WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Tebliğname ile; alacaklı vekili Avukat ÖA imzalı 23.10.2007 tarihli dilekçe ile sanığın mal beyanı dilekçesinin usulüne uygun olmadığı, mali bilgilerini sakladığı ve üzerine kayıtlı taşınmazları bildirmediği gerekçesiyle şikayetçi olunduğu, Saruhanlı İcra Müdürlüğünün 2007/1148 esas sayılı takip dosyasına göre de borçlu sanığın verdiği 16.10.2007 tarihli mal beyanı dilekçesinde üzerine kayıtlı taşınmazları göstermeyerek gizlemiş olduğu anlaşılmakta ise de, ödeme şeklinin gösterilmemesi sebebiyle dilekçenin usulüne uygun olmadığı, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 27.09.2005 tarihli ve 2005/17-109-105 sayılı kararında da belirtildiği üzere, gerçeğe aykırı mal beyanından dolayı ceza verilebilmesi için öncelikle usulüne uygun mal beyanı dilekçesinin olması gerektiği, 2004 sayılı İİK'nun 74.maddesindeki koşulları taşımayan mal beyanı dilekçesinin usulüne uygun bulunmaması sebebiyle geçerli sayılamayacağı ve bu durumda sanığın mal beyanında bulunmadığı kabul edilerek cezalandırılması gerekeceği,...

    beyanında bulunması ve bulunmazsa hapisle tazyik edileceği, mal beyanında bulunmaz veya hakikate aykırı beyanda bulunursa ayrıca hapisle cezalandırılacağı ihtarı"nın ödeme emrinde bulunması amir hükmünü içermekte olup, anılan Yasa’nın "Beyanın muhteviyatı" başlıklı 74. maddesinde de, "Mal beyanı, borçlunun gerek kendisinde ve gerek üçüncü şahıslar yedinde bulunan mal ve alacak ve haklarında borcuna yetecek miktarın nevi ve mahiyet ve vasıflarını ve her türlü kazanç ve gelirlerini ve yaşayış tarzına göre geçim membalarını ve buna nazaran borcunu ne suretle ödeyebileceğini yazı ile veya şifahen icra dairesine bildirmesidir." ifadesi ile mal beyanının tarifi ve unsurları belirtilmiştir....

      Eşler arasındaki mal rejimi TMK. nun 225/2. maddesi uyarınca boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir. Uyuşmazlık konusu 19026 sayılı parselde bulunan 30/262 pay 30.09.2002 tarihinde tapuda yapılan satış ve devirle davalı ... tarafından satın alındığı dosyada bulunan tapu kaydı ve resmi akit tablosu ile sabittir. Taşınmaz payı edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde davalı tarafından satın alındığından edinilmiş mal olarak kabulünde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu konuda mahkeme ile Daire arasında bir görüş uyuşmazlığı da yoktur. Daire ile mahkeme arasındaki uyuşmazlık zamanaşımı noktasında toplanmaktadır. 743 sayılı TKM. nin yürürlükte bulunduğu dönemde mal ayrılığı rejimi söz konusu idi. Mal ayrılığı rejimi için 743 sayılı TKM. de mal rejimi konusunda herhangi bir zamanaşımı süresi öngörülmemişti....

        Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK m. 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM m. 170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın m. 10, TMK m. 202/1). Tasfiyeye konu 511 parsel sayılı taşınmazın tamamı, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 19.02.2008 tarihinde, 473 parsel sayılı taşınmazın 1/4 hissesi, 30.04.2008 tarihinde, 474 parsel sayılı taşınmazın 1/4 hissesi, 30.04.2008 tarihinde satın alınarak, davalı eş adına tescil edilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK m. 179)....

          Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK m. 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nin yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM m.170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı Yasa m. 10, TMK m. 202). Tasfiyeye konu ... ada ... parselde bulunan 3 nolu bağımsız bölümün eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 28.09.2005 tarihinde satın alınarak, davalı eş adına tescil edildiği anlaşılmıştır. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK m. 179)....

