Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilmedir. Manevi tazminat ise, manevi zararın giderim biçimidir. Manevi tazminata hükmedilebilmesi için, hukuka aykırı bir fiilin bulunması, bu fiil ile kişilik hakkının ihlal edilmesi, ihlal fiilinin kişilik değerlerinde objektif bir eksilmeye sebep olması ve zarar ile fiil arasında uygun illiyet bağının bulunması gerekir. Manevi tazminat ile, kişinin, kişilik değerlerinde meydana gelen zarar giderilmeye çalışılmaktadır. Yasalarımız, manevi tazminat verilebilecek olguları sınırlamıştır. Bunlar, kişinin ve ailenin onur ve saygınlığına yönelik suçlar, kişilik değerlerinin zedelenmesi, isme saldırı, nişan bozulması, evlenmenin feshi, babalığın benimsenmemesi, bedensel zarar ve öldürmedir. Kişilik hakları, hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse; TMK'nın 24. ve BK'nın 49.maddesi (TBK 58. mad.) uyarınca manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir....

    İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; şikayet hakkının davalı tarafından kötüye kullanıldığını, müvekkilinin şikayet hakkını yerinde kullandığını, somut verilerin olduğunu, müvekkilinin manevi olarak etkilendiğini, müvekkilinin kişilik haklarının zedelendiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; Dava, haksız şikayetten kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verildiği kararın davacı vekilince istinaf edildiği anlaşılmıştır. 4721 sayılı TMK’nun "İlke" kenar başlıklı 24. maddesi uyarınca “(1)Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hâkimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir. (2)Kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça, kişilik haklarına yapılan her saldırı hukuka aykırıdır.”...

    (M) (M) KARŞI OY YAZISI Dava olay tarihinde....haber ajansına yapmış olduğu açıklamalar nedeniyle .... olan davacının kişilik haklarına saldırı nedenine dayalı manevi tazminat davasıdır. Davalı 24/05/2011 tarihinde yapmış olduğu bu açıklamada seçim arifesinde ... üst düzey yöneticilerin kasetlerinin ortaya çıkması üzerine davaya konu açıklamalar ve eleştirilerde bulunmuştur. Ülkede yasadışı dinlemelerin olduğu bir gerçektir. Bu gerçek üzerine kullandığı ifadeler, sert eleştiri ve düşünce açıklaması niteliğindedir. Elbetteki muhatabı da ülkeyi yöneten hükümet ve onun Başbakanı olacaktır. Davacının üstendiği görev ne kadar önemliyse yapılan eleştirilere sert bile olsa hoşgörü ile katlanması gerekir. Davalının ... ajansından getirilen açıklamalarının bütünü incelendiğinde davacının şahsına değil, yürüttüğü siyasi görevine eleştiri ve düşünce ifadesi işlendiğinden manevi tazminat gerektirmeyeceğinden bozma kararına iştirak etmiyoruz. 24/09/2013...

      Açıkladığım nedenlerle sayın çoğunluğun aksi yönündeki düşünce ve kararlarına katılmıyorum. 19/03/2014 KARŞI OY YAZISI Dava, evli olduğunu bildiği halde onunla duygusal ve cinsel ilişkiye girmek suretiyle kişilik haklarına saldırı iddiasına dayalı manevi tazminat davasıdır. Eşler evlenmekle birbirlerine karşı cinsel anlamda sadakat yükümlülüğü altına girerler. (MK.185/III) Bu yükümlülüğün ihlali halinde diğer eş TMK 161 maddesine dayalı olarak zina nedenine dayalı boşanma davası açar ve bu davada MK 174/2 maddesinde düzenlenen manevi tazminat isteminde bulunabilir. Böyle bir boşanma davası açarak eşinden tazminat alan kişinin manevi zararı karşılanmış demektir. Boşanma davası açmayan eş, sadakat yükümlülüğüne uymayan eşi affetmiş demektir. Affeden eş manevi tazminat isteminde bulunamaz. Diğer yandan boşanma davası açmakla birlikte hangi sebeple olursa olsun eşinden bu nedenle manevi tazminat istemeyen eşin durumuda aynıdır....

        Şu durumda, eleştiri sınırları aşılmış, hukuka aykırılık gerçekleşmiş ve davalının manevi tazminat sorumluluğu ortaya çıkmıştır. Hal böyle olunca: davacı yararına uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere yerel mahkeme kararının bozulması gerekirken onayan Dairemiz çoğunluğunun kararına katılmıyorum. 12/05/2015 KARŞI OY YAZISI Dava yayın yolu ile kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir, davacı vekili tarafından temyiz edilen hüküm Dairemiz çoğunluğunca onanmıştır. Davacı davaya konu yazının yayımı tarihinde ... ve ... başkanı olup siyasi bir kişiliktir....

