Aile Mahkemesinin 2017/599 E -817 sayılı ilamı ile anlaşarak boşandıkları, davanın seyri sırasında dava taraflarının bizzat beyanlarının alınarak zapta geçirildiği, taraflarca ekli protokol içeriğinin doğruluğunun teyit edildiği ve beyanlarına göre karşılıklı maddi ve manevi tazminat, ziynet alacağı, tedbir ve yoksulluk nafakası ve mal rejiminden kaynaklı her türlü alacak hakkı, katkı payı, katılma alacağı ve kişisel eşya taleplerinin bulunmadığının ifade edildiği, protokol içeriğinin de aynı mahiyette olduğu ve kararın kanun yoluna gidilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır. Davacı vekili yargılanmanın yenilenmesi talebinde bulunmamış, boşanma kararı baki kalarak, davacının boşanma davası sırasında ki maddi taleplerinden vazgeçmesine ilişkin feragat beyanının hile ile iptalini ve davacı lehine tedbir ve yoksulluk nafakası ile ziynet ve mal rejiminden kaynaklı alacaklarının tahsilini istemiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davanın ileri sürülüş şekline göre, davacının, tarafların mal ayrılığı rejimi döneminde davalı adına edinilen (06.03.1989) 416 ada 17 parsel (eski 5045) sayılı tarla vasıflı taşınmaz üzerine tarafların edinilmiş mallara katılma rejimine tabi oldukları dönemde 1,3,4 nolu bağımsız bölümlerin inşaa edildiğini ileri sürerek, işbu bağımsız bölümlerden dolayı katılma alacağı talebinde bulunduğu, davalının tasfiye konusu taşınmazların tarafların mal ayrılığı rejimine tabi oldukları dönemde tamamlandığını, müvekkilinin kişisel malı olduğunu savunduğu; dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre, tasfiye konusu 1,3 ve 4 nolu bağımsız bölümlerin üzerine inşaa edildiği tarla vasıflı taşınmazın 06.03.1989 tarihinde davalı adına edinildiği, yapı ruhsatının 20.09.1994 tarihli ve zemin +1+2 nci katlar için verildiği, 12.12.1995 tarihinde mahallinde yapılan kontrolde ruhsat ve eklerine uygun olarak yapıldığının...
Sözleşmeyle başka mal rejimi seçilmediğinden (4722 s.K.m.10) yasal edinilmiş mallara katılma rejimine tabidirler (TMK.nun 202. m.). Tasfiyeye konu araç, 09.01.2007 tarihinde satın alınarak davalı koca adına tescil edilmiştir. Aksi, davacı tarafça kanıtlanamadığından, aracın edinilmiş mal olduğunun kabulü gerekir (TMK.nun 222/3. m.). Davacı, araç yönünden katılma alacağı isteğinde de bulunmuştur. Katılma alacağı; varsa eklenecek değerlerden (TMK. 229. m.) ve denkleştirmeden (TMK. 230. m.) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş malının (TMK. 219. m.) toplam değerinden, bu mala ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan artık değerin (TMK.231. m.) yarısı üzerindeki (TMK. 236/1 .m.) diğer eşin alacak hakkıdır. Bu hakkın elde edilebilmesi için, söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına katkının kanıtlanmasına gerek bulunmamaktadır....
Değerlendirme 1.Davacı erkek vekilinin dava dilekçesindeki talebi, eşler arasındaki mal rejiminin tasfiyesine ilişkindir. 4721 sayılı Kanun`un 179 uncu maddesinde mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümlerin uygulanacağı düzenlenmiş, 202 nci ve devamı maddelerinde ise eşler arasındaki mal rejimine ilişkin hükümler yer almıştır. 2.4787 sayılı Kanun`un 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında 22.11.2001 tarihli ve 4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna göre aile hukukundan doğan dava ve işlerin aile mahkemelerinin görevi kapsamında olduğu belirlenmiştir. 6100 sayılı Kanun`un 114 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde ise mahkemenin görevli olmasının dava şartı olduğu kabul edilmiştir. 3.Tüm bu açıklamalar kapsamında İlk Derece Mahkemesince davacı vekilinin talebinin eşler arasındaki mal rejiminin tasfiyesine yönelik olduğu ve görevli mahkemenin aile mahkemesi olduğu gözetilip görevsizlik kararı verilmesi gerekirken...
