WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; genel kurul kararının iptali davasının bir aylık hak düşürücü süreden sonra açıldığı, henüz kesin maliyetlerin tesbit edilmediği, kesin maliyetler belirlendiğinde anasözleşmenin 63. maddesi uyarınca denkleştirme yapılacağı gerekçeleriyle genel kurul kararının iptali ve menfi tesbit davasının reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 01.02.2012 tarihinde, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi....

    İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir. “şeklinde düzenlenmiştir. Davacı vekilinin açık talebi ise “takip dosyasının dava sonuna kadar tedbiren durdurulmasına" yönelik olup talep doğrultusunda yapılan incelemede dava tarihinin 19.01.2018 tarihi olduğu, Konya ......

      İİK'nun 72.maddesi: "Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir." şeklinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir....

        Bozma üzerine Adli Tıp Kurumu’ndan alınan raporda tahrifatın yapıldığı tarihin tesbit edilemediği, çeke dayalı olarak ödeme ya da avans işleminin de ispatlanamadığı gerekçesiyle menfi tesbit davasının kabulüne, alacak davasının reddine karar verilmiştir. Dairemizin 16.6.2006 gün ve 2006/3382-6621 E.K. sayılı bozma kararında çekin yazılı delil başlangıcı niteliğinde bulunduğu, borçlunun el yazısını içeren hesap dökümlerinin, başka bir alacak ilişkisine yönelik olduğu savunmasının değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiş; yerel mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulu’nun 26.3.2008 gün ve 2008/19-266 E., 2008/276 K. sayılı kararında imzası inkâr edilmeyen çekin yazılı delil başlangıcı sayılacağı ve temel ilişkinin ispatlanması için diğer delillerin toplanması gerektiği belirtilerek direnme kararı bozulmuştur....

          Menfi tesbit davasının amacı hukuki ilişkinin veya hakkın mevcut olup olmadığının belirlenmesidir. Davacı gerçekte olmayan bir alacağı ödememek için menfi tesbit davası açabilir. İcra takibinin şeklen kesinleşmesi sonuca etkili değildir. Mahkemece işin esası incelenerek sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. 2-Bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ikinci bent gereğince diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 1.350,00 TL duruşma avukatlık parasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, peşin alınan 50,40 TL harcın istek halinde iadesine, 20/01/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            Asliye Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 07/07/2014 NUMARASI : 2014/240-2014/410 Taraflar arasındaki menfi tesbit istemine ilişkin davada Ankara 6. Asliye Ticaret ve Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, menfi tespit istemine ilişkindir. Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesince; davacının tacir olmadığı, davanın ticari nitelik taşımadığı, bu nedenle, davanın genel mahkemelerde çözümlenmesi gerektiğinden bahisle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur. Ankara 8....

              İİK.nun 72/son maddesi uyarınca menfi tespit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Somut olayda davalı ...'e dava dilekçesi Yenişehir/İzmir adresinde tebliğ edildiği gibi, vekaletnamesinde de adres olarak aynı yer gösterilmiştir. İstirdat davasına dönüştürülen menfi tesbit davasında, mahkemece aksine düşüncelerle yetkisizlik kararı verilmesi doğru olmadığı gibi, dava değerine göre yetkili mahkemenin Torbalı Sulh Hukuk Mahkemesi olarak gösterilmesi de kabul şekli itibariyle doğru değildir. Bu durumda, mahkemece işin esası incelenerek oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle yetkisizlik kararı verilmesinde isabet görülmemiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 1.3.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                vekilince temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan öteki temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-İİK.nun 72/5 maddesi uyarınca menfi tespit davasının borçlu lehine sonuçlanması halinde tazminata hükmedilebilmesi için borçluyu menfi tesbit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötüniyetli olduğunun kanıtlanması ve bu yönde talep bulunması gerekmektedir. Somut olayda, davalı ...'in dava konusu senedi lehdarın cirosu ile elde etmesine ve senetteki keşideci imzasının sahte olduğunu .bilebilecek durumda olduğu hususunun kanıtlandığını gösterir delil de bulunmamasına göre, anılan davalının tazminatla sorumlu tutulmaması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....

                  Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Açılan menfi tesbit davasında, dava borçlu lehine hükme bağlanırsa, İ.İ.K.nun 72/5 maddesi gereğince, borçluyu menfi tesbit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötüniyetli olduğunun anlaşılması halinde, talebi üzerine borçlu yararına tazminata hükmedilir. Bu davada, davalı alacaklının kötüniyetli icra takibi yaptığı ispatlanamadığından, davacı yararına kötüniyet tazminatına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Ne varki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK.’nun 438/7. maddesi gereğidir....

                    Mahal mahkemesi tarafından verilen 12.12.2002 günlü hüküm temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay 11.Hukuk Dairesi'nin 23.06.2003 gün ve 2003/1113 esas 2003/6677 sayılı kararı ile menfi tesbit talebine yönelik hüküm bozulmuştur.Davalı vekili 13.05.2001 günlü genel kurul kararı gereği belirlenen ek ödemeleri ödemeyen davacının ortaklığıktan ihraç edildiğini savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, dosyaya toplanan deliller, benimsenen 20.04.2009 günlü bilirkişi raporuna göre davacının 18.487 TL borcu olduğu anlaşılmakla menfi tesbit davasının kısmen kabulüne, ihraç ve tescille ilgili daha önceden verilen karar kesinleştiğinden bu hususta karar vermeye yer olmadığına şeklinde hüküm tesis edilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu