Senedi kefil sıfatı ile imzalayan İbrahim ile tarafların aynı evde oturdukları, mehir senedindeki eşyalarında İbrahim'in evinde kullanıldığı, davacı müşterek haneden ayrıldıktan sonra mehir eşyalarının davalı İbrahim'in evinde kaldığı, davalı İbrahim'in eşyalar nedeni ile sorumluluğunun zilyetliğe dayalı olarak devam ettiği, dolayısıyla mehir senedindeki eşyalar yönünden her iki davalının sorumluluğu cihetine gidilmemesinin hatalı olduğu anlaşılmakla davacının istinaf talebinin kabulü ile mehir senedindeki eşyalar için her iki davalı yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir. Sonuç itibariyle, davacının istinafının kabulü ile HMK 353/1- b-2 maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yerine yeniden hüküm tesisine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir....
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, mehir senedindeki altınlar ve Oyak hesabındaki alacak kalemleri yönünden reddine, mehir senedinde yazılı ev eşyaları ile kişisel eşyalar yönünden toplam bedeli 15.200.00 TL ile. araç yönünden 4.500.00 TL alacağın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir....
mehir senedinde belirtilen eşyaların bedeli olan 15.150,00 TL'nin yarısı olan 7.575,00 TL'nin davalılardan tahsiline karar verilmiştir....
İstinaf kaldırma ilamı ile tüm dosya kapsamı birlikte incelenmiş, murisin ölüm tarihinde maaş bilgileri SGK'dan celp edilerek incelenmiş, eşya alacağı konusunda rapor sunan bilirkişiden ek rapor aldırılmış,14.02.2022 tarihli bilirkişi raporunda "Dava konusu 03/10/2010 tarihli mehir senedinde ve davacı vekilinin 04 şubat 2020 tarihli açıklayıcı beyan dilekcesinde yazılı olupda haczedilenler haricindeki eşyaların 11/03/2016 dava tarihindeki sıfır tabir edilen hiç kullanılmamış toplam fiatlarının 13.805,00 TL olduğu, Dava konusu 03/10/2010 tarihli mehir senedinde ve davacı vekilinin 04 şubat 2020 tarihli açıklayıcı beyan dilekcesinde yazılı olup da Konya 6.icra müdürlüğünce haczedilen ve daha sonra 24/04/2013 tarihli teslim tutanağı ile mütevefa İsmail Öksüz'e teslim edilen eşyaların dava tarihindeki kullanılmış ikinci el toplam fiatının :2.700,00TL olduğu, dava konusu 03/10/2010 tarihli mehir senedinde ve davacı vekilinin 04 şubat 2020 tarihli açıklayıcı beyan dilekcesinde yazılı olupda Konya...
Aile Mahkemesinin 2011/519 esas, 2012/1235 karar sayılı ilamı ile boşanmalarına karar verildiğini kararın henüz kesinleşmediğini,müvekkilinin mehir senedinde yazılı hiç bir eşyayı alamadığını belirterek mehir senedinde yazılı eşyaların aynen olmadığı takdirde dava tarihinde bilirkişi tarafından belirlenecek değerinin davalılardan yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar verdikleri cevap dilekçeleri ile, davacının davasının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, açılan davayı kabul etmediklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir....
mehir senedinde yer alan menkul eşyalarını aldığını,ancak mehir senedine konu edilen altınların davalılar tarafından davacıya teslim edilmediğini belirterek,itirazın iptali ile takibin devamına ve davacı lehine % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir....
Somut olayda; taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacıya evlilik nedeni ile hediye edilecek ziynetleri gösteren ve her iki davalının birlikte imzaladıkları mehir senedinde gösterilen ziynetlerin bedelinin davalı eski koca ve eski kayınpederden tahsili istemine ilişkindir. Bu talep kişisel malların iadesi kapsamındadır.Karı koca arasındaki kişisel malların iadesi Türk Medeni Kanunun 226. maddesinde düzenlenmiş olup, davanın bu madde hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. Eldeki davada iki davalı bulunmakta olup, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, oğlu ile birlikte mehir senedini imzalayarak davacıya mehir senedinde yazılan ziynetleri teslim edeceğini taahhüt eden davalı Selettin yönünden de davacının söz konusu talebinin açık bir biçimde Aile Mahkemesinin görevine girdiği anlaşılmaktadır....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili yasal süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; Delillerinin toplanmamasının hatalı olduğunu, mehir senedi yönünden davanın kabulünün hatalı olduğunu, mehir senedinde yer almayan eşyaların dava dilekçesinde talep edildiğini ve bu eşyalar nedeni ile davalı Aliye davanın yöneltildiğini belirterek davanın reddi gerektiğinden bahisle ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmşilerdir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Davacı ile davalı Ali evlenirken düzenlenen mehir senedini kayın baba olan davalı Ramazan'ın imzaladığı, davacının mehir senedinde belirtilen 50 gram altının hiç alınmadığını belirterek bunların aynı veya bedelinin davalı Ramazan'dan tahsilini talep ettiği, dolayısıyla davalı Ramazan'a yöneltilen bu davanın Aile hukukundan kaynaklanmaması sebebi ile genel mahkemelerde görülmesi gerekirken yargılamaya aile mahkemesinde bakılarak karar verilmesi hatalı olmakla HMK 355....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili yasal süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporuna karşı itirazlarının dikkate alınmadan karar verilmesinin hatalı olduğunu, mehir senedinde müvekkilinin imzasının bulunmadığını, mehir senedinde yazılı eşyaların davacıda bulunmadığının ispat külfetinin davacıda olduğunu, mehir senedinde yer almayan eşyaların dava dilekçesinde talep edildiğini ve mehir senedinde imzası olmayan müvekkiline işbu davanın yöneltilemeyeceğini belirterek davanın reddi gerektiğinden bahisle İlk Derece Mahkemesi kararını istinaf etmiştir....
Davalılar vekili mehir senedindeki altının kendisine ödendiğini ve bunun karşılığında kendisinden Mehir Alındı başlıklı belgenin alındığını, ziynetlerin ise davacı tarafından alınarak götürüldüğünü savunmuştur. Mahkemece Mehir Alındı belgesinin davacının işe müracaatını sağlamak gerekçesi ile ve hile ile davacıya imzalatıldığının kabulü ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir. Hayat deneylerine göre olağan olanın bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir....