Mahkemece; alınan bilirkişi raporu gereğince maddi ve manevi tazminat istemlerinin kabulüne karar verilmiştir. Dava dosyasının incelenmesinde; davacıların bilirkişi raporunda hesap edilen miktara göre maddi tazminat talebini 29/05/2015 tarihinde ıslah ettikleri ve davalı tarafından ıslaha karşı süresinde zamanaşımı defi'nde bulunulduğu anlaşılmaktadır. Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı BK.’nun 60. maddesi gereği, haksız fiil nedeniyle tazminat talebiyle açılacak davada zamanaşımı, zarara ve failine ıttıla tarihinden itibaren 1 yıl ve her halde fiilin vukuundan itibaren 10 yıllık süreye tabidir. Eylemin aynı zamanda suç oluşturması durumunda uzamış (ceza) zamanaşımı uygulanacaktır. Davaya esas eylem suç niteliğinde değildir. Davacının açtığı menfi tespit davası kabulle sonuçlanmış ve karar Yargıtayca onanarak 27/04/2012 tarihinde kesinleşmiştir....
Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde kırkından aşağı olamaz.” hükmünü içermektedir. Madde metninden de açıkça anlaşıldığı üzere menfi tespit davası açmak zorunda bırakılan borçlunun tazminat talep edebilmesi için gerekli koşullar; bu yönde bir talep olması, borçluya karşı icra takibi yapılmış bulunması ile takibin haksız ve kötüniyetli olmasıdır. ( Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku, 2006, s. 334,335) Başka bir ifadeyle; İİK.nun 72/5'nci maddesi hükmüne göre, menfi tespit davasının davacı (borçlu) lehine sonuçlanması üzerine, alacak likit olsun veya olmasın, böyle bir alacağa dayalı takibin, haksız ve kötüniyetli olması halinde, istem varsa, davacı(borçlu) lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gereklidir....
Menfi tesbit davalarının arabuluculağa tabi olup olmadığı konusunda uygulamada farklı hükümler verilmesi nedeniyle uyuşmazlığın giderilmesi için yapılan başvuru neticesi Yargıtay 19 H.D. 'nin 2020/85 esas, 2020/454 karar sayılı ve 04.06.2020 tarihli ilamı ile; "H.M.K’nun 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir. Başka bir deyişle, menfi tespit davasının niteliği gereği verilen kararlarda, yalnızca davacının borçlu olup olmadığı belirlenmekte, borçlu olmadığı kısma ilişkin olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır....
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Menfi tespit istemli davanın REDDİNE, 2-Şartları oluşmayan kötü niyet tazminat isteminin REDDİNE, 3-Davacının manevi tazminat isteminin KISMEN KABULÜ ile, 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 4-Menfi tespit talebi yönünden, Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 427,60-TL harçtan, davacı tarafça dava açılırken peşin olarak yatırılan 1.670,63-TL harçtan mahsubu ile hazineye gelir kaydına, 5-Manevi tazminat talebi yönünden, Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 683,10-TL harcın davacı tarafça dava açılırken peşin olarak yatırılan (menfi tespit harcın mahsubundan kalan 1.243,03-TL) harçtan mahsubu ile arta kalan 559,93-TL'nin talep halinde davacı tarafa iadesine, 6-Menfi tespit talebi yönünden, Davalı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT göre hesaplanan 17.900,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa ödenmesine, 7-Manevi tazminat talebi...
