Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

H.. aleyhine 25/03/2013 gününde verilen dilekçe ile haksız eylem (mala zarar verme) nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davacı yönünden feragat nedeniyle davanın reddine, asli müdahil yönünden ise, manevi tazminat talebinin reddine maddi tazminat talebinin kabulüne dair verilen 10/07/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA ve aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 27/01/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Böyle bir eylemde hem maddi zarar hem de manevi zarar doğmaktadır. Maddi zarar gasbedilen mal veya para veya yaralanma nedeniyle yapılan tedavi masrafları kalemlerinden oluşmaktadır. Manevi zarar ise kişinin maneviyatında oluşan (travma) moral eksilmesidir. Dolayısıyla somut olayda tek eylemden hem maddi zarar hem de manevi zarar doğmaktadır. b) Site yöteminin sorumlu olacağı ve müteselsilen güvenlik şirketinin de sorumlu olacağı konusunda uygulamada "ittifak" söz konusudur. c) Sorun davalıların sorumluluk alanında kalan maddi ve manevi tazminat taleplerinden sadece maddi tazminat kısmının kat mülkiyeti hukuku kapsamında kaldığı, dolayısıyla sulh hukuk mahkemelerinin sadece maddi tazminat taleplerini inceleyebileceği ve ancak manevi tazminat talebinin MK'nın 24, BK'nın 58. maddeleri kapsamında olmakla sadece ve doğrudan Asliye Hukuk Mahkemesinde incelenebileceği yönündeki bazı Yargıtay Daire uygulamaları ve çoğunluk görüşüdür....

      Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Dosya kapsamından, davacılar vekilince davacı ... için 40.000,00 TL, davacı ... için 20.000,00 TL manevi tazminat talep edilmiş, mahkemece Halil için 10.000,00 TL, ... için 3.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiştir....

        nun manevi tazminat taleplerinin reddine yönelik verilen kararın kesinleşmesi nedeniyle bu hususta tekrar karar verilmesine yer olmadığına, davacı ...'nun maddi tazminat talebinin feragat nedeniyle reddine yönelik verilen kararın kesinleşmesi nedeniyle bu hususta tekrar karar verilmesine yer olmadığına, davalı ... yönünden davanın reddine, davacı ... mirasçıları tarafından takip edilen maddi tazminat talebi yönünden davanın kabulü ile 70.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...'den tahsili ile davacı ... mirasçılarına verilmesine, davacı ...'nun maddi tazminat talebinin kabulü ile 70.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...'den tahsili ile davacı ...'na verilmesine karar verilmiştir. Karar davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir....

          Davacı ve vekili tarafından manevi tazminat yönünden yapılan istinaf sebebinin incelenmesinde; Dava konusu trafik kazanın maddi hasarlı olduğu, davacının bedeni yönden bir yaralanmasının bulunmadığı anlaşılmakla, davacının hayvanlara çarpmamak için göstermiş olduğu çaba neticesinde oldukça sarsıldığı ve ruhsal olarak etkilendiğine yönelik iddianın, davacının olay nedeniyle manevi tazminat talep etmesini haklı kılacak bir emare olmadığı, davacının kazanın meydana gelmemesi amacıyla yapmış olduğu eylem nedeniyle manevi tazminat talep etmesinin söz konusu olamayacağı, davacının manevi yönden zarara uğradığının ispat edilemediği anlaşılmakla davanın manevi tazminat yönünden reddine karar verilmesi yerinde görülmekle bu yöndeki istinaf talebinin reddi gerekmiştir....

          Sanığın katılanların evinin kapısına zarar vermeden asetatlı naylon ile açarak hırsızlık yapması ve katılan ...’ın zararının olmadığını beyan etmesi karşısında; mala zarar verme suçunun oluşmayacağı gözetilmeden, sanığın 5237 sayılı TCK'nın 151/1. maddesi uyarınca mala zarar verme suçundan da cezalandırılmasına karar verilmesi, Kabule göre de; Sanık hakkında, denetim süresi içinde yeni bir suç işlendiğinin ihbarı ile duruşma açılması neticesinde verilen hüküm neticesinde; kasıtlı bir suç işlenmesi nedeniyle açıklanmasına karar verilecek yeni hükmün, Yargıtay incelemesine tabi olacak ve kesinleşmesi halinde infaza verilecek hüküm olacağı, bu nedenle kararın dayandığı tüm kanıtların, bu kanıtlara göre ulaşılan sonuçların, iddia, savunma, tanık anlatımları ve dosyadaki diğer belgelere ilişkin değerlendirmeler ile sanığın eyleminin ve yüklenen suçun unsurlarının nelerden ibaret olduğunun, hangi gerekçeyle hangi delillere üstünlük tanındığının açık olarak gerekçeye yansıtılması ve bu şekilde...

            Ancak; 1-23/04/2012 tarihli kolluk tutanağına göre suça sürüklenen çocuğun suça konu mallar ile birlikte yakalandığında, diğer sanıklarla birlikte hırsızlık yaptıkları işyerini görevlilere gösterip malların müştekiye teslimini sağladığının anlaşılması karşısında suça sürüklenen çocuk hakkında TCK 168/1. madde hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi, 2-Müşteki ...’in aşamalardaki beyanlarında eşyalarını kapısı kilitlenmeyen depoya bıraktığını belirtmesi karşısında suça sürüklenen çocuğun belirtilen yere zarar vermeden girmesi nedeniyle mala zarar vermek suçunun unsurları itibariyle oluşmaması nedeniyle atılı suçtan beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk ... müdafiinin temyiz itirazı bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 18/09/2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

              Katılanlar ile aynı apartmanda oturan sanığın, katılanların apartmanın bahçesi için yaptırmış oldukları kayrak taşlarını ve bahçeye dikilen ağacı söktüğünün iddia edildiği olayda; Kat maliki olan sanığın, diğer kat maliki olan katılanların, herhangi bir kat malikleri kurulu kararı olmaksızın sitenin ortak alanına döşenen kayrak taşlarını, kırmadan ve taşlara zarar vermeden sökerek bahçenin başka bölümüne yeniden döşediği yine bahçeye dikilen limon fidanını da alınan bilirkişi raporuna göre hayatiyetini kaybetmeksizin sökerek bahçenin başka bir yerine diktiği, kastının ortak kullanım alanı olan bahçeden en iyi şekilde faydalanmak olduğu nedeniyle eyleminde mala zarar verme suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle sanığın beraatine yönelik kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir....

                TBK'nın "manevi tazminat" başlıklı 56/2.maddesinde "Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir....

                  Dosya kapsamından, davacının manevi tazminat isteminin, davalıların mala zarar verme eylemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Mala zarar verme eylemi, davacının cismani zararına neden olmadığı gibi, TBK 58. maddesine göre (818 sayılı mülga BK'nun m.49) kişinin sosyal, fiziki ve kişilik değerlerine saldırı oluşturacak nitelikte bir eylem de değildir. (Emsal Yargıtay 4. HD 2016/14131 E. - 2019/172 K. , 2016/14116 E.- 2018/7857 K.) Arazinin yeniden ekilememesi hususu ise miras malı olan tarlanın kullanımı ile ilgili olup, manevi tazminat gerektirmez. Bu çerçevede manevi tazminat şartları oluşmamıştır. Davacı vekilinin bu yöndeki istinaf istemi bu nedenle yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf talebinin HMK 353/1- b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Lüleburgaz 1....

                  UYAP Entegrasyonu