Davacı-davalının maddi ve manevi tazminat ile mal rejiminden kaynaklanan alacağı esasında bir para alacağı olduğuna göre, para alacakları hakkında bu istemleri için ihtiyati tedbir değil, İcra ve İflas Kanununun 257 ve devamı maddeleri gereğince ihtiyati haciz isteyebileceği gözetilerek tedbir kararının kaldırılması talebinin kabulü yerine reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir." (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 06/11/2013 tarihli 2013/21952 esas sayılı ilamı) "Mal rejiminin tasfiyesine bağlı alacaklar evlilik sona ermiş ise sona erme tarihinden, evlilik boşanma ile sona ermiş ise boşanma dava tarihi itibari ile muaccel hale gelir. Bu nedenle mal rejimine dayalı alacak talebinde bulunulduğu ve kanundaki diğer koşullarında mevcut olduğu takdirde, teminat durumu da mahkemece takdir edilerek ihtiyati haciz kararı verilmesi mümkündür....
Açıklanan sebeplerle, davacı-karşı davalı kadının 25.04.2014 tarihli dilekçesinde bildirdiği tanığı ...dinlenilmeden eksik inceleme ile ziynet eşyası davasının reddine karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. 3-Davacı-karşı davalı kadın mahkemece verilen kesin süre içerisinde dava dilekçesinde talep ettiği mal rejimine ilişkin isteğe yönelik harcı yatırmıştır. Mal rejimine yönelik istek evlilik birliğinin sona ermesinden sonra görülebilir hale gelmesi nedeniyle boşanma davasının kesinleşmesine kadar bekletici mesele yapılmak üzere bu davanın tefrik edilmesi gerekirken, karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm tesisi doğru olmamıştır....
Davacı kadının, boşanma ve fer’ilerine ilişkin açmış olduğu davada, dilekçe içeriği ve başlık kısmında mal rejiminin tasfiyesi talepleri olduğunu beyan etse de, sonuç kısmında bu mallara ilişkin ihtiyati tedbir talebinde bulunmakla yetindiği, sonradan dosyaya sunduğu ‘’ıslah dilekçesi’’ konulu 02.05.2012 tarihli dilekçede mal paylaşımına ilişkin katılma alacağı talepleri olduğunu beyan ettiği, davaya konu malların tasfiye edilerek edinilmiş mallara katılma rejimine göre 100.000 TL katılma alacağının faiziyle talep ettiklerini beyan ettiği, davalarını ıslah ettiklerini bildirdiği, tefrik sonrası 12.08.2016 tarihli dilekçede davaya konu taşınmazların tasfiyesiyle edinilmiş mallara katılma rejimine göre 300.000 TL katılma alacağının faiziyle tahsilini talep ettiklerini beyan ettiği, buna göre, dava dilekçesinin ve 02.05.2012 tarihli dilekçenin içeriği dikkate alındığında bu dilekçenin ıslah dilekçesi olarak kabul edilmesi gerektiği, HMK’nın 176. maddesinin 2. fıkrasına göre, aynı davada taraflar...
