İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; Davacının davasının kısmen kabulü ile; 1- Mehir senedinde yazılı olanlar yönünden, A- Dava konusu mehir senedinde yer alan, 8 adet 22 ayar her biri 22'şer gram mevlana burma bilezik bedeline karşılık 19.470,88TL, 20 adet gramese altın bedeline karşılık 37.652,00TL, 20 tane yarım altın bedeline karşılık 7.577,60TL , 30 adet çeyrek altın karşılığı 5.683,20TL, 1 adet 22 ayar 2 metre zincir bedeline karşılık 8.850,40TL'nin toplamı olan 79.234,08TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, B- Dava konusu mehir senedinde yer alan 12 adet 22 ayar her biri 22'şer gram mevlana burma bilezik bedeline karşılık 29.206,32TL, 1 adet 14 ayar set takımına karşılık 3.375,00TL, 1 adet 18 ayar altın kol saatine karşılık 1.840,00TL, 1 adet 18 ayar künyeye karşılık 1.380,00TL, 3 adet 18 ayar yüzüğe karşılık 1.104,00TL, 1 adet bosch...
Hukuk Dairesine gönderildiği, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile kararın HMK 353/1- a-3 maddesi gereğince esası incelenmeksizin kaldırılmasına karar verilerek, boşanma talebi yönünden mahkememizin 2017/572 esas sıra numarasına kaydının yapılarak, bozmaya uyularak dosyanın 05/12/2019 tarihinde kesinleştiği, mehir alacağı yönünden ise mahkememizin 2017/575 esas sırasına kaydı yapılarak yargılamaya devam edilmiştir. DELİLLER:Dava dosyası. İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: "Davacı yazılı hale getirtilen 1.5 kg altını mehir alacağını talep etmiştir. Davalı ise Boşanma davasına ilişkin sunduğu cevap dilekçesinde mehir senedine ilişkin beyanda bulunmamıştır. 05/09/2013 tarihli Belgenin incelenmesinde tarafların ve şahitlerin imzalarının yer aldığı, "mihri müeccele: 1.5 kg şart koşulan boşanmadan sonrası için 80 gr altın" yazılı olduğu belirlenmiştir....
Davacı kadının mehir alacağına yönelik istinaf talebinin incelenmesinde; Davacı kadın dava dilekçesinde; resmi nikah akabinde yaptıkları dini nikahta boşanma halinde mehir olarak taahhüt ettiği Umreye gönderme veya buna tekabül eden paranın tarafına verilmesini talep etmiş, 17/12/2019 tarihli dilekçe ile mehir bedeli olarak ekli sözleşmede Umre giderinin kararlaştırıldığını belirterek 6.000,00 TL’nin faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davacı kadın tarafından dilekçeler teatisinde mehir sözleşmesine delil olarak dayanılmadığı, ön inceleme duruşmasından sonra sunduğu delil listesinde mehir sözleşmesini ibraz ettiği, süresinde dayanılmayan delilin dikkate alınması mümkün olmadığından ispatlanmayan davanın reddine karar verilmesinde ve davanın reddi sebebiyle davalı lehine vekalet ücreti takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla davacının mehir alacağına yönelik istinaf talebinin reddine karar verilmiştir....
davacıların mehir olarak verilen taşınmaz konusunda açık bilgileri bulunması nedenleri ile eldeki davanın kötüniyetle açılmış olduğu, tüm taleplerin reddine karar verilmesini talep etmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu: GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Yargıtay bozma ilamında özetle; “Miras bırakan ...’nun intifa hakkını üzerinde bırakarak 33 parsel sayılı taşınmazdaki payının çıplak mülkiyetini 27.09.1995 tarihli resmi senetle davalı eşine bağış yolu ile temlik edip, 07.12.2004 tarihinde de vefat ettiği, ölümünden önceki 1 yıllık süre dışında yapılan bağışlamalarda saklı payları zedeleme kastı ile hareket edilip edilmediğinin açıklığa kavuşturulmasının zorunlu olduğu, somut olayda miras bırakının, çekişmeli taşınmazı 29.11.1989 tarihli mehir senedi ile bağışladığı, mehir sözleşmelerinin Borçlar Kanunu’nun 238.maddesinde düzenlenen bağışlama vaadi niteliğinde olması nedeniyle bugün de geçerli olduğu,bu haliyle murisin diğer mirasçıların saklı payını zedeleme kastı ile hareket...
