Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedenine dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; karar, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacılar vekili; davalı ... Gazetesi'nin 22.01.2013 tarihli nüshasının 5. sayfasında "...... Kendinden Değil ...... Bankasından Olduğunu Öğrendi" başlıklı bir haber yayınlandığını, dava konusu haberde davacının 8 yıl önce eşinden habersiz şekilde ......'da ...... bankasından hamile kaldığı, "......" isimli erkek çocuğu doğurduğu, şiddetli geçimsizlik nedeniyle eşiyle boşanma aşamasında DNA testi ile çocuğun eşinden olmadığının ortaya çıktığı ve eşinin işlemi yapan ......dan şikayetçi olduğuna ilişkin haber yayınlandığını, davalının sahibi olduğu www.gazetevatan.com internet sitesinde de 21.01.2013 tarihinde aynı içerikte ".........
Davacı, davalı tarafından çeşitli gazete ve televizyonlara gönderilen basın açıklamasında kendisi hakkında kullanılan ifadelerin kişilik haklarına saldırı oluşturduğunu iddia ederek manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Davalı, bir siyasi partinin genel başkan yardımcısı olarak davacının yazılarında yer alan haksız eleştirilerine cevap verdiğini, kullanılan ifadelerin davacının kişilik haklarına saldırı oluşturmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, davalının açıklamasının davacının kişilik haklarına saldırı içerdiği gerekçesiyle istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir. Hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır....
Bir kişinin fiziki, sosyal ve duygusal kişilik değerlerine iradesi dışı saldırma sonucu meydana gelen eksilme ve kayıplar manevi zararı oluşturur. Bu tür kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse, manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir. Yasalarımız manevi tazminat verilebilecek olguları sınırlamıştır. Bunlar kişinin ve ailenin onur ve saygınlığına yönelik suçlar, kişilik değerlerinin zedelenmesi, isme saldırı, nişan bozulması, evlenmenin feshi, babalığın benimsenmemesi, bedensel zarar ve öldürmedir. Dosya kapsamından açılan babalık davasının sonuçlanmadığı anlaşılmıştır. Davacı tarafça, davalının babalığı benimsemediği ve baba olarak üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmemesi nedeniyle tazminat talep edildiği anlaşıldığına göre, babalık davasının kesinleşmesi beklenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken; eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir....
Bir kişinin sorumluluğu birden çok sebebe dayandırılabiliyorsa hakim, zarar gören aksini istemiş olmadıkça veya kanunda aksi öngörülmedikçe zarar görene en iyi giderim imkanı sağlayan sorumluluk sebebine göre karar verebilir. (6098 Sayılı TBK m. 60) Davacı Türk Medeni Kanunu'nun 166/1. maddesine dayanan boşanma davasıyla birlikte manevi tazminat istemiştir. Daha önceki davada verilen boşanma kararının kesinleşmiş olması karşısında davacının aynı zamanda boşanma sebebi oluşturan eyleme dayanan manevi tazminat isteği artık boşanma sebebine bağlı olmaktan çıkmış, bağımsız bir talep haline dönüşmüştür. Böyle bir durumda manevi tazminat talebinin hukuksal dayanağı artık Türk Medeni Kanunu'nun 174/2. maddesi olmaktan çıkmıştır....
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, sosyal medya yolu ile kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir.Türk Medeni Kanunu'nun 24. maddesine göre, Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hâkimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir.Türk Borçlar Kanunu'nun 58. maddesine göre, Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir.Benzer konuya ilişkin---------sayılı ilamında; "Asliye Hukuk Mahkemelerinin Görevi başlıklı HMK Madde 2(1) Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. (2) Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir....
