Dava, kişilik hakkına saldırı sebebine dayalı manevi tazminat talebine ilişkindir....
Aile Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Dava, tazminat istemine ilişkindir. ... ... ... Hukuk Mahkemesince, uyuşmazlığın aile hukukundan kaynaklandığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. ... ...Aile Mahkemesi ise davacının talebi irdelendiğinde haksız fiile dayanan tazminat istemine ilişkin olduğu, evlilik dışı birliktelik durumunda davalıların iddia edilen bu eylemde müteselsilen sorumlu olduğu, uyuşmazlığın nitelendirilen bu vasfına Aile Hukukundan kaynaklanmadığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. Somut olayda, davacının manevi tazminat isteği, boşanma davası açılmadan kişilik haklarına saldırı sebebiyle manevi tazminat isteğine ilişkindir. Davacı, davalının kendisini aldattığını ileri sürerek davalıdan manevi tazminat talep etmektedir....
İstinaf incelemesi yapan bölge adliye mahkemesince “Mahkemece yüklenen kusurun sabit olduğu ancak manevi tazminat koşullarının oluşmadığı” gerekçesiyle davalı-karşı davacı kadının manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... vd. tarafından, davalı ... aleyhine 26/05/2011 gününde verilen dilekçe ile basın yolu ile kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 27/12/2011 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı ve davalı vekilleri tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, basın yoluyla kişilik haklarının ihlaline dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir. Davacı,......
Emniyet Müdürlüğünün resmi yazılarıyla sabit olduğunu, anılan şahsın ceza mahkemesince hakaret suçundan cezalandırılmasına da karar verildiğini, davalı yazar tarafından yeni olaylarmış gibi kitapta yer verilen bu ithamların sahte belgelere dayalı iddialardan ibaret olduğunu, kitapta davacının isim ve resminin izin alınmadan kullanıldığını, SSK Genel Müdürü olduğu döneme ilişkin kitapta yer verilen iddiaların da gerçek olmadığını, buna ilişkin 12 ayrı mahkeme kararı bulunduğunu, davaya konu kitabın her yerinde kişilik haklarına saldırı oluşturacak ithamlarda bulunulduğunu ileri sürerek, maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur....
Boşanmaya sebep olan olaylar bu nitelikte değilse manevi tazminata hükmedilemez. Davalı-karşı davacı erkeğin boşanmaya neden olan kusurlu davranışları davacı-karşı davalı kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde değildir. Öyleyse davacı-karşı davalı kadının manevi tazminat talebinin reddi gerekir. Bu husus nazara alınmadan davacı-karşı davalı kadın yararına manevi tazminata hükmedilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. 3-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesinin (2). fıkrasında: hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden herbiri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyunadırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği, aynı Yasanın 298. maddesinin (2.) fıkrasında da, gerekçeli kararın, tefhim edilen hükme aykırı olamayacağı hükme bağlanmıştır....
Ret kararının kesinleşmesinden itibaren geçen fiili ayrılık suresi içinde davacı-karşı davalı(nın), diğer tarafın kişilik haklarına saldırı niteliğinde bir eylemi ispatlanamamıştır. Davalı-karşı davacı (kadın) tanıklarının, tarafların fiilen ayrılmalarından önceki döneme ilişkin beyanları, yukarda sözü edilen kesinleşen ret kararı karşısında artık hükme esas alınamaz. Boşanmaya sebep olan salt fiili ayrılık da, kişilik haklarına saldırı niteliğinde görülemez. Bu bakımdan, olayda davalı-karşı davacı (kadın) yararına manevi tazminata hükmedilmesini gerektiren bir sebep bulunmamaktadır. O halde, davalı-karşı davacı(nın) manevi tazminat talebinin reddi gerekirken, retle sonuçlanan ilk davadan önceki hadiselere dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır....
Davalılar, davacının maddi tazminat istemini kabul ettiklerini ancak manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesini istemişlerdir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalılar vekili temyiz etmiştir. Anayasanın “ Temel Haklar ve Hürriyetlerin niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu düzenleme altına alınmıştır. Türk Medeni Kanununun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılacak saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25. maddesinde de, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yoluyla korunacağı açıklanmış, Borçlar Kanununun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir....
Mahkemece, köpeğin bedeli ile birlikte davacının haksız fiil nedeniyle manevi zarara uğradığı gerekçesi ile manevi tazminat isteminin kabulüne karar verilmiştir. Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilmedir. Duyulan acı, çekilen ızdırap manevi zarar değil onun görüntüsü olarak ortaya çıkabilir. Acı ve elemin manevi zarar olarak nitelendirilmesi sonucu tüzel kişileri ve bilinçsizleri; öte yandan acılarını içlerinde gizleyenleri tazminat isteme haklarından yoksun bırakmamak için yasalar, manevi tazminat verilebilecek olguları sınırlamıştır. Bunlar, kişilik değerlerinin zedelenmesi (Medeni Yasa 24), isme saldırı (Medeni Yasa 26), nişan bozulması (Medeni Yasa 121), evlenmenin feshi (Medeni Yasa 158), bedensel zarar ve ölüme neden olma (6098 sayılı Borçlar Yasası 56) durumlarından biri ile kişilik haklarının zedelenmesidir (6098 sayılı Borçlar Yasası 58.) Bunlardan Medeni Yasa'nın 24. maddesi ile 6098 sayılı Borçlar Yasası 58. maddesi daha kapsamlıdır....
Bölge adliye mahkemesinin gerekçeli kararında, davacı kadının erkeğin ekonomik şiddet uyguladığı ve birlik görevlerini ihmal ettiği vakıalarına dayanmadığı belirtilerek, bu vakıaların erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceğine, aile müdahalesine sessiz kalan erkeğin bu kusurunun kadının kişilik haklarına saldırı teşkil etmediğine ve kadın yararına manevi tazminatın koşullarının oluşmadığına hükmedilmiştir. Dosyanın tetkikinden davalı erkeğin bölge adliye mahkemesince kabul edilen ve kesinleşen "Aile müdahalesine sessiz kalma" kusuru yanında, eşini aşağıladığı ve tam kusurlu olduğu anlaşılmıştır. Türk Medeni Kanunu'nun 174/2. maddesinde boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat isteyebileceği düzenlemesi yer almaktadır. Davalı erkeğin eşini aşağılaması kadının kişilik haklarına saldırı teşkil eder....