Somut olayda; Taraflar arasında düzenlenen 09.11.2006 tarihli mehir senedinde, toplam 14 kalemde belirtilen altın ve ev eşyalarına ilişkin olarak "yukarıdaki eşyaları .... ya aşağıdaki şahitler huzurunda mihir olarak veriyorum" şeklinde yazıldığı, dava dilekçesinde ise davacının, ziynet eşyalarının elinden kandırılmak suretiyle alındığını iddia ettiği görülmüştür. Bu durumda; taraflar arasındaki uyuşmazlığın, mehir senedinde belirtilen ziynet eşyalarının davacı kadına teslim edildiği ancak davacı kadının rızası dışında elinden alınıp alınmadığı hususunda olduğu anlaşılmıştır. Eldeki dava, mehir senedinden dolayı ziynet eşyalarının teslimi ya da bedellerinin tahsili istemine ilişkin olduğuna göre; konunun ispat hukuku açısından ele alınması gerekir. Dava konusu eşyalar taraflar arasında senede bağlanmış olup davalıyı bağlar....
mehir senedinde olmadığını belirtilerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir....
Bu durumda; davacı-karşı davalının talebi, mehir olarak ödenmiş olan (mehri muaccel) bir alacak değil, bağışlama vaadi şeklinde (mehri müeccel) niteliğinde, mehir senedinden kaynaklanan alacak talebine ilişkindir. Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunmaktadır. Bu sebeple, uyuşmazlık, aile hukukundan kaynaklanan alacak niteliğinde olmayıp, genel hükümlere dayalı ( TBK 286 vd.) alacak istemi niteliğindedir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re'sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır....
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; dava konusu mehir senedi başlıklı sözleşme incelendiğinde; sözleşmenin, dava konusu tarafların evlilik tarihinde düzenlendiği, davalı koca tarafından, mehir senedinde yazılı bulunan dava konusu eşyalar ile altının ileriye yönelik olarak davacı kadına bağışlanacağı sözünün verildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda; davacının talebi, bağışlama vaadi şeklinde (mehri müeccel) niteliğinde, mehir senedinden kaynaklanan alacak talebine ilişkindir. Dava konusu bağışlama vaadi yazılı yapılmakla geçerlidir. Davalı koca, mehir senedinde yazılı bulunan eşyalar ile altını vermeyi taahhüt etmiş olup somut delillerle davacıya teslim ettiğini ispat edememiştir. Senet metninden de davalının bahsi geçen eşya ve altınları teslim ettiği anlaşılamamaktadır. Ne var ki, davalı taraf delil listesinde yemin deliline dayanmış, mahkeme tarafından yemin delili hatırlatılmadan hüküm kurulmuştur....
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait mehir senedinden kaynaklı ziynet eşyasından ve eşya eşyaların aynen iadesine, iadesi mümkün olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 2.000 TL nin işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştirler. Cevap dilekçesi: Davalı vekili tarafların son altı aydır birlikte oturdukları yerin ve davalının ikametgahının Esenler olduğunu belirterek yetki itirazında bulunmuştur. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; görevli ve yetkili mahkemenin Bakırköy Aile Mahkemesi olduğundan bahisle yetkisizlik kararı verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili yasal süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; yetkisizlik kararını istinaf etmiştir....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2023/160 KARAR NO : 2023/324 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : KULU ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 03/11/2022 NUMARASI : 2020/325 ESAS 2022/704 KARAR DAVA KONUSU : Alacak (Mehir senedinden Kaynaklanan) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı Umut evlenirken düzenlenen mehir senedinin davalılarca ifa edilmediğini belirterek şimdilik 153.000,00 TL'nin faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep etmiş, 12/10/2022 tarihli ıslah dilekçesi ile de, sadece aynen iadeye karar verilmesini talep etmek suretiyle harç ikmalini yapmıştır....
Davacı vekilinin mehir senedinden kaynaklanan alacağına ilişkin temyiz itirazlarına gelince, davacı 21.11.2008 tarihli mehri müeccel senedinde belirtilen ziynet eşyalarının kendisine verilmediğini iddia etmiştir. Mehir, kocanın evlenme sözleşmesi anında ya da devamı sırasında bazen de sona ermesi halinde kadına belirli bir mal, para veya ekonomik değeri olan bir şeyi armağan etmesidir. Mehri müeccel ise ileriye (evliliğin boşanma ya da ölümle son bulunması haline kadar) yönelik bir bağışlama vaadidir. Somut olayda davacı tarafından imzalanan 21.11.2008 tarihli senette kararlaştırılan altınların davacıya verilmediği davalının savunması ve tanık beyanları ile sabittir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalılar vekili yasal süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu mehir senedinden kaynaklı olarak kadının alacağının bulunmadığını, arsa alımı sırasında davalı Ahmet'in arsa bedelini ödemesine rağmen davacının kardeşinin arsadaki hisseyi kadının eşi Ahmet üzerine tescil ettirmediğini, bunun üzerine davacı ile müvekkili eşinin arsa için verdiği paranın mehir senedindeki bedelin ödenmesi olarak anlaştıklarını, mehir senedinin aslının sunulmadığını, senedi kabul etmediklerini, imza incelemesi yapılmayan belgenin hükme esas alınamayacağını, taraflar arasında evlilik birliği devam ettiği için eldeki davanın dinlenemeyeceğini, ayrıca senet içeriğinde altınların ayarına dair bir açıklama olmamasına rağmen 22 ayarın esas alınmasının da hatalı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Eldeki davada; davanın bağışlama vaadi (mehri müeccel) niteliğinde mehir senedinden kaynaklanan alacak talebine ilişkin olduğu, 22.06.2009 tarihinde davacı eş ile davalı eş arasında "Nikah Akdi" başlık sözleşme ile Mehr-i Müeccel bedelinin 151 Gr (22 Ayar) altın olarak belirlendiği, sözleşmenin; davacı, davalı, 2 şahit ve nikahı akdeden tarafından imzalandığı, taraflar arasındaki evlilik akdinin sona erdiği ve bu nedenle davacı eşin, davalı eşten mehir alacağına ilişkin talebinde haklı olduğu anlaşılmakla; mahkemece bu neden ve gerekçelerle davanın kabulü şeklinde karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, hukuki değerlendirme ve varılan sonucun yerleşik Yargıtay İçtihatlarına ve Daire'mizin uygulamalarına da uygun olduğu, yapılan tahkikatın yeterli ve ilk derece mahkemesi gerekçesinin davalının istinaf nedenlerini karşılar nitelikte bulunduğu anlaşıldığından, davalının istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir....
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar evlenirken düzenlenen mehir senedi ile davalının 200 gram 22 ayar altını mehir olarak vermeyi kabul ettiğini ancak bunun hiçbir zaman ifa edilmediğini, düğünde takılan ziynet eşyaları ve paranın ise davalı tarafından iş yerinde bulunan kasada muhafaza edileceği söylenerek müvekkilinden alınıp iade edilmediğini belirterek mehir ve düğünde takılan ziynet eşyalarının aynen iadesi, aynen iadesi mümkün olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla mehir alacağı için şimdilik 1.000,00 TL, düğünde takılan altınlar için şimdilik 4.000,00 TL'nin faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile de dava değerini 186.142,50 TL olarak ıslah etmiştir....