sattığını beyan etmesine rağmen mükellef kurumdan mal ve hizmet aldığını belirten firmalar 3.917.046,00 tutarında mal aldıklarını beyan ettiği, aynı yılda mükellef kurum 3.510.672,00 TL tutarında mal satın aldığını beyan etmesine rağmen mükellef kuruma mal satan firmalar 2.934.825,00 TL tutarında mal sattıklarını beyan ettikleri, 2010 yılında 1.544.426,00 TL tutarında mal sattığını beyan etmesine rağmen mükellef kurumdan mal ve hizmet aldığını belirten firmalar 1.281.105,00 tutarında mal aldıklarını beyan ettiği, aynı yılda mükellef kurum 1.493.214,00 TL tutarında mal satın aldığını beyan etmesine rağmen mükellef kuruma mal satan firmalar 1.255.249,00 TL tutarında mal sattıklarını beyan ettikleri, 2011 yılında 2.070.883,00 TL tutarında mal sattığını beyan etmesine rağmen mükellef kurumdan mal ve hizmet aldığını belirten firmalar 1.683.797,00 tutarında mal aldıklarını beyan ettiği, aynı yılda mükellef kurum 2.209.792,00 TL tutarında mal satın aldığını beyan etmesine rağmen mükellef kuruma...
malın alıcısı durumda olmadığı, zirai ürün komisyonculuğu ile uğraşanların satılmak üzere gönderilen ürünlerin kendileri tarafından satın aldıkları saptanmadıkça, katma değer vergisi mükellefi olduğunun kabul edilemeyeceği, Vergi Hukukunda komisyonculuğun özel olarak düzenlendiği, komisyonculuğun faaliyet ve tanımının ve niteliğinin Borçlar Kanununa göre belirlenmesi gerektiği, komisyoncunun, satmak üzere çiftçilerden veya tüccardan mal almadığı, herhangi bir alım faaliyetinin bulunmadığı sadece gönderilen malların satışını yapmakta olduğu, inceleme raporunda yükümlü şirketin, asıl mal sahibi namına tahsil ettiği Katma Değer Vergisini "Satış Tasfiye Faturası" ile mal sahibine intikal ettirmek suretiyle hesaplarındaki katma değer vergisini sıfırladığı, bu durumda ihtilaf konusu katma değer vergisinin, mal sahipleri tarafından vergi dairesine yatırılıp yatırılmadığının üzerinde durulması gerektiği, bu kişiler vergilerini yatırmamış iseler onlar adına cezalı tarhiyatın yapılabileceği gerekçesiyle...
Ağır Ceza Mahkemesince de süresinde mal beyanında bulunulduğunun kabul edildiği, ancak incelenmesi gereken sorunun süresinde verildiği kabul edilen mal beyanı dilekçesinin 2004 sayılı İİK’nun 74.maddesine uygun olup olmadığı noktasında toplandığı,anılan madde de “Mal beyanı,borçlunun gerek kendisinde ve gerek üçüncü şahıslar yedinde yedinde bulunan mal ve alacak ve haklarında borcuna yetecek miktarın nevi ve mahiyet ve vasıflarını ve her türlü kazanç ve gelirlerini ve yaşayış tarzına göre geçim membalarını ve buna nazaran borcunu ne suretle ödeyebileceğini yazı ile ve şifahen icra dairesine bildirmesidir”şeklinde bir düzenlemeye yer verildiği,keza borçlunun dilekçesinde öğretmen emeklisi olup,emekli maaşından başka hiç bir malının ev ve eşyasının olmadığını bildirdiği anlaşılmakla,mal beyanı dilekçesinin usulüne uygun olduğu ve sanığın bu yönden beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemekle kararın 5271 sayılı CMK'nun 309.maddesi...
rejiminin, eşlerden birinin ölümüyle, başka bir mal rejiminin kabulüyle, mahkemece boşanmaya, evliliğin iptaline veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesiyle sona ermesi, Yargıtay'ın sapmaksızın devam eden uygulamalarına göre, mal rejiminin tasfiyesi ile alacak hakkında bir karar verilmesi için eşler arasındaki mal rejiminin sona ermesinin gerekmesi, başka bir anlatımla, şahsi hak niteliğindeki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkının dava konusu yapılabilmesi için muaccel (istenebilir) hale gelmesinin gerekmesi, mal rejiminin sona ermesinin, mal rejiminin tasfiyesiyle katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı davalarının görülebilirlik ön koşulunun olması, mal rejimini sona erdiren boşanma davasının derdest olduğunun anlaşılması durumunda usul ekonomisi gereğince (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 30 uncu maddesi) bekletici mesele yapılması, tasfiye davasında, mal rejiminin sona ermemiş ve sona erdirecek davanın da henüz açılmamış olduğunun...
