Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Davacı ile davalı Yılmaz'ın evlenirken mehir senedi düzenlendiği, senette belirtilen altın ve eşyaların davacıya mehir olarak verildiği belirtilmek sureti ile senedin davacı ve davalılar tarafından imzalandığı, davalı Naciye'nin senedi oğlan annesi sıfatı ile imzaladığı, senet içeriğinde ve imza kısmında müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağına dair herhangi bir ibare olmadığı gibi senedin borçlu veya kefil sıfatı ile de imzalanmadığı, senede imza atan 3. Kişinin sorumluluğu için belirli bir ibarenin senette yer alması gerektiği, bu nedenle senedi sadece oğlan annesi sıfatı ile imzalayan T6 yönünden alınmayan 100 gram mehir altını için davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu, Yargıtay 6.Hukuk Dairesinin 2009/11074 Esas 2009/1003 Karar sayılı ilamında da bu hususun belirtildiği anlaşılmakla davalı Naciye'nin bu yöndeki istinafının yerinde olduğu kabul edilmiştir....

Maddesi delaleti ile HMK 353/1- a-3 maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin mehir senedi yönünden verilen kararının kaldırılarak dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir....

Davacı kadın kendisine mehir senedi ile vaat edilen 500 gr altının teslim aldığına ilişkin 06.05.2002 tarihli Mehir Alındı başlıklı belgenin işe müracaatını sağlamak amacı ile hile ile boşa imza attığını ve üstünün davalılar tarafından doldurulduğunu iddia etmiş ve bu konuda tanık dinletmiş ise de tanık ifadeleri hüküm kurmaya yeterli değildir. Yazılı belgenin aksine başka bir delilde getirememiştir. Bu durumda mahkemece davacı delil listesinde yemin deliline dayandığı için iradesinin hile ile bozulduğuna, ziynetlerin elinden alındığı, götürülmesine engel olunduğu, davalı tarafta kaldığı konusunda yemin teklif etme hakkı olduğu davacıya hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir....

    Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; dava konusu mehir senedi başlıklı sözleşme incelendiğinde; sözleşmenin, dava konusu tarafların evlilik tarihinde düzenlendiği, davalı koca tarafından, mehir senedinde yazılı bulunan dava konusu eşyalar ile altının ileriye yönelik olarak davacı kadına bağışlanacağı sözünün verildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda; davacının talebi, bağışlama vaadi şeklinde (mehri müeccel) niteliğinde, mehir senedinden kaynaklanan alacak talebine ilişkindir. Dava konusu bağışlama vaadi yazılı yapılmakla geçerlidir. Davalı koca, mehir senedinde yazılı bulunan eşyalar ile altını vermeyi taahhüt etmiş olup somut delillerle davacıya teslim ettiğini ispat edememiştir. Senet metninden de davalının bahsi geçen eşya ve altınları teslim ettiği anlaşılamamaktadır. Ne var ki, davalı taraf delil listesinde yemin deliline dayanmış, mahkeme tarafından yemin delili hatırlatılmadan hüküm kurulmuştur....

      Noterliğince düzenlenen 30/07/2010 tarih ve 11990 yevmiye numaralı mehir senedi ile davalıya bağışlamayı taahhüt ettiği ziynet ve eşyalar yönünden bağıştan rücu ettiğinin tespitine, ayrıca mehir senedinde tahahhüt edilip davalıya teslim edilmiş ziynetlerin değeri olan 16.980 TL'nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı; sadakat yükümlülüğünü yerine getirdiğini ileri sürerek, davanın reddini istemiştir. Mahkemece; boşanma davasında taraflar her ne kadar eşit kusurlu sayılmış iseler de kadının telefonla başkaları ile güven sarsıcı şekilde görüşmeler yaptığı, bu durumun koca yönünden katlanılmasının düşünelemeyeceği, davacı yönünden bağıştan rücu şartlarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, ... 1....

        Asliye Hukuk Mahkemesinin ayrı ayrı görevsizlik kararı vermesi nedeniyle yargı yerinin belirlenmesi amacıyla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesi sonunda; GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalının 2009 yılında evlendiklerini ve tarafların düğününden önce mehir senedi düzenlediklerini, mehir senedinde yazılı ziynet eşyasının davalı tarafından mehir olarak örf ve adet gereği müvekkiline verildiğini, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılmasıyla müvekkili tarafından boşanma davasının açıldığını, bu nedenlerle mehir senedinde yazılı olan ziynet eşyasının aynen iadesi ve teslimine, aksi takdirde bedelinin ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Konya 7....

        GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalıların murisinin evlenirken düzenlenen mehir senedi ile murisin, müvekkiline 10 sarı lirayı mehir olarak bağışladığını ancak mehir altınlarını vermeden öldüğünü belirterek 10 sarı liranın aynen iadesi, olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 15.000,00 TL'nin davalılardan tahsilini talep etmiştir....

        GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar evlenirken düzenlenen mehir senedindeki edimin davalı tarafça yerine getirilmediğinden bahisle mehir senedindeki ziynet eşyalarının aynen iadesi, olmadığı takdirde şimdilik 100.000,00 TL'nin faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, birleşen dava dilekçesi ile de bakiye 9.404,00 TL'nin faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir. Cevap dilekçesi: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; mehir senedi olarak ibraz edilen belgede müvekkilinin adı, soy adı ve imzasını kağıdın üstünde olduğunu, böyle bir belgenin hukuken geçerliliğinin olmadığını, muhtemelen davalının başka bir evraktaki imzasından yararlanmak amacıyla sonradan altına bir şeyler yazılarak oluşturulmuş bir kağıt olduğunu, bağış iradesinin de bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir....

        GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile dava dışı eşi Abdullah İnal arasındaki boşanma davasının devam ettiğini, davalı T3 müvekkilinin kayınpederi olduğunu, evlilik öncesinde mehir senedi düzenlendiğini, 200 gram altının mehir olarak verildiğini, mehir senedindeki eşyaların tarafına iade edilmediğini, aynen iadesi mümkün olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 75 gram 22 ayar altın değeri olan 5.000,00 TL'nin davalıdan tahsilini talep etmiştir. Cevap dilekçesi: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalının senedi kefil olarak imzaladığını, evlilik birliğinin davacının kusurlu hareketleri neticesinde temelinden sarsıldığını, davalının dayanağı olan mehir senedinin iptali için dava açacaklarını belirterek öncelikle Konya 2.Aile Mahkemesinin 2019/492 Esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasını ve işbu davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

        Mahkeme, mehir senedinde yeralan davacıya ait bileziklerin ve altın zincirin evlilik birliği sırasında bozdurularak davacı adına...ne yatırıldığı, ticaret odasından gelen 01.09.2003 tarihli hazirun cetvelinde davacının hissedar olduğunun belirtildiği gerekçesiyle davalının bu ziynetlere yönelik talebini reddetmiştir. Somut olayda; davacının ... nin 01/09/2003 tarihi itibari ile 368 payının maliki olduğu konusunda uyuşmazlık yoktur. Ancak, mahkemece mehir senedi ile davacıya bağışlanmış olan bilezikler ve zincirin tamamının bu payın alınması için kullanıldığının varsayılması doğru değildir. Diğer anlatım ile, yapılan araştırma hüküm vermeye yeterli değildir....

          UYAP Entegrasyonu