Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, geçici hukuki koruma yollarından biri olan ihtiyati hacizde yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmiş olup, ekli belgelere göre bir miktar tazminat alacağının doğduğunu kabul ihtimal ve ispat dahilinde olduğundan, maddi tazminat talebi yönünden ihtiyati haciz koşullarının gerçekleşmesi nedeniyle dava edilen 10.000,00 TL yönünden talebin kabulü gerekirken, reddi doğru görülmemiştir. 2-Manevi tazminata ilişkin ihtiyati haciz talebi yönünden yapılan istinaf incelemesinde; Davacı vekili tarafından dava konusu yapılan, manevi zarara karşılık toplam 70.000,00 TL olduğu belirtilen manevi tazminat alacağını teminen de ihtiyati haciz talep edilmiş, Mahkemece talebin reddine karar verilmiştir....

    Hukuk Dairesinin 20.04.2015 tarihli ve 2015/5842 Esas, 2015/8588 Karar sayılı kararı; “ Somut olayda, görülmekte olan maddi ve manevi tazminat davasında, davacı lehine hüküm kurulması halinde hükmün infazının akim kalmasını önlemek amacıyla ihitiyati haciz talep edilmiş; bu durumda geçici hukuki koruma yollarından biri olan ihtiyati hacizde yakın ispat koşulu gerçekleşmiş olup mahkemece ihtiyati haciz koşullarının bulunduğunun kabulü yerindedir. Ne var ki ihtiyati haciz talep eden davacı vekilinin ihtiyati haciz isteminin hangi taşınır veya taşınmazlara ilişkin olduğu açıklatılmadan, ihtiyati haciz talep edenin maddi ve manevi tazminat talebi ile orantısız biçimde borçlulara ait taşınır ve taşınmaz mallar ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine 500.000,00 TL alacağa tekabül eden miktarda ihtiyati haciz konulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir....

      Öncelikle belirtmek gerekir ki; manevi tazminat istemi, zararın tekliği ve bölünmezliği ilkesi gereğince kısmi ve belirsiz alacak davası olarak açılamaz. Bu sebeple davacının manevi zararlarına karşılık ihtiyati haciz taleplerinin tamamının tek kalemde istenebileceği göz önünde tutularak ihtiyati haciz talebinin kabulü, hacizde ölçülülük ilkesi gereğince kısmen kabul-kısmen reddi veya reddine karar verilmiş olması, ileride hükmedilecek olan manevi tazminat istemi için 6100 sayılı HMK'nın 36/1- b bendi gereğince davada iki taraftan birine veya üçüncü kişiye kanunen gerekmediği halde görüşünü açıklamış olması niteliğinde görülemez. Diğer bir anlatımla ihtiyati hacizde verilen karar ne olursa olsun buna bağlı olmaksızın nihai kararda 22/06/1966 tarihli 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı göz önünde tutularak manevi tazminatın hüküm altına alınması mümkündür....

      Dava, haksız ihtiyati hacizden kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir. Davacı vekili; davalı tarafın üçüncü kişilerden olan alacağını tahsil için başlattığı icra takibi sırasında alınan ihtiyati haciz kararı gereğince 01/02/2013 tarihinde davacı şirkete ait işyerinde haciz yapıldığını, şirket yetkilisinin borçlu kişilerle iş yerinin hukuki ve fiili bağlantısının olmadığını beyan etmesine karşın haciz ve muhafaza işleminin yapıldığını haksız eylem ve işlem nedeniyle müvekkilin mağdur olduğunu ve itibar kaybına uğradığını belirterek .. TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur....

        Şirketinin faaliyette bulunması nedeni ile fiili haciz işlemi gerçekleştirilmiştir. Davacı fiili haciz işleminin haksız ve kötüniyetli olarak yapıldığını ileri sürüp maddi ve manevi tazminat talep etmektedir. Haksız haciz nedeni ile manevi tazminat talep edebilmek için haczin sadece haksız olması yeterli olmayıp, ayrıca iş yeri sahibine zarar vermek kastı ila ve kötüniyetli olarak yapılmış olması gerekmektedir. Somut olayda iş yerinin dava dışı ... Şirketine ait olduğuna ilişkin kayıt elde edilememekle birlikte; aynı iş yerini daha önce davalıya borcu olan şirketin işletiyor olması nedeni ile şüphe halinde kalan davalı tarafın talebi üzerine haciz işlemi yapılmış olup, bu durumda davalının haksız, kötüniyetli ve sırf davacıya zarar vermek amacı ile haciz işlemi yaptığı kanıtlanamadığı için manevi tazminat isteğinin yasal koşullarının bulunmadığı kabul edilmiştir....

          Davalılar vekili, davalılardan ... tarafından davacıya borç para verildiğini, karşılığında senet alındığını, davalıların davacıdan alacaklı olduğunu, davacı hakkında yapılan icra takibinde fiili haciz uygulanmadığını ve bu nedenle manevi tazminat şartlarının oluşmadığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, davacının yaşadığı haciz baskısının kişilik haklarına saldırı oluşturacağı gerekçesiyle manevi tazminat talebinin davalılar ... ve ... yönünden kısmen kabulüne; davalı ...'in olay nedeni ile ceza yargılamasında tanıklık yapması haksız fiil teşkil etmeyeceğinden bahisle ... hakkındaki davanın ise reddine karar verilmiştir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacının aracına uygulanan haczin sicil kaydı üzerine konulan kayden haciz olduğu, muhafazalı haciz olmadığı anlaşılmaktadır....

            Bununla birlikte hemen belirtmek gerekirki, manevi tazminat miktarının takdirinin hâkime ait olduğu, hâkimin yargılama sonunda hak ve nesafete uygun karar vereceği, böylece bu aşamada talep edilen miktarın tamamı yönünden ihtiyati haciz kararı verilmesinin doğru olmayacağı değerlendirilerek, mahkemece uygun görülecek miktar yönünden, yine aynı Kanunun 259'uncu maddesi uyarınca takdir edilecek teminat mukabilinde ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiği düşünülmüş, bu itibarla davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin maddi tazminat davası yönünden reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamakla birlikte, manevi tazminat davası yönünden ihtiyati haciz kararı verilmesi gerekirken yazılı biçimde reddine karar verilmesi doğru olmamıştır....

            Öncelikle belirtmek gerekir ki; manevi tazminat talebi, zararın tekliği ve bölünmezliği ilkesi gereğince kısmi ve belirsiz alacak davası olarak açılamaz. Bu sebeple davacının manevi zararlarına karşılık ihtiyati haciz taleplerinin tamamının tek kalemde istenebileceği göz önünde tutularak ihtiyati haciz talebinin kabulü, hacizde ölçülülük ilkesi gereğince kısmen kabul-kısmen reddi veya reddine karar verilmiş olması, ileride hükmedilecek olan manevi tazminat istemi için 6100 sayılı HMK'nın 36/1- b bendi gereğince davada iki taraftan birine veya üçüncü kişiye kanunen gerekmediği halde görüşünü açıklamış olması niteliğinde görülemez. Diğer bir anlatımla ihtiyati hacizde verilen karar ne olursa olsun buna bağlı olmaksızın nihai kararda 22/06/1966 tarihli 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı göz önünde tutularak manevi tazminatın hüküm altına alınması mümkündür....

            ya karşı açtığı manevi tazminat davası yönünden, İİK'nin 257/1'inci maddesi kapsamında ihtiyati haciz kararı verilmesi gerekirken, talebin reddedilmesi doğru görülmemiştir. Bununla birlikte hemen belirtmek gerekir ki, manevi tazminat miktarının takdirinin hâkime ait olduğu, hâkimin yargılama sonunda hak ve nesafete uygun karar vereceği, böylece bu aşamada talep edilen miktarın tamamı yönünden ihtiyati haciz kararı verilmesinin doğru olmayacağı değerlendirilerek, mahkemece uygun görülecek miktar yönünden, yine aynı Kanunun 259'uncu maddesi uyarınca takdir edilecek teminat mukabilinde ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiği düşünülmüş, bu itibarla davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin ara kararına yönelik istinaf başvurusu, davalı sürücü ...'ya karşı açılan manevi tazminat davası yönünden kabulüyle HMK'nin 353/1-a/6'ncı maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair karar verilmesi gerekmiştir. Davalı ......

              UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR: Somut olaydaki uyuşmazlık, maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemiyle açılan davada ihtiyati haciz kararı verilmesi şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır. DELİLLERİN TARTIŞILMASI, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Talep, maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemi ile açılan davada davalının malvarlığı üzerine ihtiyati haciz konulması istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesinin 09/10/2020 tarihli ara kararı ile, ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacılar vekili tarafından yukarıda yazılı sebeplerle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davalı aleyhinde kasten adam öldürme eylemi nedeniyle yapılan soruşturmanın halen devam ettiği anlaşılmıştır....

              UYAP Entegrasyonu