TMK'nun 179.maddesine göre mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır. Taraflar arasında başka bir mal rejimi seçildiği ileri sürülmediğine göre, evlenme tarihinden mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar TMK'nun 202.maddesine göre yasal edinilmiş mallara katılma rejimine tabidirler. Başka bir anlatımla dava konusu taşınmazın edinildiği tarih itibariyle eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. Eşler arasındaki mal rejimi TMK'nun 225/2.maddesine göre boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle sona ermiştir. Davacı taraf, dava dilekçesinde nizalı taşınmazda ½ katkı payının olduğunu belirtmiş, bunun yanısıra ½ paya ilişkin tapu kaydının iptali ve adına tescilini talep etmiştir. Davanın terditli açıldığı, öncelikle tapu iptali ve tescil, aksi halde alacak isteğini içerdiği anlaşılmaktadır....
Noterliğinde düzenlenen, 14.03.1990 tarih ve 22983 yevmiye No.lu “Düzenleme Şeklinde Mal Ortaklığı Evlenme Mukavelesi” başlıklı sözleşmenin içerdiği bazı hükümlerin eşler arasında sözleşmesel rejim olan mal ortaklığı rejimine ilişkin bulunmasına karşın, sözleşmenin 5 inci sayfasında mal rejimi sözleşmesinden farklı olarak ölüme bağlı tasarruf hükümleri taşıdığını, sözleşme ile eşlerden birinin ölümü hâlinde ortaklığa dahil malların tamamının sağ kalan eşe ait olacağının kararlaştırıldığını, iki taraflı bir hukuki işlem olması itibarıyla bir olumlu miras sözleşmesi (TMK m. 527) niteliğinde olduğunu, resmî vasiyetname şeklinde yapıldığını, miras bırakanın son arzularının mümkün olduğu kadar ayakta tutulması gerektiğini, olumlu miras sözleşmesinin eşler açısından geçerli ve bağlayıcı olduğunu sonucuna varılarak davanın reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A....
İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, katkı payı alacak isteğine ilişkindir. 01.01.2002 tarihinden önce 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin (TKM) yürürlükte olduğu dönemde, eşler arasında yasal mal ayrılığı rejimi geçerliydi (TKM 170 mad.). TKM'de, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenleme mevcut olmadığından, eşlerin bu dönemde edindikleri malvarlığının tasfiyesine ilişkin uyuşmazlık, aynı kanunun 5.maddesi yollamasıyla Borçlar Kanunu'nun genel hükümleri göz önünde bulundurularak "katkı payı alacağı" hesaplama yöntemi kurallarına göre çözüme kavuşturulmalıdır. Zira Borçlar Kanunu, Medeni Kanunun tamamlayıcısı olarak kabul edilmiştir (eBK 544, TBK 646 mad.) Mal ayrılığı rejiminde; eşler kendi malları üzerinde tasarruf yetkisine ve intifa hakkına sahiptir ve mallarının idaresi kendisine aittir (TKM 186/1 mad.). Her birinin malları, geliri ve kendi kazançları yine kendilerine ait kişisel mallarıdır (TKM 189 mad.)....
İlk derece mahkemesince, mal rejimi tasfiyesi davasının davacı lehine sonuçlanması durumunda dahi tapunun iptali ile davalı T3 adına tescil hükmü kurulamayacağı, sadece artık değerin nakdi olarak paylaştırılacağı, bu dava bakımından ise davacı lehine kesinleşmiş bir alacak kararının da bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....
Kredi borcu ödemelerinin bir kısmının mal rejiminin devamı süresince, bir kısmının da daha sonraki tarihlerde yapılmasında, mal rejiminin geçerli olduğu dönemin sonrasına sarkan ödemeler, dava konusu taşınmazın borcu kabul edilerek tasfiye gerçekleştirilir. Dosya kapsamında yapılan inceleme neticesinde; Tarafların 01/10/2017 tarihinde evlendikleri, boşanma davasının 19/04/2018 tarihinde açıldığı ve tarafların 5,5 ay evle kaldıkları, mal rejiminin tasfiyesine yönelik bu davanın da 05/02/2021 tarihinde açılmıştır. Taraflar arasında mal rejimi seçimi yönünde bir sözleşme bulunmamaktadır. Yasal mal rejimine tabidirler. Bu doğrultuda davacı ve davalı arasında evlilik tarihleri 01/10/2017 tarihinden, boşanma davasının açıldığı 19/04/2018 tarihine kadar TMK.nun 218- 241. maddeleri uyarınca edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. Davalı Ömer Faruk Kutlusoy İnşaat ve dayanıklı tüketim malları Tic. Ltd. Şti.'...
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Mal Rejimi Dönüşüm Davası Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Uyuşmazlık ve hüküm eşler arasındaki mal rejimine ilişkin sözleşmenin iptali istemine ilişkin olup, Yargıtay Başkanlar Kurulu’nun 26.01.2009 tarih ve 1 sayılı kararının 3. maddesi gereğince inceleme görevi Yargıtay 8. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ : Dosyanın görevli Yargıtay 8. Hukuk Dairesi Yüksek Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi.06.06.2011 (Pzt.)...