Kollektif Şirketi tarafından kullanıldığı, markayı kullanan şirket ile davalı şirketin ortaklarının aynı olduğu ve aralarında organik bağın bulunduğu, bu nedenle markanın “pekmez” emtiasında gerçek manada kullanımda olduğunun kabulünün gerektiği, ayrıca davacının diğer talepleri yönünden verilen kararın kesinleştiği gerekçesiyle davanın 194191 sayı ile tescilli “...” markası yönünden reddine, daha önceki hususlar temyiz incelemesi neticesinde kesinleşmiş olduğundan yeniden hüküm tesisine yer olmadığına karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, davalı adına tescilli 194191 sayılı markanın kullanmama nedenine dayalı hükümsüzlüğü istemine ilişkin olup, mahkemece, Dairemizin bozma ilamı doğrultusunda yapılan yargılama neticesinde hükümsüzlük talebinin reddine karar verilmiştir....
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere; 1-Davanın KABULÜ ile, Davalı yan adına ... sayı ile tescilli “...”, ... sayı ile “...”, ... sayı ile “...”...
mal ve hizmetlerde kullanılmadığının tespit edildiğini, bu sebeplerle davalıya ait 2005/25984 numaralı "SIMPLY" ibareli markanın 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun (6769 sayılı Kanun) 9 uncu maddesi ve 26 ncı maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca kullanmama nedeniyle iptaline karar verilmesini talep etmiştir....
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde; 1953 yılında faaliyetine başlayan müvekkili şirketin, ilaç konusunda üretim ve pazarlama faaliyetlerini gösterdiğini, dava konusu 2010/33765 sayılı markanın yenileme işleminin dosyalanmaması nedeni ile 22.05.2020 itibariyle hukuken geçersiz bir marka olduğunu, bu itibarla iptali ile sicilden terkinine karar verilemeyeceğinden davacının hukuki yararının bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir. III....
AUTO" ibareli başvurusu ile redde mesnet alınan "...OTOSERVİSİ" ibareli marka arasında 556 sayılı KHK.nin 8/1-b.maddesi uyarınca görsel ve sescil olarak benzerliğin bulunması, redde mesnet markanın sonraki bir tarihte kullanmama sebebiyle hükümsüzlüğüne karar verilmesinin ve hükümsüzlüğün etkisinin yargı kararlarında da gösterildiği üzere hüküm tarihinden geriye yürütülmesinin de iş bu davaya etkisinin olmaması, ... kararının hukuka uygun olup olmadığının tesis edildiği tarihteki hukuki koşullara bağlı bulunduğu, bu sebeple kullanmama nedeniyle açılan hükümsüzlük davasının beklenmesine de gerek bulunmadığı, davacı adına tescilli “MAİS ...” markasının esas unsuru farklı olduğundan davacı yararına kazanılmış hak oluşturmayacağı, davalının ... kararına itirazında "iltibas" ibaresinin kullanıldığı ve itirazın KHK.nin 8/1-b.maddesine de dayalı olduğunun mahkemece kabul edilmesinde bir usulsüzlük bulunmadığı gerekçeleri ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir...
Davalı vekili, davacının 1992 yılından beri tescilli olan ve kullanılan markanın hükümsüzlüğünü talep etme hakkı bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir....
, SMK’nun 9/1-a maddesinde açıklanan markanın ayırt edici karakteri değiştirilmeden farklı unsurlarla kullanılması niteliğinde kullanım olmadığı dikkate alındığında Mahkemenin dava tarihi itibarı ile davalıya ait markanın kullanmama nedeniyle iptali koşullarının oluştuğuna dair kabulü yerinde görülmüştür....
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir. 1- Dava 556 sayılı KHK’nın yürürlükte olduğu dönemde açılmış olan kullanmama nedeniyle markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkin olup, Mahkemece asıl davada 99/009315 sayılı marka ve 99/009314 sayılı marka hakkında bozma öncesinde verilen karar verilmesine yer olmadığı kararı kesinleştiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına, davalı adına tescilli 98/019498, 96/020188, 97/020698, 182667, 95/15900, 92/011986, 92/011982, 96/020189, 92/011987, 92/011981, 95/015901, 95/015899, 92/011984, 92/011983, 92/011985, 96/020187, 182674, 183221 nolu markaların kullanmama nedeniyle iptaline ilişkin talep yönünden konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına; birleşen davada, davalı adına tescilli 96/020193, 99/009314, 98/019503 nolu markaların kullanmama nedeniyle iptaline ilişkin talep yönünden konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve her iki davada da davaların açılış tarihinde davacının haklı olduğu...
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 1- Dava, kullanmama nedenine dayalı markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkin olup, mahkemece, yazılı şekilde, 556 sayılı KHK’nın 42/1-c maddesinin Anayasa Mahkemesi'nin 09.04.2014 gün ve 2013/147 esas ve 2014/75 karar sayılı kararı ile iptal edildiği gözetilmeksizin davalı adına tescilli dava konusu bazı markaların kullanmama nedeniyle hükümsüzlüğüne karar verilmiştir. Ancak, karar tarihinden sonra 06.01.2017 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 14.12.2016 gün ve 2016/148 esas ve 2016/189 karar sayılı kararı ile 556 sayılı KHK’nın 14. maddesinin de iptaline karar verilmiştir. Bu durumda, Anayasa Mahkemesi'nin anılan iptal kararları değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden kararın bozulması gerekmiştir. 2- Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir....
GEREKÇE: 1- Dava, YİDK kararı iptali ile 2017/49963 sayılı markanın hükümsüzlüğü, ve 2007 /34112 sayılı markanın kullanılmaması nedeniyle iptali istemlerine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır....