Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir. Davacılar vekili dava dilekçesi ile tazminat talepleri için dava tarihinden itibaren faiz talep etmiş olup, davalılar yönünden faiz başlangıcının asıl ve ıslah edilen kısım yönünden dava tarihi olarak kabulü gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar ... ve ... vekilinin, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz peşin harcının davalılar ... ve ...'a ve davacılara iadesine 19.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Asıl davada davacı ..., davalılardan ...’in kendisiyle evliyken, diğer davalı ... ile evlilik dışı ilişki kurması, davalı ...’nin de ...’in evli olduğunu bilerek ...’in sadakatsizlik eylemine katılması nedeniyle manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Mahkeme, manevi tazminata hükmedilmesini gerektirecek yeterli kanıt bulunmadığı gerekçesiyle asıl davanın reddine karar vermiştir. Davacı ... ile davalı ... arasında görülen boşanma davasında; kocanın evlilik dışı ilişkiye girmesinin, kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiğinin kabulü ile davacı yararına 8.000 TL manevi tazminata hükmedilmiş, karar Yargıtay 2. Hukuk Dairesi tarafından onanmıştır. Boşanma dosyası kapsamı itibarı ile sadakatsizlik olgusu sabit olmuştur. Bu sebeple mahkemenin asıl davaya yönelik ret gerekçesi yerinde değildir. Boşanma davasında davacı ... lehine, eldeki tazminat davasına konu haksız eylem nedeniyle manevi tazminata hükmedilmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 12/09/2008 gününde verilen dilekçe ile haksız eylem nedeniyle tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 06/10/2009 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız eylem nedeniyle yaralanmadan dolayı uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar, davalı tarafından temyiz olunmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 04/11/2009 gününde verilen dilekçe ile haksız eylem nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 09/12/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız eylem nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosya kapsamından, uyuşmazlığın çözümünde incelenmesi gerekli görülen ... ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/314 esas 2012/563 karar sayılı dosyasının veya onaylı örneğinin gönderilmesi için geri çevirme kararı verilmesi gerekmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı-karşı davalı ... tarafından, davalı-karşı davacı ... aleyhine 04/10/2006 gününde verilen dilekçe ile haksız eylem nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi, davalı-karşı davacı ... tarafından davacı-karşı davalı ... aleyhine 23/11/2006 gününde verilen dilekçe ile haksız eylem nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın açılmamış sayılmasına dair verilen 18/10/2016 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı-karşı davacı tarafından süresi içinde istenilmekle dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dosya kapsamından, uyuşmazlığın çözümünde incelenmesi gerekli görülen ... 22. Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/535 esas, 2013/176 karar sayılı dosyasının gönderilmesi için geri çevirme kararı verilmesi gerekmiştir....
Yargıtay 4.HD'nin 2016/5182 E - 2016/7395 K sayılı 02/06/2016 tarihli kararında;"Anayasa m. 129/5’de, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davalarının, ancak idare aleyhine açılabileceği benimsenmiştir. Ne var ki, bu kural mutlak olmayıp; idari yetkilerin kullanılma alanı ile, eş anlatımla, idari işlem ve eylem niteliğini yitirmemiş davranışlar ile sınırlıdır. Özellikle, haksız eylemlerde (fiili yol); kamu görevlisinin, Anayasa’nın bu güvencesinden yararlanma olanağı bulunmamaktadır. Bu hali ile davalı TCDD ' de memur sıfatı ile çalışan davalılar T3 Aşkın ' nın kişisel kusurlarından bahisle manevi tazminat ile sorumlu tutulmalarında usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir....
Maddi Tazminat Talepleri Yönünden Yapılan Değerlendirmede; Davacı vekilince,---- sürekli iş göremezlik tazminatı talebinde bulunmuştur. Davacı vekilince, ---- maddi tazminat taleplerinin davalı --- karşılandığını, bu hususta davanın konusuz kaldığını belirttiği anlaşılmakla, Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davanın sulh sonucu konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, karar verilmiştir. Manevi Tazminat Talebi Yönünden Yapılan Değerlendirmede; Manevi tazminat talebi yönünden ise yapılan yargılama neticesinde, tazminat miktarının belirlenmesinde gözetilen hususların açıklanması gerekir: 6098 satılı Türk Borçlar Kanunu'nun 56/2. maddesi gereğince hakimin, özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır....
Tekniğin gelişimi ve yaşam koşullarına göre belirlenmiş varlıklar, açıklanan olgularla çevrelendirildiğinde, davaya konu olayın bu çerçeve dışında kalması durumunda manevi tazminat isteği reddedilmelidir. Yukarıda açıklanan haksız eylemler nedeniyle oluşan zarar maddi zarar olup davacının iç huzurunu bozacak nitelikte bir olgu değildir. Manevi tazminatın koşullarını düzenleyen Türk Borçlar Kanunu'nun 58. maddesine göre mal varlığına yönelik zararlar kişinin sosyal, fiziki ve kişilik değerlerine saldırı oluşturacak nitelikte bir eylem olarak benimsenemez. Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, davacının manevi tazminat isteminin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle, yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir....
tan 11/08/2005 haksız eylem tarihinden davalı ... yönünden 04/09/2006 dava tarihinden (... poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, 8.000,00 TL manevi tazminatın davalılar ... ve ...'tan 11/08/2005 haksız eylem tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, davacı baba ...'ın davasının maddi tazminat istemi yönünden reddine, 2.000,00 TL manevi tazmiatın ... ve ...'...
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, haksız fiilden kaynaklı tazminat istemine ilişkindir. İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır. Dava haksız fiilden kaynaklı manevi tazminat istemine ilişkin olup bu neviden davaların zarar görenin yerleşim yerinde de açılabilecek olması karşısında davacı vekilinin mahkemenin yetkisine ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak haksız fiile dayalı tazminat davalarında tazminata hükmedilmesi için hukuka aykırı eylemin varlığının, bu eylem uyarınca bir zararın ortaya çıktığının, zarar ile hukuka aykırı eylem arasında uygun illiyet bağının bulunduğunun somut deliller ile ortaya konulması zorunludur. Ne var ki bu hususta mahkemece yapılan araştırma hüküm kurmaya elverişli görülmemiştir....