Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DAVANIN KONUSU : Marka Hakkına Tecavüzün Tespiti, Durdurulması, Men'i Taraflar arasında görülen davada Ankara 2....

    Uyuşmazlık marka hükümsüzlük, markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti durdurulması önlenmesi ortadan kaldırılması talepli asıl dava ve markaya tecavüzün mevcut olmadığının tespiti istemli birleşen davadan olluşmaktadır....

      Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı yetkisizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, marka sahibi tarafından davalı marka sahibi aleyhine açılan marka hakkına tecavüzün men ve refi, marka hakkına tecavüz oluşturan fiillerin durdurulması, tecavüzün giderilmesi ve davalı adına tescilli bulunan markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir. Davacı vekili tarafından, hükümsüzlük talebi yanında markaya tecavüzün giderilmesi de talep edildiğine göre, 556 sayılı KHK'nın 63/1. maddesi uyarınca dava, davacının ikametgâhı mahkemesinde veya suçun işlendiği veyahut tecavüz fiillerinin etkilerinin görüldüğü yerde açılabilir. Davacı yabancı menşeili şirket olup, Türkiye'de ikametgahı bulunmadığından ve davayı suçun işlendiği ve tecavüz fiilinin etkilerinin görüldüğü yerde açmış olduğundan davanın ilk açıldığı ... 2....

        , davalının eylemlerinin davacıların marka haklarına tecavüz tecavüz teşkil ettiğinin tespiti ile tecavüzün önlenmesine ve her bir davacı için 5.000,00.TL olmak üzere toplam 15.000,00.TL manevi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir....

        Mahkemece tüm dosya kapsamına göre, mahkemece uyulan bozma kararında davalı markasının davacı markasına iltibas tehlikesi oluşturduğu gerekçesiyle davacının hükümsüzlük talebi yönünden davanın kabulüne, tazminat talebi yönünden ise davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararı davalı vekili temyiz etmiştir. 1- Dosyadaki yazılara mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. 2- Dava marka hükümsüzlüğü, markaya tecavüzün men’i ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece verilen kararın karar düzeltme aşamasında Dairemizce davacı markasıyla davalı markası arasında iltibas tehlikesi, ekonomik ve idari bağlantı bulunduğu gerekçesiyle hükümsüzlük talebinin kabul edilmesi gereğine değinilerek bozma kararı verilmiştir. Mahkemece bozma kararına uyulmak suretiyle davalı markasının hükümsüzlüğüne, markaya tecavüzün tespiti ve men’i ile maddi ve manevi tazminata hükmedilmiştir....

          Maddesinde hükümsüzlük koşulları belirtilmiş olup, belirtilen madde ile, 5. veya 6. maddede sayılan hallerden birinin mevcut olması halinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. Menfaati olanlar, Cumhuriyet Savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları markanın hükümsüzlüğünü mahkemeden isteyebilir. Marka hükümsüzlük davası, dava tarihinde sicilde marka sahibi olarak kayıtlı kişilere veya hukuki haleflerine karşı açılır. Markanın hükümsüzlüğü davalarında Kurum taraf gösterilmez. Bir marka, 5. maddenin birinci fıkrasının (b), (c) ve (d) bentlerine aykırı olarak tescil edilmiş olup da kullanım sonucunda tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından hükümsüzlük talebinden önce ayırt edici nitelik kazanmışsa hükümsüz kılınamaz. Hükümsüzlük halleri, markanın tescil edildiği bir kısım mal veya hizmete ilişkin bulunuyorsa, sadece o mal veya hizmet yönünden kısmi hükümsüzlüğe karar verilir. Marka örneğini değiştirecek biçimde hükümsüzlük kararı verilemez....