Asıl dava, evlilik birliğinin temelden sarsılmasına dayalı boşanma ve fer'ileri ile ziynet ve mehir alacağına, karşı dava ise evlilik birliğinin sarsılmasına dayalı boşanma ve manevi tazminat ile boşanmanın fer'isi niteliğinde olmayan maddi tazminata ilişkindir. I-Davacı-karşı davalının mehir alacağına ilişkin istinaf itirazlarının incelenmesinde; Türk Medeni Kanunu, evlenme sözleşmesi sırasında karı kocadan birinin diğerine bir mal veya para vermesini ya da vermeyi vaad edip bir süre ertelemesini yasaklamamıştır. Bu nedenle, eski hükümlere göre kurulmuş mehir, Medeni Kanun tarafından yasaklanmış bir hukuki ilişki olarak kabul edilemez (2.12.1959 günlü, 14/30 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gerekçesi). Mehr sözleşmeleri bugün de geçerlidir. (Örnek: Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi'nin 25.10.1965 günlü, 4557/5028 sayılı kararı) Öte yandan; mehri müeccel, ileriye (evliliğin boşanma ya da ölümle son bulunması haline kadar) yönelik bir bağışlama vaadidir....
CEVAP Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; imam nikahı sırasında mehir olarak 150 gram altın kararlaştırıldığını, 750 gram altın taahhüdünde bulunulmadığını, imam nikahı sırasında kararlaştırılan 150 gram altının ise düğünde davacıya takıldığını, mehirden kaynaklı herhangi bir borcun kalmadığını, kabul etmemek koşulu ile 750 gram altın taahhüt edildiği düşünülse dahi bakiye 600 gram mehir için bağışlamadan rücu koşullarının oluştuğunu, ayrıca 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 296 uncu maddesinin ikinci fıkrasına göre, ortaya çıkan durumlar itibariyle bağışlama sözünün geri alınması ve ifadan kaçınma koşullarının oluştuğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı İlk Derece Mahkemesinin 08.12.2021 tarih ve 2020/392 Esas, 2021/810 Karar sayılı kararı ile davacı tanığı ...'...
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Tarafların evlenirken 02/08/1997 tarihinde mehir senedi düzenlendiğini, mehir senedine konu ziynet eşyalarının müvekkiline ifa edilmediğini, çeyiz eşyalarının da müşterek hanede davalıda kaldığını belirterek mehir senedinde belirtilen eşya ve altınların dava tarihindeki bedellerinin yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiş, dava dilekçesinde dava değerini 4.000,00 TL olarak göstermiş, ıslah dilekçesi ile de davasını 45.065,00 TL üzerinden ıslah etmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Her ne kadar ilk derece mahkemesi tarafından davacının altınları davalıya verdiğine dair yazılı belge ibraz edemediğinden bahisle davanın ziynet eşyaları yönünden reddine karar verilmiş ise de, davacının dava ve cevaba cevap dilekçesindeki anlatımı ile mehir senedinde belirtilen ziynet eşyalarının davacıya teslim edildiğinin anlaşıldığı ancak bu ziynet eşyalarının daha sonra davalı tarafça ev yapılırken davacıdan alındığının tanık Bekir'in beyanı ile sabit olduğu, tanık Harun'un beyanın da altınların davalı tarafından alınıp davacıya iade edilmediğini desteklediği, hal böyle olunca altınlar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, buna göre mehir senedinde belirtilen eşya ve altınların taraflara müşterek olarak bağışlandığı, davacının mehir senedindeki altınların dava tarihindeki değerinin yarısı olan 55.562,50 TL üzerinden hak sahibi olacağı, davanın kısmi dava olarak açıldığı, ziynet...
Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı vekilinin istinaf başvurusu yönünden; davacıların senedin mehir senedi olması yanında, davalının kızından boşanmama karşılığında teminat amacıyla düzenlendiğini ve bir para alışverişi olmadığını ileri sürmeleri karşısında, davalının para alış verişi olmadığını ve bunun mehir karşılığı olan bir senet olduğunu duruşmada beyan ederek, nakten olan ihdas sebebini değiştirdiği, davacılar, senedin boşanmamanın teminatı olarak verildiğini de ileri sürmüşseler de bu iddianın yazılı delille kanıtlanamadığı gibi, hukuka aykırı bir amaç olmakla bu hususta yemin deliline de dayanılamayacağı, diğer yandan her iki tarafın da senedin mehir için verildiğini bildirdiği, senedin bu amaçla verilmesine yasal bir engel bulunmadığı, ancak davacıların bu senetten dolayı sorumlu olduğu, davacılar vekilinin istinaf başvurusu yönünden ise, davanın reddi gerektiği ve davacıların kötü niyet tazminatına yönelik talebi de...