WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bir başka anlatımla mal rejimi boşanma davası ile sona eren evlilikte, boşanma davasından verilen hükmün kesinleşmesi koşuluyla geriye etkili olarak, boşanma dava tarihinden geçerli olarak sona erer. Evlilik sona ermeden mal rejiminin tasfiyesi ile ilgili olarak yapılan anlaşmalar hükümsüzdür. Mahkemenin davanın reddine gerekçe yaptığı, davacının tek taraflı olarak düzenlediği 10.08.2011 tarihli ibraname başlıklı belgede, davacı boşanma davasından verilen nafaka ve maddi tazminat alacaklarının tahsili yanında mal rejimine ilişkin tasfiye niteliğinde açıklamada da bulunduğu, aldığı alacaklar karşılığında mal rejiminden kaynaklanan hakları da dahil her türlü alacağından davalıyı ibra ettiğini beyan etmişse de; bu ibraname, mal rejimi yönünden evliliğin devam ettiği süre içinde yapılmış olduğundan hükümsüz olup mal rejiminin tasfiyesi yönünden hukuki sonuç doğurmaz....

    Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma, ziynet ve ev eşyası alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince aslı ve karşı boşanma davalarının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'ilerine, ziynet eşyası alacağı davasının kısmen kabulüne, ev eşyası alacağı davasının reddine karar verilmiştir. Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, ziynet ve ev eşyası davalarının tefrikine karar verilmiştir....

      Davacı (kadın) 26.01.2012 tarihli dava dilekçesinde, boşanma ve fer'i talepleri yanında ziynet eşyası alacağı talebinde de bulunmuş, buna ilişkin harcını da yatırmıştır. Mahkemece, davacı (kadın)'ın ziynet eşyasına yönelik talebinin, ispatlanamadığından reddine karar verilmiş, davacı (kadın) ziynet eşyası talebinin reddi yönünden de hükmü temyiz etmiştir. Dairemizin sayın çoğunluğu tarafından tüm temyiz itirazlarının reddiyle hükmün onanmasına karar verilmiştir. Davacı, dava dilekçesinde ziynet eşyalarının cinsini, miktarını, vasfını bildirmemiş, dolayısıyla dinlenen tanıklara ziynetlerle ilgili yeterli soru sorulamamış, ziynet konusu aydınlanmadığı halde reddine karar verilmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 31. maddesi gereği hakimin davayı aydınlatma ödevi bulunmaktadır....

        DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK.nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda, Dava; mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak ve ziynet eşyalarının aynen iadesi, bunun mümkün olmaması halinde bedelinin davalıdan tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece katılma alacağı yönünden ıslah edilen davanın kabulüne karar verildiği, ziynet eşyalarının aynen iadesi olmadığı takdirde bedelin iadesi istemine ilişkin ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili tarafından reddedilen ziynet eşyalarının aynen iadesi olmadığı takdirde bedelin iadesine ilişkin dava yönünden istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır....

        Kararı veren Mahkeme tarafından 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 344 üncü maddesi uyarınca; a) Ziynet eşyası talebine yönelik nispi temyiz harçlarının bir haftalık kesin süre içerisinde tamamlanması, aksi hâlde ziynet eşyası talebine yönelik temyiz başvurusundan vazgeçmiş sayılacağı hususunun başvurana yazılı olarak bildirilmesi, b) Verilen kesin süre içinde ziynet eşyası talebine yönelik nispi temyiz harçları tamamlanmadığı takdirde temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilerek başvurana tebliğ edilmesi, 2....

          İlk derece mahkemesince, düğünde davacıya takılan ziynet eşyalarının evlilik birliği içinde davacının bilgi ve rızası ile bozdurulup evlilik birliğinin gerektirdiği masraf ve harcamalara sarf edildiği, bunların daha sonra davalı tarafça borç alınıp iade edileceğine dair veya davacıdan zorla alınıp bozdurulduğuna veya bunların davalıda olduğuna dair bir delil ve iddia bulunmadığı görüldüğünden davacının ziynet eşya alacağı talebi yerinde bulunmadığından sübut bulmayan davanın reddine" gerekçesi ile ziynet alacağı davasının reddine karar verilmiş ise de, davalının süresinde cevap vermemesi nedeniyle davalı tanıklarının beyanlarının hükme esas alınamayacağı, erkeğin sosyal inceleme raporundaki beyanında düğünde takılan altınların ihtiyaçlar için harcandığını beyan etmesi, davacı kadının ise ziynet eşyalarını davalının kendisi ve ailesinin vatandaşlık işlemleri ve borçları için aldığını, geri ödemediğini iddia etmesi ve bu iddiasının tanıklarınca doğrulanması, davacı kadının bileziklerden...

          Ziynet eşyası alacağı bakımından, Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi hükmü uyarınca; Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin iddia ettiği olayları ispatlaması gerekir. Kural olarak, düğün sırasında takılan ziynet eşyaları kim tarafından takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır. Ziynet eşyası davalarında, ispat hukuku yönünden öncelikli kural; davacı kadın eş tarafından dava konusu edilen ziynet eşyalarının, cins, sayı, nitelik ve miktar olarak varlığının kanıtlanmış olması gerekliliğine ilişkindir....

          Hal böyle iken tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi ve bu hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak davalı erkeğin maddi ve manevi tazminat isteklerinin (TMK m. 174/l-2) reddedilmesi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir. 2- Ziynet eşyası alacağı davasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 388/5. maddesi hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yükletilen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer, birer, açık , şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesini emredici kural olarak getirmiştir. Gerekçeli kararın da kısa karara uygun düzenlenmesi zorunludur. (HUMK m. 381/2). Dava dilekçesi, bilirkişi raporu gibi herhangi bir belgeye atıf yapılarak hüküm kurulamaz....

            Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ :Ziynet Eşyası Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür (TMK m. 6, 6100 s. HMK m. 190/1). Davacı kadın dava dilekçesinde, ziynet eşyasının davalı erkek ve ailesi tarafından alınıp harcandığını ve kendisine iade edilmediğini iddia etmiş, davalı erkek ise cevabında, kadının talep ettiği kadar altının düğünde takılmadığı ve takılanların kadın tarafından kuaför dükkanı açılmak için kullanıldığını savunmuştur. Davacı kadın ziynet eşyasının erkek ve ailesi tarafından alındığını ve kendisine geri verilmediğini ispat yükü altındadır. Davalı erkek bu beyanı ile ziynetlerin kendisinde olduğunu kabul etmemiş olup ispat yükünü üzerine almamıştır....

              Bu durumda, ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere kocaya verildiğinin, davacının isteği ve onayı ile bozdurulup harcandığının, davalı yanca kanıtlanması halinde, davalı koca ziynet eşyalarının iadesinden kurtulur. Ziynet eşyaları yönünden olağan olan, bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Ziynet eşyalarının davalı kocanın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağana ters düşer. Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bu bağlamda davacı; dava konusu ettiği ziynet eşyasının varlığını, bunların zorla elinden alındığını ispatla yükümlüdür....

              UYAP Entegrasyonu