Davacı, davalı doktor tarafından kendisine ve ablasına "meme estetiği ve küçültme" ameliyatının yapıldığını, ablasının ameliyatından sonra sorunlar yaşaması nedeniyle ablası tarafından davalı aleyhine açılan tazminat davasında, davalı doktor tarafından delil olarak, ameliyat öncesi çekilmiş vücudunun üst kısmına ait elbisesiz fotoğraflarının izinsiz ibraz edildiğini, bu durumun özel yaşamının gizliliğini ihlal ve kişilik haklarına saldırı oluşturduğunu belirterek uğradığı manevi zararın ödetilmesini istemiştir. Davalı ise, dava konusu olay ile ilgili takipsizlik kararı verildiğini, davacının kardeşi tarafından açılan tazminat davasının yargılaması sırasında, savunma hakkının kullanımı ile ilgili olarak fotoğrafların ibraz edildiğini, davanın kötüniyetle ve haksız kazanç elde etme amacıyla açıldığını ileri sürerek reddedilmesi gerektiğini savunmuştur....
Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2013/37811 soruşturma no'lu şikayet dilekçesinde davacı tarafından nitelikli dolandırıldığını iddia ettiğini, bu şikayette davalının hak arama özgürlüğünün sınırlarını aştığını, şikayet dilekçesinde yazılan ifadelerin davacının kişilik haklarını ihlal eder nitelikte olduğunu, davacının bu şikayet dilekçesini taraflar arasında devam eden başka davalarda cevap dilekçesine ek olarak sunduğunu, bu nedenle kişilik haklarının ihlal edildiğini belirterek uğradığı manevi zararının giderilmesi isteminde bulunmuştur. Davalı vekili, şikayetin Anayasal hak arama özgürlüğü kapsamında kaldığını belirterek davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece; şikayet hakkının, hak arama özgürlüğü sınırlarının aşılarak kullanıldığı ve şikayet edilen davacının kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu gerekçesiyle istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir....
Borçlar Kanunu'nun 49. maddesine göre, kişilik hakları haksız saldırıya uğrayan kimse manevi tazminat isteyebilir. Aynı Kanunun 98. maddesi delaletiyle sözleşmeye aykırılık halinde de 49. maddenin uygulanacağı duraksamasızdır. Kişinin onuru, saygınlığı gibi kişilik haklarını oluşturan değerlere saldırı halinde manevi bir zarar yani kişilik hak ve değerlerinde irade dışında gerçekleşen bir eksilmenin oluştuğunun kabulü gerekir. İhbar ve şikayet hakkının kullanılması, Anayasanın 36. maddesinde düzenlenen hak arama özgürlüğünün doğal bir sonucudur. Şikayet dilekçesinin içeriğinden davalının Anayasa ile öngörülen şikayet hakkını kullandığı, kişilik hakkına saldırı niteliğini taşımadığı bu nedenle karşı dava açısından manevi tazminat koşullarının oluşmadığı anlaşılmaktadır. Bu şikayetin sonucu olarak disiplin cezası verilmemesi de sonuca etkili değildir....
Anılan anayasal ve yasal düzenlemeler ile Anayasa'nın 90 ıncı maddesinin beşinci fıkrasının son cümlesine göre ulusal hukukun bir parçası hâline gelmiş bulunan AİHS'nin 10 uncu maddesi uyarınca kişilik hakları zarara uğrayanların manevi tazminat isteme hakları vardır. Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilmedir. Duyulan acı, çekilen ızdırap manevi zarar değil, onun görüntüsü olarak ortaya çıkabilir. Acı ve elemin karşılığı manevi zarar olarak kabul edilerek keder ve acılarını içlerinde gizleyenleri tazminat isteme haklarından yoksun bırakmamak için kanunlarımız manevi tazminat verilebilecek bazı olguları özel olarak düzenlemiştir. TMK'nın 24 ve TBK'nın 58 inci maddelerinde yer verilen kişilik haklarının korunması da bunlardan biridir....
ve diğerleri aleyhine 05/05/2003 gününde verilen dilekçe ile basın yolu ile kişilik haklarının zedelenmesi nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davacılardan A.. D.. hakkındaki davanın feragat nedeniyle reddine, diğer davacılar V.. A.., T.. A.. yönünden davanın kısmen kabulüne dair verilen 27/12/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılardan M..Ş.. vekili ile Y.. Y.. vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, basın yolu ile kişilik haklarına haksız saldırı hukuksal nedenine dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, istemin kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılardan M...Ş.. ile Y.. Y.. tarafından temyiz edilmiştir. Davacılar; S.....
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda; Dava; kişilik hakkına saldırı sebebine dayalı manevi tazminat istemine ilişkin olup; talep, ihtiyati tedbirin kaldırılması talebinin reddine ilişkin ara karara karşı yapılan istinaf başvurusudur. Bu itibarla, dosyadaki belgelere, istinaf incelemesine konu ara kararın gerekçesi içeriğine göre, yerel mahkemece verilen ara kararında kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, bu nedenle istinaf incelemesine konu 01/06/2021 tarihli ara kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davalının yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nun 353/1- b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir....
Yatırım Sanayi ve Ticaret A.Ş. ve ... aleyhine 06/03/2015 gününde verilen dilekçe ile basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 10/12/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ve davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedenine dayalı manevi zararın giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalılar tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili; müvekkilinin İstanbul milletvekili ve ... grup başkan vekili olduğunu, ......
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda davalının şikâyet hakkını yasal sınırlar içerisinde kullanıp kullanmadığı ve davalının basına yaptığı açıklamada davacı hakkında söylediği “Ben ahdettim onun koluna bilezik taktırmadan göndermeyeceğim” şeklindeki sözlerinin Belediye Başkanı olan davacının katlanması gereken eleştiri sınırlarını aşıp aşmadığı, davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre davalının manevi tazminatla sorumlu tutulup tutulmayacağı noktasında toplanmaktadır. Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesi ile korunan kişilik haklarına yapılan saldırı nedeniyle 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 49. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 58.) maddesine dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 17/09/2010 gününde verilen dilekçe ile haksız şikayet nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 20/11/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili Avukat ... tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız şikâyet nedeniyle kişilik haklarının ihlaline dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir....
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, davalının Habertürk Gazetesi'nde yayımlanan “Suikastın Ardında Yirmibeşoğlu Vardı” başlıklı söyleşisi içeriğindeki sözlerinin davacının kişilik haklarına saldırı teşkil edip etmediği, buradan varılacak sonuca göre davalının manevi tazminatla sorumlu tutulup tutulamayacağı noktasında toplanmaktadır. Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konuyla ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır. Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilmedir. Duyulan acı, çekilen ızdırap manevi zarar değil, onun görüntüsü olarak ortaya çıkabilir. Acı ve elemin manevi zarar olarak nitelendirilmesi sonucu, tüzel kişileri ve bilinçsizleri; öte yandan, acılarını içlerinde gizleyenleri tazminat isteme haklarından yoksun bırakmamak için yasalar manevi tazminat verilebilecek bazı olguları özel olarak düzenlemiştir....