Mahkeme duruşmalı olarak yaptığı inceleme sonucu; "davanın boşanma, maddi manevi tazminat ve mal rejiminin tasfiyesine yönelik alacak talebine ilişkin olduğu, mal rejiminin tasfiyesine yönelik alacak talebi açısından bu aşamada tefrik kararı verilmediği, tedbir kararı verilen hesabın dava konusu olduğu, esasın yargılamaya muhtaç olduğu, dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna göre ihtiyati tedbir bakımından yaklaşık ispat koşulunun sağlandığı, ihtiyati tedbirin kaldırılması halinde ciddi bir zarar doğabileceği, ihtiyati tedbir talebinin HMK gereğince yasal şartları taşıdığı kanaati ne varılmakla davalı vekilinin yapmış olduğu ihtiyati tedbire itirazın reddine" karar verilmiştir....
Davacı Türkiye'de bulunan evlilik birliği içerisinde iktisap edilen taşınmaz, araç ve banka mevduatı üzerinde mal rejiminin tasfiyesine bağlı alacak talep ettiğine göre mal rejiminin tasfiyesine ilişkin 5718 sayılı MÖHUK'un 15.maddesi gözetilerek hangi hukukun uygulanacağının tespiti gerekir. Buna göre tarafların her ikisinin de Türkiye'de evlendikleri sırada Türk vatandaşı oldukları anlaşıldığından uygulanacak hukuk müşterek milli hukuk olarak Türk Hukuku'dur. Türk Hukukuna göre evlilik mal rejiminden doğan tasfiyesi için gerek katkı payı alacağı gerekse katılma alacağı talep edilebilmesi için evliliğin sona ermesi gerekir. (TMK'nun 225.md.) Taraflar Almanya'da boşanmışlar ancak bu ilam Türkiye'de tanınmadığından Türk Hukuku'na göre evli gözükmektedirler. Hukuki yarar olması koşuluyla Türk vatandaşlığından çıkanlar hatta yabancılar için verilmiş yabancı mahkeme boşanma kararlarının bile Türkiye'de tanınması mümkündür....
İcra Dairesi 2014/526 Esas sayılı dosyasında ilamsız takip yolu ile davacı ve davalı arasında görülen mal rejiminin tasfiyesine ilişkin Kızılcahamam Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/48 Esas sayılı dava dosyasındaki bilirkişi raporuna istinaden alacak talep edildiğini, söz konusu alacak yönünden TMK.nun 178. madddesi hükmü gereği 1 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği, ayrıca mal rejiminin tasfiyesine ilişkin dosyada karara bağlanan alacak miktarının sadece 6.000,00 TL olduğunu, bilirkişi raporunun hiçbir bağlayıcılığı olmadığını ve davacının icra takibine konu borcu bulunmadığını açıklayarak söz konusu icra takibinin durdurulmasını, davacının borçlu olmadığının tespiti ve inkar tazminatının davalıdan alınmasını talep etmiştir. Davalı ... vekili, takip konusu alacağın dayanağının mal rejiminin tasfiyesine ilişkin 2007/48 Esas sayılı dava dosyasında aldırılan bilirkişi raporu olduğunu ileri sürerek davanın reddi ve alacağın % 20'si oranında inkar tazminatına hükmedilmesini savunmuştur....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE: Taraflar arasındaki dava, davacı tarafından davalıya yapılan bağıştan rücu sebebine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hâkime aittir (6100 sayılı HMK mad. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava; mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. 01.01.2002 tarihinden önce 743 Sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin (TKM) yürürlükte olduğu dönemde, eşler arasında yasal mal ayrılığı rejimi geçerliydi (TKM mad.170). TKM'de, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenleme mevcut olmadığından, eşlerin bu dönemde edindikleri mal varlığının tasfiyesine ilişkin uyuşmazlık, aynı kanunun 5.maddesi yollamasıyla Borçlar Kanunu'nun genel hükümleri göz önünde bulundurularak "katkı payı alacağı" hesaplama yöntemi kurallarına göre çözüme kavuşturulmalıdır....
Mahkemece yeniden yapılan yargılama sonucunda, tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde; davanın evlilik birliğinin boşanma nedeniyle sona ermesine dayalı mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkin olduğu, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davalarda yetki konusunda TMK 214/2....