DAVA : Tazminat DAVA TARİHİ : 27/09/2023 KARAR TARİHİ : 05/03/2024 KARAR YAZIM TARİHİ : 06/03/2024 Mahkememizin .... Esas sayılı dosyasından tefrik edilmekle, dosya ele alındı. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında yürütülen görüşme süreçleri içerisinde davacı lehine doğan işçilik alacakları ve masrafları ile sözleşmenin feshi nedeni ile doğan menfi ve müspet zararlarının tazminini talep ve dava etmiş, menfi müspet zararların tazmini talebi yönünden davasını harçlandırmaması üzerine mahkememizce harç eksikliği ikmal ettirilmiş, yine menfi ve müspet zararların tazmini yönünden davacının dava şartı arabuluculuk sürecini işletmemesi nedeni ile arabuluculuk son tutanağını sunması için davacı tarafa kesin süre verilmiş, kesin süre içerisinde arabuluculuk son tutanağının sunulmaması nedeni ile dava mahkememizin .... Esas sayılı dosyasından tefrik edilmekle eldeki esasa kaydedilmiştir....
DELİLLER VE GEREKÇE : Dava menfi tespit davasıdır. 6100 sayılı HMK 114.maddesinde dava şartları sayılmış, yine HMK 115.maddesinde ise dava şartlarının incelemesinin nasıl gerçekleştirileceği düzenlenmiştir. Buna göre "Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder." 6102 sayılı kanun 5/A.maddesinde 28/3/2023 tarihli ve 7445 sayılı Kanunun 31 inci maddesiyle bu fıkrada yer alan “paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında” ibaresi “para olan alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında,” şeklinde değiştirilmiş olup, menfi tespit davaları da dava açılmadan önce zorunlu arabuluculuk başvurusu yapılması gereken davalardan olmuştur....
Maddesi ile 6102 sayılı TTK’nın 5/A maddesinin birinci fıkrasında yer alan “paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında” ibaresi “para olan alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında,” şeklinde değiştirilmiştir. Ancak, yapılan değişiklik, 7445 sayılı Kanun’un 43/1-a maddesi uyarınca 1 Eylül 2023 tarihinde yürürlüğe girecektir. Bu nedenle, 01.09.2023 tarihine kadar ticaret mahkemeleri nezdinde açılacak itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında zorunlu arabuluculuğa başvurulmasına gerek bulunmayacaktır....
Dava, bonoya dayalı menfi tespit talebine ilişkindir: 6102 sayılı TTK'nun 5. maddesinden sonra gelmek üzere 7155 sayılı yasanın 20. maddesiyle eklenen ve yürürlük tarihi 01/01/2019 olan 5/A maddesine göre, ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Menfi tespit talepli iş bu dava 05/04/2019 tarihinde açılmıştır. Yukarıda anılan yasal düzenleme kapsamında, konusu bir para alacağı ve tazminat olan davalar zorunlu arabuluculuğa tabi tutulmuştur. Her ne kadar iş bu davada, dava konusu bono nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti talep edilmiş ise de; davacının davasına konu ettiği senet konusu miktar, davalı yönünden para alacağı niteliğinde olup, yargılama sonucunda verilecek hükümle birlikte taraflar arasındaki alacak/borç ilişkisi tartışılacaktır....
Daha önceden dairemiz yukarıda yapılan tespit ve açıklamalar gereğince; ticari davalarda, alacaklıya istirdat talebinde bulunması halinde arabulucuya başvurma zorunluluğu kabul edildiğine göre, menfi tespit davasında da öncelikli olarak bir alacağın varlığı tartışıldığı gözönünde bulundurularak, menfi tespit davalarında da arabulucuya başvurma dava şartının yerine getirilmiş olması gerektiği, aksi taktirde hak arama konusunda eşitlik kuralı ihlal edilmiş olacağı gerekçeleriyle, konusu bir miktar para olan alacak ve tazminat taleplerine ilişkin ticari davaların açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak getirildiği gerekçeleriyle, ticari menfi tespit davalarında da HMK 114/2 maddesi gereğince arabuluculuk dava şartının yerine getirilmesi aranmış ise de Yargıtay 11....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 21/08/2013 gününde verilen dilekçe ile alacak ve menfi tespit istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; menfi tespit davasının reddine dair verilen 10/10/2017 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, alacak ve menfi tespit işlemine ilişkindir. Mahkemece, menfi tespit davasının reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....