540 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Hukuk Daireleri'ne ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (10.)...

        Ödeme emrinin iptali istemine ilişkin olarak anılan maddeye dayalı açılacak dava “menfi tespit” niteliğinde olup, “böyle bir borcu olmadığı” veya “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” iddiaları dışında başka bir itiraz nedeni ileri sürülemeyecektir. 6183 sayılı Kanun’un 58. maddesinin 5. fıkrasında ise, itirazında tamamen veya kısmen haksız çıkan borçludan, hakkındaki itirazın reddolunduğu miktardaki amme alacağının %10 zamlı olarak tahsil edileceği düzenlenmiştir. Davacının, ödeme emrine konu borç döneminde, borçlu şirkette üst düzey yönetici olması nedeniyle davanın reddedilmesi karşısında, davalının kamu alacağının % 10’u oranında haksız çıkma tazminatı talebi yerindedir. Hal böyle olunca da , mahkemece davanın reddi sebebiyle kamu alacağının % 10 zamlı olarak tahsil edilmesine karar verilmek gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir....

          Ödeme emrinin iptali istemine ilişkin olarak anılan maddeye dayalı olarak açılacak dava “menfi tespit” niteliğinde olup,”böyle bir borcu olmadığı” veya “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” iddiaları dışında başka bir itiraz nedeni ileri sürülemeyecektir. Kamu alacağına ilişkin olarak anılan madde kapsamında öngörülen menfi tespit davası dışında, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılmasına anılan kanun hükümleri cevaz vermemektedir. Zira, tahsil edilmesi istenen alacak, kamu alacağı niteliğinde imtiyazlı olup sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsili sağlanmak istenmektedir. 6183 sayılı Kanunda, İcra ve İflas Kanununun 72. maddesine koşut bir hükme yer verilmemiş bulunması karşısında, Yasada öngörülen 7 günlük itiraz süresini geçiren kamu alacağı borçlusu, aynı konuda yeni bir menfi tespit, istirdat davası açamayacaktır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.04.2006 gün ve 2006/21-198 Esas, 249 Karar sayılı Kararı)....

            Hukuk Dairesinin görev alanına 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunu (Sosyal Güvenlik Kurumunun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsiline ilişkin olarak) uyarınca yapılan takiplerden kaynaklanan tüm davaların (ödeme emrine itiraz, menfi tespit, haczin kaldırılması, haczedilemezlik) girdiği düzenlenmiştir. Somut olayda uyuşmazlık konusu, davalı idarenin 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanuna göre yaptığı takip sebebiyle ödeme emrinin iptali ile kurum işleminin iptaline ilişkin olduğundan temyiz incelemesi Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin görev alanı içerisine girmektedir. Dosya, Yargıtay 10. Hukuk Dairesince Dairemize gönderildiğinden inceleme merciinin belirlenmesi açısından dosyanın Başkanlar Kuruluna sunulmak üzere Yargıtay Birinci Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 18/07/2012 gününde oybirliği ile karar verildi....

              Alacaklının itirazın iptali ilamını ibraz etmek suretiyle ilamsız takip dosyası üzerinden icra emri göndererek veya muhtıra tebliğ ettirerek ilamdan kaynaklanan tüm alacaklarına kavuşması mümkündür. İİK’nun 72/4 ve 5. maddelerine göre ise, menfi tespit davalarının kabul veya ret ayrımı yapılmaksızın, ilamın fer'isi olan alacakların, hüküm kesinleşmeden takibe konu edilemeyeceğinin kabulü gerekir. Somut olayda, menfi tespit davası ile birleşen itirazın iptali davasının birbirlerinden ayrı bağımsız iki dava olduğu, itirazın iptali davasının takibe konu edilebilmesi için kesinleşmesinin gerekmediği, alacaklının itirazın iptali ilamını ibraz etmesi üzerine, icra emri düzenlenmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön olmadığı, menfi tespit davasından kaynaklanan alacakların talep edilmediği, davacı vekilinin bu konudaki şikayeti ile ilgili İzmir 8....

              Davanın yasal dayanağını oluşturan 6183 sayılı Kanun'un 58. maddesinde ödeme emrine karşı dava açma süresi 7 gün ile sınırlandırılmıştır. İtiraz davası için öngörülen 7 günlük sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.4.2001 gün ve 2002/21-201-297 ve 24.3.2004 gün ve 2004/10164-170 sayılı Kararları). Ödeme emrinin iptaline yönelik dava “menfi tespit” niteliğinde olup, maddede belirtilen; “böyle bir borcu olmadığı”, “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” yönündeki iddialar dışında yeni ve ayrı bir itiraz nedeni ileri sürülemeyecektir. İcra ve İflas Kanununun 72. maddesine koşut bir düzenlemeye 6183 sayılı Kanunda yer verilmemiş olması karşısında, 7 günlük hak düşürücü süreyi geçiren borçlunun, aynı konuda yeni bir menfi tespit veya alacak davası açma olanağı bulunmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.10.2007 gün ve 2007/21-623- 717 ve 26.04.2006 gün ve 2006/21-198-249 sayılı Kararları)....

                Diğer taraftan, 6183 sayılı Kanunun “Ödeme emri” başlıklı 55. maddesinin ilk fıkrasında; kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; “Ödeme emrine itiraz” başlığını taşıyan 58. maddesinin birinci fıkrasında; kendisine ödeme emri tebliğ olunan kişinin, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itirazda bulunabileceği belirtilmiş olup, “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır....

                  UYAP Entegrasyonu