Kural olarak, boşanma davalarıyla birlikte mal rejimine ilişkin açıklamaların ve eşler arasında varılan sonuçların anlaşma protokolünde yer almalarında herhangi bir sakınca bulunmayıp bunu engelleyen bir kanun hükmü de yoktur. Yine ilke olarak, dar kapsamlı olarak ifade edilen ibarelerin boşanmanın feri niteliğinde bulunan nafaka, maddi–manevi tazminat gibi istekleri kapsadığı kabul edilebilir. Anlaşmalı boşanma protokolünde mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenlemelerin bulunması ve bu yöndeki anlaşmanın geçerli olabilmesi için düzenlemenin mal rejiminin tasfiyesine ilişkin olduğunun duraksamaya yer vermeyecek şekilde tek tek ve açıkça belirtilmek suretiyle açıkça belirlenmiş olmaları gerekir. Uyuşmazlık konusu protokolde malvarlığına yönelik herhangi bir açık ibare bulunmamaktadır. Bu durumda davacı kadının mal rejiminin tasfiyesine konu olan evlilik birliği içinde edinilen taşınır veya taşınmazlardan kaynaklanan haklarından feragat ettiği kabul edilemez....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Yargıtay 8.Hukuk Dairesi'nin 20/06/2016 tarih 2016/10134 Esas 2016/10858 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere mal rejiminin tasfiyesine bağlı alacakların evlilik sona ermiş ise sona erme tarihinden, evlilik boşanma ile sona ermiş ise boşanma dava tarihi itibarı ile muaccel hale geleceği, bu nedenle mal rejimine dayalı alacak talebinde bulunulduğu ve kanundaki diğer koşullarında mevcut olduğu takdirde teminat durumu da mahkemece takdir edilerek ihtiyati haciz karar verilmesinin mümkün olacağı, ihtiyati haciz talep edildiği tarihte alacağın varlığının kanıtlanması gerekmez ise de sunulan delil ve belgelerle alacağın varlığının "yaklaşık ispat" ilkesi çerçevesinde muhtemel gözükmesi gerekeceği, taraflar arasında mal rejimi tasfiyesinden kaynaklanan alacağı muaccel olup ancak vadesinin gelmediği, İİK.257/2 maddesi gereğince vadesi gelmemiş bir borçtan dolayı da borçlunun muayyen bir yerleşim yeri olmadığı veya borçlunun taahhütlerinden...
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Davacı tarafından açılan mal rejiminin tasfiyesi davasında, davacının talebi üzerine 18/10/2022 tarihli ara karar ile davacının ihtiyati haciz talebinin reddine karar verildiği, işbu kararın davacı tarafça istinaf edildiği görülmekle, Yargıtay 8.Hukuk Dairesi'nin 20/06/2016 tarih 2016/10134 Esas 2016/10858 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere mal rejiminin tasfiyesine bağlı alacakların evlilik sona ermiş ise sona erme tarihinden, evlilik boşanma ile sona ermiş ise boşanma dava tarihi itibarı ile muaccel hale geleceği, bu nedenle mal rejimine dayalı alacak talebinde bulunulduğu ve kanundaki diğer koşullarında mevcut olduğu takdirde teminat durumu da mahkemece takdir edilerek ihtiyati haciz karar verilmesinin mümkün olacağı, ihtiyati haciz talep edildiği tarihte alacağın varlığının kanıtlanması gerekmez ise de sunulan delil ve belgelerle alacağın varlığının "yaklaşık ispat" ilkesi çerçevesinde muhtemel gözükmesi gerekeceği, taraflar arasında...
Aile Mahkemesinin 2017/979 esas sayılı dosyasının feragat ile sonuçlanması halinde aynı olayların boşanma gerekçesi olarak kabul edilemeyeceği ve mal paylaşımı konusunda mal varlığının davalının babası tarafından alındığı, mal rejimine konu olamayacağından bahisle tarafların boşanmalarına, davacının yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine, müşterek çocuğun velayetinin davalı babaya verilmesine, mal paylaşımına ilişkin davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Aile Mahkemesinin 2010/464 Esas sayılı kararının 06.11.2013 tarihinde kesinleştiği, tanıma davası 17.04.2010 tarihinde açılmış olup mal rejimine ilişkin yabancı mahkeme kararının tanınması talepli davadan hem dava hem karar tarihi bakımından önce olduğu, mal rejimine ilişkin yabancı mahkeme ilamının tanınması talebinin dosyaya sunulan yabancı mahkeme kararındaki şerhin kesinleşmeye ilişkin olduğu kabul edilerek davanın kabulüyle, ... ... İlçe Mahkemesinin 30/03/2011 tarihli ve 09 D 01587 Sayılı ilamının tanınmasına karar verilmiştir....
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle * hükümde, mal rejimine ilişkin bir düzenlemenin bulunmamasına göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine peşin alınan harcın mahsubuna, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 28.11.2007 (Çrş.)...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Katkı Payı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Uyuşmazlık ve hüküm katkı payı ve mal rejimine ilişkin olup, inceleme görevi Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 01.03.2018 tarihinde yürürlüğe giren 09.02.2018 tarih 2018/1 sayılı iş bölümü kararı gereğince Yargıtay 8. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ : Yukarıda belirtilen sebeple dosyanın görevli Yargıtay 8. Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 21.11.2018 (Çrş.)...