"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Velayet Sorumluluğudan Kaynaklanan Alacak ve Mal Rejimin Tasfiyesi Taraflar arasındaki "alacak" davası ve "mal rejiminin tasfiyesine" ilişkin karşı davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen görevsizliğe dair olan hüküm, davacı-davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davanın Türk Medeni Kanununun 362. maddesi kapsamındaki velayet sorumluluğundan kaynaklanan alacak, karşı davanın ise mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak talebine ilişkin olduğunun anlaşılması karşısında dava ve karşı davanın aile mahkemesinin görevine dahil bulunmasına göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna...
Dosyanın yapılan incelemesinde; tarafların boşanma dava dosyasına sundukları boşanma protokolünde mal rejimin tasfiyesine yönelik bir düzenleme olmadığı gibi, gerekçe ve hükümde de mal rejiminin tasfiyesine yönelik bir hüküm bulunmadığı, diğer yandan, feragatin somutlaştırılmış bir hak ile ilgili kayıtsız ve şartsız, herhangi bir kuşkuya yer vermeyerecek biçimde açık olması gerektiği, bu durumda, 18.08.2005 tarihli duruşmadaki taraf beyanlarının mal rejiminin tasfiyesi yönünden feragat olarak kabul edilmesinin de mümkün olmadığı anlaşılmakla, Dairemiz kararının usul ve kanuna uygun olduğu anlaşıldığından dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir. KARAR Açıklanan sebeple; Dosyanın YARGITAY HUKUK GENEL KURULUNA GÖNDERİLMESİNE, 22.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
Mahkemece, mal rejimin tasfiyesine ilişkin davalarda yetkili mahkemenin boşanmaya karar verilmesi halinde bu mahkemenin yetkili olduğu gerekçesi ile mahkemenin yetkisizliğine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK m. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkindir. TMK'nun 214/.... maddesinde; mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davalarda boşanmaya, evliliğin iptaline veya hakim tarafından mal ayrılığına karar verilmesi durumunda bu davaları sonuçlandıran yer mahkemelerinin yetkili olduğu düzenlenmiştir. Bir başka anlatımla, bu nitelikteki davalarda 6100 sayılı HMK yerine konuyla ilgili özel düzenlemelerin yer aldığı 4721 sayılı TMK'nun 214. maddesindeki yetki kuralı geçerlidir....
Şöyle ki; tarafların boşanma dava dosyasına sundukları boşanma protokolünde mal rejimin tasfiyesine yönelik bir düzenleme olmadığı gibi, gerekçe ve hükümde de mal rejiminin tasfiyesine yönelik bir hüküm yoktur. Diğer yandan, feragatin somutlaştırılmış bir hak ile ilgili kayıtsız ve şartsız, herhangi bir kuşkuya yer vermeyerecek biçimde açık olması gerekir. Bu durumda, 18.08.2005 tarihli duruşmada davacı kadının "Paylaşılacak bir malımız ve eşya talebim yoktur", davalı erkeğin ise "Paylaşılması gerekli bir malımız ve eşya talebim yoktur" şeklindeki anlatımlarının mal rejiminin tasfiyesi yönünden feragat olarak kabul edilmesi de mümkün değildir. O halde, mahkemece iddia ve savunma doğrultusunda taraf delilleri toplanarak sonuca göre asıl ve karşı davanın esasıyla ilgili bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir....
İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkindir. TMK'nun 214/2. maddesinde; mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davalarda boşanmaya, evliliğin iptaline veya hakim tarafından mal ayrılığına karar verilmesi durumunda bu davaları sonuçlandıran yer mahkemelerinin yetkili olduğu düzenlenmiştir. Bir başka anlatımla, bu nitelikteki davalarda 6100 sayılı HMK yerine konuyla ilgili özel düzenlemelerin yer aldığı 4721 sayılı TMK'nun 214. maddesindeki yetki kuralı geçerlidir. Ne var ki, TMK'nun 214/2. maddesindeki yetki kuralı kesin nitelikte bulunmayıp HMK'nun 19/2. ve 116. maddeleri uyarınca cevap süresi içinde ilk itiraz olarak ileri sürülmesi gereklidir. Davalı tarafından bu yönde bir itiraz bulunmadığı halde mahkemece resen yetkisizlik kararı verilmesi doğru değildir....
İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, mal rejiminin tasfiyesine dayalı tapu iptal ve tescil isteği ve alacak isteğine ilişkindir. Mal rejimi sona erdiğinde eşlerin ya da mirasçılarının tasfiye davası sonucunda katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacak hakları doğar. Kural olarak, eşlerden birine ait mal varlığında, diğer tarafın mülkiyet veya başka ayni hak talebi söz konusu olamaz. Mal rejiminin tasfiyesi isteğinde bulunan eşe ya da mirasçılarına tanınan hak ayni olmayıp, şahsi alacak hakkıdır (07.10.1953 gün 8/7 YİBK, 4721 sayılı TMK'nun m. 227/1, 231, 236/1). TMK'nun 239/1. fıkrasında; "katılma alacağı ve değer artış payı ayın veya para olarak ödenebilir…” denilmektedir. 226/3. madde de ise "Eşler karşılıklı borçları ile ilgili düzenleme yapabilirler" hükmüne yer verilmiştir. Anılan kanuni düzenlemelerden de anlaşılacağı gibi, borcun ayın olarak ödenmesi borçlu eşe tanınmış bir haktır....
İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, mal rejimin tasfiyesinden kaynaklanan iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Mal rejimi sona erdiğinde eşlerin ya da mirasçılarının tasfiye davası sonucunda katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacak hakları doğar. Kural olarak, eşlerden birine ait mal varlığında, diğer tarafın mülkiyet veya başka ayni hak talebi söz konusu olamaz. Mal rejiminin tasfiyesi isteğinde bulunan eşe ya da mirasçılarına tanınan hak ayni olmayıp, şahsi alacak hakkıdır (07.10.1953 gün 8/7 YİBK, 4721 sayılı TMK'nun m. 227/1, 231, 236/1). TMK'nun 239/1. fıkrasında; "katılma alacağı ve değer artış payı ayın veya para olarak ödenebilir…” denilmektedir. 226/3. madde de ise "Eşler karşılıklı borçları ile ilgili düzenleme yapabilirler" hükmüne yer verilmiştir. Anılan kanuni düzenlemelerden de anlaşılacağı gibi, borcun ayın olarak ödenmesi borçlu eşe tanınmış bir haktır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Mal Rejimin Tasfiyesi ve Alacak Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen mal rejiminin tasfiyesiyle ilgili "davanın açılmamış sayılmasına" dair olan hüküm, davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davacı, boşanma davasıyla birlikle "mal rejiminin tasfiyesini" de talep etmiş, bununla ilgili ayrıca harç da yatırmıştır. Mahkemece, 24.06.2014 tarihinde tarafların boşanmalarına karar verilmiş, aynı kararla "mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davanın tefriki ile ayrı bir esasa kaydedilmesine" karar verilmiş, bilahare, bu talep hakkında aynı esas üzerinden "davacının bir aylık sürede tefrik işlemlerini yapmak üzere başvuruda bulunmadığı" gerekçesiyle 27.10.2014 tarihinde verilen ek kararla davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir....
Yukarda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede; Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde, bozma ilamı ile davanın edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesine ilişkin olduğu belirtilerek, davanın nitelemesi yapılmış, Mahkemece bozmaya uyulmakla taraflar lehine usuli kazanılmış hak oluşmuştur.Buna göre, davacı vekili tarafından mal rejimin tasfiyesinden kaynaklanan iptal ve tescil talebinin olduğu, alacağa ilişkin terditli talebinin bulunmadığı dikkate alınarak davacı vekilinin 07.10.1953 tarihli ve 8/7 sayılı YİBK Hukuk Bölümü Kararı uyarınca; davacının mal rejiminin tasfiyesi sonucunda oluşan hakkı kişisel hak niteliğindeki bir alacak hakkı olup, ayın (mülkiyet) istenemeyeceğinden davanın bu nedenle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle ret kararı verilmesi doğru değilse de ret kararı sonuç itibari ile doğru olduğundan, hükmün onanması gerekmiştir....
KARAR Davacı ... vekili, ...... birliği içerisinde edinilen malların tasfiyesine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere menkul ve gayrimenkuller için 116.000,00 TL ve 12.180,00 TL kira alacağı olmak üzere toplam 128.180,00 TL alacağın faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, 26.284,00 TL'nin karar tarihi itibarı ile yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, diğer taleplerinin reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK m. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, mal rejimin tasfiyesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkindir. 1....