            Soyut ayırt edicilik; bir işaretin, bir teşebbüsün mal ve hizmetlerini, bir başka teşebbüsün mal ve hizmetlerinden ayırt etmeye elverişli olması halidir. Bir işaret soyut ayırt edici niteliğe sahip değilse, ayırt edicilik fonksiyonuna da sahip olmayacaktır. Marka, ayırt edicilik fonksiyonunun gereği olarak, mal ve hizmetleri ferdileştirmekte ve bunları tüketiciler için piyasada teşhis edilebilir hale getirmektedir. Bu yolla tüketiciler, almak istedikleri mal ve hizmetleri başka teşebbüslerin mal ve hizmetlerinden ayırt edebilmektedirler. Ayrıca, mal ve hizmetlerin piyasada teşhis edilebilir hale getirilmesi ile, farklı teşebbüslerin mal ve hizmetleri için piyasa şeffaflığı sağlanmaktadır. Piyasa şeffaflığının yerine getirilebilmesi, markanın iletişim fonksiyonu ile kolaylaşır. Markanın iletişim fonksiyonu, piyasada mal ve hizmet arz edenlerle talep edenlerin aralarında iletişim kurmalarını sağlamaktadır....

              Aynı Kanun'un "Tanımlar" başlıklı 3. maddesinde, tahsil edilemeyen amme alacağı teriminin, amme borçlusunun bu Kanun hükümlerine göre yapılan mal varlığı araştırması sonucunda haczi kabil herhangi bir mal varlığının bulunmaması, haczedilen mal varlığının satılarak paraya çevrilmesine rağmen satış bedelinin amme alacağını karşılamaması gibi nedenlerle tahsil edilemeyen amme alacaklarını; tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağı teriminin, amme borçlusunun haczedilen mal varlığına bu Kanun hükümlerine göre biçilen değerlerin amme alacağını karşılayamayacağının veya hakkında iflas kararı verilen amme borçlusundan aranılan amme alacağının iflas masasından tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması gibi nedenlerle tahsil dairelerince yürütülen takip muamelelerinin herhangi bir aşamasında amme borçlusundan tahsil edilemeyeceği ortaya çıkan amme alacaklarını ifade ettiği belirtilmiştir....

                Bu açıklamalara göre, TMK.nun 219/4, 221/2. maddeleri uyarınca kişisel malların geliri de aksine sözleşme yapılmadığı sürece edinilmiş mal olup davalının emekli maaşı ile kira gelirlerinin kişisel mal kabul edilerek davalı katkısının % 2/3 olarak kabul edilmesi doğru görülmemiştir. Mahkemece, eklenecek değerlerden (TMK.nun 229 m.) ve denkleştirmeden (TMK.nun 230 m.) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere davalının edinilmiş malı olan taşınmazın (TMK.nun 219 m.) değerinden bu mala ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan artık değerin (TMK.nun 231 m.) yarısı üzerinden (TMK.nun 236/1 m.) tarafların kazanılmış hakları da dikkate alınarak davacının katılma alacağının saptanması gerekmektedir. Mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan edinilmiş mallar bu durumları ile tasfiyeye konu edilir (TMK.nun 231/1 m.) Söz konusu mal varlıklarının devredilmesi durumunda ise devredildiği tarih esas alınarak hesaplama yapılır (TMK.nun 235/son m.)....

                  TMK.nun 225/1 fıkrasında; “mal rejimi, eşlerden birinin ölümü veya başka mal rejiminin kabulüyle sona ereceği” öngörülmüştür. TMK.nun 178. maddesinde ölümden söz edilmediğine göre, TMK.nun 5. maddesi yoluyla somut olayda Borçlar Kanununun 125. maddesinde öngörülen 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğinin kabulü gerekir. BK.125. maddesinde “bu konuda başka suretle hüküm mevcut olmadığı takdirde her dava 10 yıllık müruru zamana tabidir” hükmündeki her dava sözcüklerini “bütün alacaklar” şeklinde anlamak gerekir. Diğer bir deyişle, mal rejiminin ölüm sebebiyle sona ermesi halinde, taşınmazın hangi mal rejimine tabi olduğu nazara alınmaksızın 10 yıllık zamanaşımı süresi uygulanır....

                    Kadın veya kocanın, diğerinin mal rejiminin devamı sırasında edindiği mal varlığına katkısı nedeniyle katkı payı alacağı isteyebilmesi için, mutlaka para ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunması gerekir. Somut olaya gelince; eşler, 22.09.1989 tarihinde evlenmiş, 30.05.2007 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 14.10.2009 kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK mad.225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 Sayılı TMK'nin yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM mad.170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 Sayılı Yasa mad.10, TMK mad.202/1)....

                      UYAP Entegrasyonu