Edinilmiş mallara katılma rejimi dışındaki diğer mal rejimlerinin benimsenmesine ilişkin sonradan yapılan sözleşmeler; ancak ileriye etkili olarak geçerli olur ve yapıldığı tarihten sonraki dönem için sonuç doğurur. Diğer yandan hemen belirtmek gerekir ki, mal rejimi sona erdiğinde, eşlerin ya da ölümleri halinde mirasçılarının rejimin tasfiyesi sonucunda varsa katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacak hakları doğar. Kural olarak, eşlerden birine ait mal varlığında, diğer tarafın mülkiyet veya başka ayni hak talebi söz konusu olamaz. Mal rejiminin tasfiyesi isteğinde bulunan eşe ya da mirasçılarına tanınan hak ayni olmayıp, parasal nitelikte şahsi alacak hakkıdır (07.10.1953 gün 8/7 YİBK, 4721 sayılı TMK'nun m. 227/1, 231, 236/1). TMK'nun 239/1. fıkrasında; "katılma alacağı ve değer artış payı ayın veya para olarak ödenebilir…” denilmektedir. 226/3. madde de ise, "Eşler karşılıklı borçları ile ilgili düzenleme yapabilirler" hükmüne yer verilmiştir....
Davalının ...ada ... parsel 8 nolu bağımsız bölüme yapılan tadilat ve iyileştirme giderlerine yönelik temyiz itirazlarına gelince; Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK m. 33). iddianın ileri sürülüş şekline göre dava, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkindir. Tüm dosya kapsamına göre, edinilmiş mallara katılma rejimin geçerli olduğu dönemde davacı tarafından davalının kişisel malı niteliğinde olan taşınmaza yapılan tadilat ve iyileştirmeleri masraflarının edinilmiş maldan yapıldığı, kişisel maldan yapıldığının iddia ve ispat edilmediğine göre, edinilmiş mal kapsamında bulunduğunun kabulü gerekir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Mal Rejiminin Tasfiyesi #Yukarıda tarihi, numarası, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; Dairenin * 8.10.2007 gün ve *18347-13576 sayılı ilamiyle*onanmasına karar verilmişti. Sözü geçen Dairemiz kararının düzeltilmesi istenilmekle, evrak okundu, gereği görüşülüp düşünüldü. Temyiz ilamında bildirilen gerektirici sebeplere ve özellikle *verilen red kararı mal rejiminin sona ermemiş olması sebebine dayanmakta olup, rejimin sona ermesinden sonra açılacak davada kesin hüküm oluşturmayacağına göre Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 440. maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirisine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin REDDİNE ve aynı Kanunun değişik 442. maddesi ile 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunun 52. maddesi hükmünce takdiren (160.00) YTL. para cezasının, harçlar kanunu uyarınca (28.90) YTL. ilam harcının karar düzeltme isteyene yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna oybirliğiyle karar verildi. 07.02.2008...
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Uyuşmazlık ve hüküm Türk Medeni Kanununun 212.maddesi uyarınca olağanüstü mal rejimine geçilmesi nedeniyle önceki rejimin tasfiyesi isteğine ilişkindir. Mahkemece olağanüstü mal rejimine geçilmesi isteği de kabul edilmiştir. Yargıtay Başkanlar Kurulunun 26.01.2009 tarih 1 sayılı kararının 3.maddesi gereğince inceleme görevi 8. Hukuk Dairesine aittir. Ne var ki; bu Dairece de görevsizlik kararı verilmiş olup, görevli Dairenin belirlenmesi için dosyanın (Hukuk Daireleri) Başkanlar Kuruluna gönderilmesine karar vermek gerekmiştir. S O N U Ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle görevli Dairenin belirlenmesi için dosyanın Yargıtay (Hukuk Daireleri) Başkanlar Kuruluna gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi.06.12.2010 (Pzt.)...
Dava ve karşı dava; eşler arasında mal rejiminin tasfiyesine dayalı alacak istemine ilişkindir. Kural olarak, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davalarda koşulların oluşması halinde tarafı lehine alacak hakkına hükmedilir ise de, yargılama sonucu olası alacakların teminat altına alınması amacıyla dava konusu alacak talebine konu malvarlığı üzerine ihtiyati tedbir konulabileceği uygulamada Yargıtay içtihatlarıyla kabul edilmiş durumdadır....