Davacı fesih yazısında kişilik haklarına saldırı olduğunu, kendisinin zan altında bırakıldığını, güvenilirliğinin zedelendiğinden bahsedildiğini iddia etmiştir. Mahkemece her ne kadar fesih sebebiyle davacının kişilik haklarına saldırı teşkil edecek ifadelerin kullanıldığı kabul edilerek davacının manevi olarak duymuş olduğu üzüntü ve acı sebebiyle manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, manevi tazminat istenilebilmesi için kişilik haklarının ihlal edilmiş ve buna yönelik bir saldırı gerçekleşmiş olması gerekir. Fesih gerekçesinde kullanılan ifadelerin davacının kişilik haklarına saldırı boyutunda olduğu yönündeki değerlendirme isabetli değildir. Her ne kadar iş sözleşmesinin haksız şekilde feshedildiği kesinleşen Mahkeme kararı ile sabit ise de, fesih bildiriminde davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde bir eylem bulunmadığı gibi davacı tanık beyanları da bu hususu ispatta yetersizdir....
Kesinleşmiş bir mahkumiyet kararında sabit kabul edilen olgular ile kişilik hakkına saldırının varlığı anlaşılıyor ise bu olgular ile hukuk mahkemesi bağlıdır. Bir yandan bağlı olunduğunu kabul ederken öte yandan bu sözlerin kişilik hakkına saldırı oluşturmadığının kabul edilmesi BK 53 (TBK 74) madde hükmü ile bağdaşmayacaktır. Kaldı ki kesinleşmiş bir ceza mahkemesi kararı ortada mevcut ve bu karar nedeniyle kınama kararı verilmesi gerektiği kabul edilirken bu sözlerin kişilik hakkına saldırı oluşturmadığı gerekçesiyle öte yandan manevi tazminata hükmedilemeyeceğini kabul etmek çelişkili bir sonuç meydana getirecektir....
Kesinleşmiş bir mahkumiyet kararında sabit kabul edilen olgular ile kişilik hakkına saldırının varlığı anlaşılıyor ise bu olgular ile hukuk mahkemesi bağlıdır. Bir yandan bağlı olunduğunu kabul ederken öte yandan bu sözlerin kişilik hakkına saldırı oluşturmadığının kabul edilmesi BK 53 (TBK 74) madde hükmü ile bağdaşmayacaktır. Kaldı ki kesinleşmiş bir ceza mahkemesi kararı ortada mevcut ve bu karar nedeniyle kınama kararı verilmesi gerektiği kabul edilirken bu sözlerin kişilik hakkına saldırı oluşturmadığı gerekçesiyle öte yandan manevi tazminata hükmedilemeyeceğini kabul etmek çelişkili bir sonuç meydana getirecektir....
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Borçlar Kanununun 49. maddesi gereğince,”Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namı ile bir miktar para ödenmesini dava edebilir.” Dava, davalı tarafından yapılan savunmadaki sözlerin kişilik hakkına saldırı oluşturduğu iddiasıyla manevi tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece, davalının sorumluluğuna karar verilmiştir. Kişilik hakları kişinin hür ve bağımsız varlığının önemli bir parçası olup; kişinin yaşadığı toplumda, ilişki kurduğu çevrede şerefi ve saygınlığını sarsacak, onu küçük düşürecek, yanlış tanıtacak, zora sokacak, düşmanca bir ortama itecek her türlü davranış kişilik haklarına saldırıdır. Hak arama ve savunma hakkının kutsallığı elbette tartışılmazdır. Ne var ki, bu hakkın kullanılmasının ölçüsü de yine yasalarla getirilmiştir.Yeri gelmişken, burada üstün nitelikte özel yarar kavramı üzerinde durmakta yarar vardır....
Bölge Adliye Mahkemesince kadın yararına hükmolunan maddi tazminatın fazla olduğundan ve erkeğin kusurlu davranışlarının kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olmadığı, bu nedenle kadının manevi tazminat talebinin reddi gerektiğinden bahisle ilk derece mahkemesinin kararının düzeltilmesine, "Davacı-karşı davalının, davalı-karşı davacı lehine manevi tazminata hükmedilmesine yönelik istinaf talebinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile; ... l....