          Dava, basın yolu ile kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece istem kısmen kabul edilmiş; kararı, davacı ile davalılardan ..., A. ... ve İhlas Gazetecilik AŞ. temyiz etmiştir. Davacı, Türkiye Gazetesinin 25/5/2008 günlü sayısında “Meclis Araştırması yapılsın, Yargıtay’da kaç dosya kaç yıldır bekliyor ?” başlıklı köşe yazısında Yargıtay Başkanlığı hedef alınarak bu başkanlığın manevi şahsiyetini alenen tahkir ve tezyif eden yazılı, gerçek dışı ve gündem yaratmaya yönelik ifadelere yer verilerek davacının şeref, onur ve kamuoyu nezdindeki itibarının önemli ölçüde zedelendiği iddiasına dayalı manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Davalılar cevaplarında, eleştiri ve ifade özgürlüğü sınırları içinde gerçeklere dayalı yorumlar olduğunu belirterek davanın reddini istemişlerdir. Mahkemece, yazıdaki ifadelerin kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu gerekçesiyle istem kısmen kabul edilmiştir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar ... ve diğeri tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 11/04/2014 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 14/01/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar ... ve ... tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız şikâyet nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar ... ve ... tarafından temyiz edilmiştir....

              Davacı, davalı doktor tarafından kendisine ve ablasına "meme estetiği ve küçültme" ameliyatının yapıldığını, ablasının ameliyatından sonra sorunlar yaşaması nedeniyle ablası tarafından davalı aleyhine açılan tazminat davasında, davalı doktor tarafından delil olarak, ameliyat öncesi çekilmiş vücudunun üst kısmına ait elbisesiz fotoğraflarının izinsiz ibraz edildiğini, bu durumun özel yaşamının gizliliğini ihlal ve kişilik haklarına saldırı oluşturduğunu belirterek uğradığı manevi zararın ödetilmesini istemiştir. Davalı ise, dava konusu olay ile ilgili takipsizlik kararı verildiğini, davacının kardeşi tarafından açılan tazminat davasının yargılaması sırasında, savunma hakkının kullanımı ile ilgili olarak fotoğrafların ibraz edildiğini, davanın kötüniyetle ve haksız kazanç elde etme amacıyla açıldığını ileri sürerek reddedilmesi gerektiğini savunmuştur....

                Hukuk Dairesi'nin görev alanını belirleyen işbölümü kararının 11. maddesi; "Tarafların sıfatına bakılmaksızın, TMK'nın 24 ve TBK'nın 58. maddeleri gereğince kişilik haklarına saldırı nedeniyle (basın yoluyla saldırı dahil) açılan tazminat davaları sonucu verilen hüküm ve kararlar" şeklinde olup kişilik haklarına saldırı teşkil eden eylemler nedeniyle açılan tazminat davalarında tarafların sıfatı ne olursa olsun bu uyuşmazlıkları inceleme görevi yine Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi'ne ait olacaktır. Zira, maddede çok açık olarak tarafların sıfatına bakılmaksızın denmiş olmakla kişilik haklarına saldırı nedeniyle gerek haksız fiili ika edene, gerekse de ev başkanı sıfatını haiz olan kişiye karşı dava açılmış olmasının bir önemi olmayıp tarafın sıfatı ile bağlı kalınmaksızın kişilik haklarına saldırı nedeniyle açılmış olan tazminat davalarını inceleme görevi 3. Hukuk Dairesi'nde olacaktır....

                Bu şartlar; kişilik haklarına saldırı olması, saldırının haksız olması, saldırı nedeniyle kişilik haklarının zarara uğraması, zarar verenin kusurlu olması ve zarar ile saldırı arasında illiyet bağının bulunmasıdır. Her sözleşmeye ya da hukuka aykırılık halinde, manevi tazminat ödenmesi gerektiğinin kabulü mümkün değildir. Somut olayda, teminat senedinin amaca aykırı kullanılması ile icra ve haciz işlemlerinin uygulanmasının, davacının kişilik haklarına zarar verdiğinden söz edilemez. Bu halde, davacının kişilik haklarının saldırıya uğradığı ve zedelendiği hususu ispat edilmediğinden, manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle kabulü hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 21.12.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  UYAP Entegrasyonu