Şu halde yapılması gereken iş; yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, davacıya ait Hollanda yaşlılık sigortası rejimine tabi sigortalılık sürelerini gösterir Hollanda Sigorta Mercii hizmet cetveli davalı Kurum Yurtdışı Borçlanması ve Tahsisler Daire Başkanlığından usulünce celbedilip, gerekirse tercümesi de yaptırılarak, Hollanda yaşlılık sigortası rejimine ilk tabi olunan tarih usulünce belirlenmeli ve davacı istemi bu çerçevede yeniden değerlendirilerek varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O hâlde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 21.09.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Ceza Dairesinin 22.03.2007 tarihli ve 2006/10559 esas, 2007/4396 sayılı ilâmında da belirtildiği gibi, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 58, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 106 ve 108. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, sadece özgürlüğü bağlayıcı cezaların mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesinin mümkün olduğu, adlî para cezalarının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine imkân sağlayan bir düzenlemeye yer verilmemesi karşısında, yazılı şekilde karar verilmesinde, isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı CMK.nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 15.11.2018 gün ve 2018/4905 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 22.11.2018 gün ve KYB/2018-93459 sayılı ihbarnamesi ile Dairemize tevdii kılınmakla incelendi....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2021/214 KARAR NO : 2021/55 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : BODRUM AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : 2019/985 ESAS DAVA KONUSU : Mal Rejim KARAR : Mal rejimine dayalı alacak davasında; Şirket hissesi üzerindeki ihtiyati tedbirin kaldırılması talebinin reddine ilişkin Mahkemesinden verilen 20.11.2020 tarihli ara kararın istinafen incelenmesi davalı karşı davacı vekili tarafından süresi içerisinde istenmiş olmakla; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda gereği düşünüldü; GEREKÇE : Dava; mal rejimine dayalı alacak tahsiline ilişkindir....
'nin yetkilisi ve tek ortağı olduğunu, mahkeme tarafından müvekkilinin yetkilisi olduğu şirketin tüm mal varlıkları üzerine tedbir konulduğu görülmüş olup bu yöndeki karar hali hazırda müvekkilinin ticari hayatını bitirecek ve şirketi maddi olarak zarara uğratacak mahiyette olduğunu, sayın mahkemece esasen mal varlıklarına ilişkin tüm bilgi ve belgeler toplanmış durumda olduğunu, dolayısıyla davaya konu mal varlıkları ortaya çıktığını, gelen kayıt ve belgelerden de müvekkilinin boşanma davasını bilmesine rağmen hiçbir şekilde mal veya para kaçırma teşebbüsünde bulunmadığının görüldüğünü, netice olarak mevcut tüm mal varlıkları üzerine halen tedbir konulduğunu, müvekkilinin herhangi bir şekilde elinden mal çıkartma veya mal kaçırma gibi bir iradesi bugüne kadar olmadığı gibi bundan sonra da olmayacağını, ancak ticaretin sağlıklı bir şekilde devamı açısından özellikle şirket mal varlıkları üzerine konulan tedbirler büyük sorun teşkil ettiğini, mahkemece şirket adına kayıtlı bulunan tüm araçlar...
Kısmen mal ayrılığı, kısmen de edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemlere karşılık gelen bu tür uzun vadeli aidat yada borç ödemelerinde; mal ayrılığının geçerli olduğu dönemde her bir eşin yaptığı ödeme(katkı), 4721 sayılı TMK.nun yürürlüğe girdiği 1.1.2002 tarihinden sonraki dönemde geçerli olan edinilmiş mallara katılma rejimine kişisel malı olarak girer (TMK.nun 220/2 m.). Eşlerin mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malları, mal rejiminin sona ermesi anındaki durumlarına göre değerlendirilir ve tasfiye anındaki değerleriyle hesaba katılırlar (TMK.nun 228/1, 235/1.m). Az yukarıda açıklandığı gibi mal rejiminin sona erdiği tarih itibarıyla, inşaat ve kooperatif ödemeleri tamamlanmadığından daha sonraki tarihte ferdileşmeyle tapuya tescil edilmiştir....
Somut olayda, uyuşmazlığın, evlilik birliği içinde edinilen ve kişisel mal niteliğinde olan kira gelirinden kaynaklandığı ve mal rejimine yönelik olduğu anlaşılmakla, aile mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince İstanbul Anadolu 8. Aile Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 15/03/2016 gününde oy birliğiyle karar verildi....
Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2013/553 Esasında kayıtlı boşanma davasında davacı kadın tarafından, iş bu davaya konu malvarlığı ile ilgili olarak alacak talebinde bulunulduğu, mahkemenin 11/06/2015 tarih ve 2015/420 Karar sayılı kararı ile boşanmaya ilişkin hükümler dışında davacı kadının mal rejimine ilişkin talebine ilişkin olarak "Davacı Deniz Kılınçlı'nın edinilmiş mallara katılma alacağına ilişkin harcı yatırılarak usulünce açılmış bir dava olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde hüküm kurulduğu, mahkemenin kararının Yargıtay 2....
Mal rejimine ilişkin davalar ise boşanmanın eki (fer'i) niteliğinde davalar olmadığını söylemekteler. Konunun çok tartışmalı olduğu ve henüz bir birlikteliğin gerek doktrinde ve gerekse uygulamada sağlanamadığı görülmektedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 22.06.2009 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde alacak istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 02.03.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde alacak istemlerine ilişkindir. Davalılar, davanın reddini istemişlerdir. Mahkemece, tapu iptali ve tescil isteminin satış vaadine konu taşınmazın elbirliği mülkiyeti rejimine tabi olması nedeniyle, tazminat isteminin ise davalılara intikal edecek miras paylarının belli olmaması nedeniyle ile reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacılar temyiz etmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, tarafların mal ayrılığı rejimine tabi oldukları dönemde İstanbul'da arsa alındığı, üzerine 1983 yılında ev inşaatına başlandığı, 1984 yılında inşaatın sona erdiği ve tarafların bu evde yaşamaya başladığı, 1985-1991 yılları arasında 1 nci katın yapılarak tarafların bu katta yaşamaya başlayıp zemin katı kiraya verdikleri ve 1998 yılında bu binayı satıp tasfiyeye konu taşınmazın satın alındığı, davacının katkısına ilişkin tanık olarak dinlenen tarafların ortak çocuklarının belirtilen tarihlerde çok küçük olmaları nedeniyle beyanlarını görgüye dayalı olmadığı, duyuma dayalı olduğu, davalının ise evlilik birliğinin devamı süresince hastanede çalıştığı, daha sonra emekli olduğu, davalının maaşı dışında miras yoluyla kendisine kalan taşınmazların satışından gelir elde ettiği, mal ayrılığı rejiminde yapılan katkının mutlaka para ya da para ile ölçülebilen bir değer ile yapılmasının gerektiği...