Fiili envanter uygulamasında; işletmeye dahil iktisadi kıymetler saymak, ölçmek, tartmak, değerlemek veya bu şekilde tespit edilmesi mutad olmayan mallarda tahmin etmek suretiyle tespit edilirken, kaydi envanter çalışmasında; defter ve belgeler kullanılmak ve bu yolla mal hareketleri takip edilmek suretiyle tespit edilmektedir. Fiili envanter uygulaması, defter ve belgeler üzerinde yapılan çalışmada dönem başı mal mevcudu ile dönem içi mal alışları toplamından dönem içi mal satışları toplamını çıkarmak ve bu şekilde tespit edilen kaydi mal miktarını (dönem sonu mal mevcudu) fiili envanter çalışmasında tespit edilen fiili mal miktarı ile mukayese etmek suretiyle yapılmaktadır. Buna karşın kaydi envanter uygulaması, tamamen defter ve belgeler üzerinde yapılmakta ve (dönem başı mal mevcudu + dönem içi mal alışları = dönem içi mal satışları + dönem sonu mal mevcudu) denklemi kullanılmak suretiyle gerçekleştirilmektedir....
Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK mad.225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 Sayılı TMK'nin yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 Sayılı TKM mad.170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 Sayılı Yasa mad.10, TMK mad.202/1). Tasfiyeye konu ......... plakalı araç, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 08.06.2010 tarihinde satın alınarak, davalı eş adına tescil edilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK mad.179). Mahkemece yukarıda yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmişse de; gerekçe dosya kapsamına uygun düşmemektedir....
Mal rejiminin ölümle sona ermesi durumunda ölenin son yerleşim yeri mahkemesi, 2. Boşanmaya, evliliğin iptaline veya hâkim tarafından mal ayrılığına karar verilmesi durumunda, bu davalarda yetkili olan mahkeme, 3. Diğer durumlarda davalı eşin yerleşim yeri mahkemesi. ” C. Değerlendirme 1. Mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davalarda, yetkiyi düzenleyen 4721 sayılı Kanun'un 214 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre, eşler veya mirasçılar arasındaki mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davalarda, boşanmaya, evliliğin iptaline veya hâkim tarafından mal ayrılığına karar verilmesi durumunda, bu davalarda yetkili olan mahkeme yetkilidir. Buna göre, mal rejiminin tasfiyesi davalarında yetki, 6100 sayılı Kanun hükümlerine göre değil, özel düzenlemenin yer aldığı 4721 sayılı Kanun'a göre belirlenmelidir. 2....
Taraflar arasında sözleşmeyle başka mal rejimi seçilmediğinden 1.1.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM. m.170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği ölüm tarihine kadar (TMK.225/1) yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. (TMK.202/1). 533 ada 25 parsel, eşler arasında mal ayrılığı rejiiminin geçerli olduğu 23.01.1991 tarihinde kadastro yoluyla ölen eş adına tapuya tescil edilmiştir. Mal ayrılığında ; eşlerden her biri, kendi malları üzerinde tasarruf yetkisine ve intifa hakkına sahiptir ve mallarının idaresi kendisine aittir (TKM.186/1). Eşlerden her birinin mallarının geliri ve kendi kazançları yine kendilerine aittir (TKM.m.189). 1.1.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı TMK.nun 220/2. maddesine göre; mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan mal varlığı değerleri kişisel malıdır. Bu açıklamalara göre, dava konusu 533 ada 25 parsel ölen eş ...'ın kişisel malıdır....
Eşler arasında başka mal rejimi seçilmediğinden evlilik tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar (TMK.nun 225/2. m) yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK.nun 202.m). Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK 179.m). Olayları (vakıaları) açıklama taraflara hukuki olarak nitelendirme ve Türk hukukunu resen uygulama hakime aittir. (HMK.m.33) Yukarıda yapılan açıklamaların ışığında, somut uyuşmazlık incelendiğinde; Davacının dava dilekçesinde; fabrikada işçilik yaparak, gece mesailerine kalarak biriktirmiş olduğu parasını ve tüm maaşını dava konusu taşınmazlar alınırken yatırdığını; özellikle TOKİ'den alınan konutun taksit ödemelerinin halen davacı tarafça yapılmakta olduğunu, evlilik birliği içerisinde edinilen bu taşınmazlara bu surette yapmış olduğu katkı nedeniyle mal rejiminin tasfiyesi ile alacağın davalıdan tahsilini talep ettiği görülmüktedir....
Boşanma nedeniyle eşler arasındaki mal rejimi, boşanma davasının dava tarihi itibariyle sona ermekte olup (TMK’nun 225/2.m.), mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkı boşanma dava tarihi itibariyle doğar. Ancak bu hakkın dava yolu ile kullanılabilmesi, tasfiyeye karar verilebilmesi için boşanma davasının olumlu sonuçlanarak kesinleşmesi gerekir. Somut olayda taraflar arasında boşanma davası açılmış olmakla davacının mal rejiminden kaynaklanan alacak hakkı doğmuştur. Ancak tasfiyeye karar verilebilmesi için boşanma davasının olumlu sonuçlanması gerekmektedir. Bu durumda boşanmanın kesinleşmemesi sebebiyle mal rejiminin tasfiyesi yapılamaz ve mal rejimi davası boşanma kararı kesinleşmedikçe karara bağlanamaz. Mahkemenin bu yöne ilişkin görüşü yerindedir....