            Mahkemece davanın kabulü ile davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğüne, davalı şirketin ürünleri üzerinde kullandığı işaretin davacının marka tescilinden doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet yarattığının tespitine, tecavüzün men ve refine karar verilmiştir. Ancak, dava dilekçesinde davacı yalnızca adına tescilli olan markalara davalının vaki tecavüzünün tespiti ve menine karar verilmesini talep etmiş, bozulan 11.10.2012 tarihli kararda da mahkemece dava, markaya tecavüzün giderilmesi davası olarak nitelendirilmiş, davacı vekili de 26.11.2012 tarihli temyiz dilekçesi 2. sayfasında davanın markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti davası olduğunu belirtmiştir. Dairemizin 02.10.2013 tarihli bozma ilamında da, dava marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti ile men’i olarak nitelenmiş bozmaya uyulmakla da davalı yararına usuli kazanılmış hak doğmuştur....

              DELİLLER: *Mahkemece alınan 16/02/2010 tarihli bilirkişi raporunda; "Hükümsüzlük kararı verilmediği sürece tescilli markaya bağlı hakkın KHK'nun sağladığı olanaklar çerçevesinde korunacağı, davalının davacı adına tescilli markayı kullanmadığı yönünde herhangi bir itirazının bulunmadığı, bu durumda marka hakkına tecavüz fiillerinin gerçekleştiğinin kabulü gerekeceği, marka hakkına tecavüze esas olan marka hakkında Ankara FSHHM nin 2005/933 Esas sayılı dosyasıyla açılan hükümsüzlük davasının bu dava bağlamında bekletici mesele yapıp yapılmaması hususunun usule ilişkin hukuki bir konu olduğu." bildirilmiştir. GEREKÇE: Dava; marka hakkına tecavüzün tespiti, önlenmesi ve durdurulması istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi tarafından, "Davanın dayanağı olan davacı adına tescilli 2004/36136 numaralı markanın hükümsüzlüğü kararı kesinleştiğinden ve hükümsüzlük kararları geçmişe de etkili olduğundan, bu markaya dayanarak açılan davanın reddine" karar verilmiştir....

              GEREKÇE: Talep, marka hakkına tecavüzün tespiti ve ihtiyati tedbir istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi tarafından, "... mahkememizin 2018/20 Esas sayılı dosyasında aynı ibareyi taşıyan aynı taraflar arasında hükümsüzlük ve marka arasındaki hak sahipliğine dair derdest dava bulunduğu ve yine birleşen 2018/59 Esas sayılı dosyada da aynı ibareyi taşıyan markadan kaynaklı tecavüzün tespiti ve önlenmesi davası derdest olup, bu derdest dosyalarda daha önce ihtiyati tedbire ilişkin kararlar verildiğinden bu dosyada ayrıca yapılan ihtiyati tedbir talebinin reddine" karar verilmiştir. Karar ihtiyati tedbir isteyen vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır....

                Sonuç itibariyle 556 Sayılı KHK'nin 42/1. fıkrasında iki farklı gruptaki hükümsüzlük halleri birlikte düzenlenmiş bulunmaktadır. 556 Sayılı KHK'nin 42/1. fıkrasında düzenlenen mutlak ve nispi ret nedenlerine dayalı hükümsüzlük halleri, 1993 tarihli mehaz 40/94 Sayılı Avrupa Topluluğu Markası Tüzüğü'nün 51. maddesinde marka tescilinde mutlak ret, 52. maddesinde de nispi ret nedenlerine dayalı hükümsüzlük halleri olarak ayrı ayrı düzenlenmiş ve 54/2. fıkrasında da bu nedenlere dayalı olarak hükümsüzlük kararı verilmesi halinde kararın, marka korumasının gerçekleştiği tarihten itibaren geçmişe etkili olarak hukuki sonuç doğuracağı kabul edilmiştir. 556 Sayılı KHK'nin 42/1-(c) ila (f) bentlerinde sayılan hükümsüzlük halleri ise, 40/94 Sayılı Tüzüğün 50. maddesinde münhasıran “iptal” sebepleri olarak düzenlenmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu