Mahkemece kooperatif üyeliği ve ödemelere ilişkin kayıt ve belgeler getirtilmemiş, mal ayrılığı rejimi döneminde yapılan ödemeler ile edinilmiş mallara katılma rejimi döneminde yapılan ödemeler ayrı ayrı araştırılmamış, yine banka mevduatna ilişkin kayıtlar ve hesap hareketlerine ilişkin belgeler getirtilerek, dava konusu dövizin edinilmiş mal niteliğinde olup olmadığı belirlenmemiş, davacının mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacağı usulüne uygun olarak tespit edilmemiştir. Mahkemece, yukarıda açıklanan araştırma ve incelemeler yapılmadan eksik incelemeyle yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Davacı vekili ile davalı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görüldüğünden kabulü ile dava konusu 954 parsel üzerindeki 17 nolu daire ile döviz mevduatına ilişkin hüküm bölümünün açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Aile Mahkemesi Taraflar arasındaki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: Mahkemenin 01.04.2016 tarihli ve 2014/169 Esas, 2016/287 Karar sayılı kararıyla; tarafların boşanmasına ve boşanmanın ferilerine ilişkin karar verilmiş, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı alacak davası yönünden olumlu-olumsuz bir karar verilmemiştir. Karara karşı süresi içinde davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur. Dairemizin 24.04.2018 tarihli ve 2016/17187 Esas, 2018/5468 Karar sayılı ilamı ile hükmün onanmasına karar verilmiştir. İşbu onama ilamına karşı davacı erkek vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur....
Cevap dilekçesi: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; tarafların boşanma davasında karşılıklı olarak birbirlerinden mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı değer artış payı katlı payı alacağı taleplerinin olmadığını ifade ettiklerini, bu haklarından feragat ettiklerini belirterek davanın reddini istemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Katkı Payı Alacağı ve Katılma Alacağı ... ile ... aralarındaki katkı payı alacağı ve katılma alacağı davasının reddine dair ... 12. Aile Mahkemesi'nden verilen ... gün ve .. sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili, evlilik birliği içerisinde edinilen mal varlığı üzerinden 50.000 TL katkı payı ve katılma alacağının davalıdan alınmasına karar verilmesini istemiş,16.07.2012 havale tarihli dilekçesiyle davadan feragat ettiğini bildirmiştir. Davalı vekili, feragat beyanı dikkate alınarak karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davacının vaki feragati nedeniyle dava hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi ... ile ... aralarındaki katkı payı alacağı davasının kısmen kabulüne kısmen reddine dair ... 11. Aile Mahkemesi'nden verilen 26.04.2012 gün ve 805/651 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili ile davalı vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili, tarafların 1982 yılında evlendiklerini, evlilik birliği içerisinde alınan 5 parça taşınmaz ile 1 adet panelvandan oluşan mal rejiminin tasfiyesi ile vekil edenine ait mal varlığının vekil edeni adına tapuya tesciline, olmadığı takdirde mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacağın tazminine karar verilmesini istemiştir....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Ölüme Bağlı Mal Rejiminin Tasfiyesinden Kaynaklanan Alacak Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, ölüme bağlı mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan katkı payı alacağı istemine ilişkindir. Somut olayda, davaya konu 2608 ada 2 parselde kayıtlı taşınmazın evlilik birliği içinde 08.03.1989 tarihinde davalı sağ kalan eş adına tescil edildiği,davalının cevap dilekçesinde muris eşinin dava konusu yer üzerindeki binayı yaptığını, bina yapılırken davalının kardeşleri ve akrabalarının da yardım ettiğini beyan ettiği, murisin ölmeden önce şoförlük yaparak gelir elde ettiği, mahkemece davacının tanık beyanlarına göre murisin katkısı olmadığı kabul edilerek davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır....
Başka mal rejimi seçilmediğinden 1.1.2002 tarihine kadar mal ayrılığı, bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. Davacı eşyaların 2003 yılından sonra yani yasal edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli bulunduğu dönemde edinildiğini ve yasal olarak ½ oranında pay sahibi olduğunu ileri sürmüş, davalı ise 23.11.2000 tarihinde mal ayrılığı rejimi döneminde babası tarafından alındığını, diğer bir deyişle kişisel malı olup davacının hakkı bulunmadığını açıklayarak karşı koymuştur. Dinlenen tanıklar, tarafların evlendikten sonra 5 yıl süre ile davalı eşin anne ve babasının evinde birlikte oturduklarını, daha sonra tapuda davalı eşin annesi adına kayıtlı bulunan daireye geçerek bu şekilde eşlerin birlikte oturmaya başladıklarını bildirmişler, eşyaların edinilmesine yönelik beyanda bulunmamışlardır. Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür....
İddianın ileri sürülüş şekli, dosya kapsamına göre istinaf kanun yolu başvurusuna konu dava; mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkindir. Bilindiği üzere; 01.01.2002 tarihinden önce 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin (TKM) yürürlükte olduğu dönemde, eşler arasında yasal mal ayrılığı rejimi geçerliydi (TKM m.170). TKM'de, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenleme mevcut olmadığından, eşlerin bu dönemde edindikleri mal varlığının tasfiyesine ilişkin uyuşmazlık, aynı kanunun 5.maddesi yollamasıyla Borçlar Kanunu'nun genel hükümleri göz önünde bulundurularak "katkı payı alacağı" hesaplama yöntemi kurallarına göre çözüme kavuşturulacaktır. Zira Borçlar Kanunu, Medeni Kanunun tamamlayıcısı olarak kabul edilmiştir (eBK m.544, TBK m.646). Mal ayrılığı rejiminde; eşler kendi malları üzerinde tasarruf yetkisine ve intifa hakkına sahiptir ve mallarının idaresi kendisine aittir (TKM m.186/1)....
Tarafların 24/03/2002 tarihinde evlendikleri, 24/07/2006 kesinleşme tarihli ilam ile boşandıkları, iş bu davanın 09/10/2013 tarihinde açıldığı , mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak davası için 10 yıl zaman aşımının öngörüldüğü, zamanaşımı süresi içerisinde iş bu davanın açıldığı ,belirsiz alacak olması nedeniyle de ıslahla arttırılan miktar için de zamanaşımının dolmadığı, bu yöndeki istinaf talebinin reddi gerektiği anlaşılmıştır. Taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK. m. 202). Edinilmiş mallara katılma rejiminde mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacak hakkı vardır. Katılma alacağı yasa'dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine yada korunmasına katkıda bulunmasına gerek yoktur....
Davanın, bozma ilamında da belirtildiği üzere davacının dava dilekçesi ve yargılama oturumlarındaki beyanlarına göre TMK'nin 202 ve devamı maddeleri gereğince, edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Mal rejimi sona erdiğinde eşlerin ya da mirasçılarının tasfiye davası sonucunda katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı hakları doğar. Kural olarak, eşlerden birine ait mal varlığında, diğer tarafın mülkiyet veya başka ayni hak talebi söz konusu olamaz. Mal rejiminin tasfiyesi isteğinde bulunan eşe ya da mirasçılarına tanınan hak ayni olmayıp, şahsi alacak hakkıdır (07.10.1953 tarihli ve 8/7 YİBK, 4721 sayılı TMK mad. 227/1, 231, 236/1). TMK'nin 239/1. fıkrasında; "katılma alacağı ve değer artış payı ayın veya para olarak ödenebilir…” denilmektedir. 226/3. maddede ise "Eşler karşılıklı borçları ile ilgili düzenleme yapabilirler" hükmüne yer verilmiştir....