Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

un bedelini ödeyerek satın aldığını, iddiaların doğru olmadığını, mal kaçırılmadığını, bedel ödeme savunması kabul edilmese dahi murisin mirasçıları arasında mal paylaşımı yaptığı, davacılara da taşınmaz devri yapıp, kazandırmada bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, davanın kabulüne ilişkin karar, Dairece; ‘’ … miras bırakandan tüm mirasçılarına intikal eden taşınır taşınmaz mallar ve haklar araştırılmalı, tapu kayıtları ve varsa öteki delil ve belgeler mercilerinden getirtilmeli her bir mirasçıya nakledilen malların ve hakların nitelikleri ve değerleri hakkında uzman bilirkişiden rapor alınmalı böylece yukarda değinilen anlamda bir paylaştırma kastının bulunup bulunmadığı açıklığa kavuşturulmalıdır. Somut olaya gelince; mahkemece yukarıdaki ilkeler çerçevesinde inceleme ve araştırma yapılmış değildir....

    Davalının mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacağa yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde; Somut olayda, ilk derece mahkemesince, tasfiyeye konu taşınmaz yönünden davacının yurtdışından yapılan ve genel hükümlere tabi olan protokole dayanmadığı, TMK düzenlenen mal rejimine ilişkin talebi olduğu gerekçesiyle 69.406,94TL değer artış payı alacağı, 34.689,05 TL katılma alacağının davalıdan tahsiline karar verilmiş ise de karar hatalı olmuştur. Şöyle ki, tarafların boşanma kararından sonra yurtdışında noterde 30.11.2017 tarihinde ‘Boşanma Sonrası Mutabakatı/ Mal Ayrımı- Mal Paylaşımı- Uzlaşma’ başlıklı sözleşme yaptıkları, sözleşmenin varlığı ve içeriği yönünden ihtilaf olmadığı, sözleşmede tasfiyeye konu taşınmaza ilişkin düzenleme bulunduğu ve tasfiyeye konu taşınmaz yönünden mal rejiminin tasfiye edildiği, davacının işbu sözleşmenin ifasından kaynaklı değil mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı alacak talebinin bulunduğu anlaşılmaktadır....

      Dairemiz kararı, davacı erkek vekili tarafından; kusur belirlemesi, tazminatların miktarı, velayet ile mal paylaşımı talebi yönünden hüküm kurulmaması yönünden temyiz edilmiştir. Dairemiz kararı, davalı kadın vekili tarafından; hükmün tamamı yönünden temyiz edilmiştir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 14/01/2020 tarih, 2019/3313 esas ve 2020/153 karar sayılı ilamı ile " 1- davacı erkek eş tarafından sadece boşanma davasının reddine yönelik istinaf edilmiş olup, erkeğin alacak davası hakkında olumlu olumsuz hüküm kurulmamış olması taraflarca istinaf kanun yoluna getirilmemiştir. Bölge adliye mahkemesince yapılan yargılama sonucunda erkeğin boşanma davasının kabulü ile boşanma ve ferilerine ilişkin kurulan hüküm; davalı kadın tarafından tüm yönleriyle, davacı erkek tarafından ise kusur belirlemesi, tazminatların miktarı, velayet ile mal paylaşımı talebi yönünden hüküm kurulmamasına dayalı temyiz edilmiştir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Mal Rejiminden Kaynaklanan Alacak Davacı-karşı davalı ... ile davalı-karşı davacı ... aralarındaki mal rejiminden kaynaklanan alacak davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair .......

        Alacaklısından mal kaçırmak amacında olabilen borçlu bu durumda amacına uygun bir mahkeme kararı elde edebilecektir. Somut olayda, davalı borçlu ile diğer davalı eşi, boşanma davasına esas olmak üzere bir protokol hazırlamış ve bunu mahkemeye sunmuşlardır. Davacı alacaklı, anılan protokol ile borçlu tarafından eşine devredilen taşınmazlar hakkındaki tasarrufların iptalini istemiştir. Davacının asıl amacı, boşanmaya ilişkin mahkeme hükmünün iptali değil, taşınmaz devrine ilişkin tasarrufun iptalidir. Tasarrufun tarafları, karı-kocadır. Boşanma davasında tarafların mal bölüşümü mahkeme tarafından belirlenmiş değildir. Tarafların mahkemeye anlaşma şeklinde bildirdikleri iradeleri ile mal paylaşımı belirlenmiştir. Bu gibi hallerde borçlunun alacaklısından mal kaçırabilme imkânı vardır. Gerek tasarrufun iptali davalarında, gerekse HUMK.nun 446. maddesinde yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurmak suretiyle açılan davaların yasal düzenlemelerinin, aynı amaca yönelik olduğu kuşkusuzdur....

          Alacaklısından mal kaçırmak amacında olabilen borçlu bu durumda amacına uygun bir mahkeme kararı elde edebilecektir. Somut olayda, davalı borçlu ile diğer davalı eşi, boşanma davasına esas olmak üzere bir protokol hazırlamış ve bunu mahkemeye sunmuşlardır. Davacı alacaklı, anılan protokol ile borçlu tarafından eşine devredilen 8 adet taşınmaz (bağımsız bölüm) hakkındaki tasarrufların iptalini istemiştir. Davacının asıl amacı, boşanmaya ilişkin mahkeme hükmünün iptali değil, taşınmaz devrine ilişkin tasarrufun iptalidir. Tasarrufun tarafları karı-kocadır. Boşanma davasında tarafların mal bölüşümü mahkeme tarafından belirlenmiş değildir. Tarafların mahkemeye anlaşma şeklinde bildirdikleri iradeleri ile mal paylaşımı belirlenmiştir. Bu gibi hallerde borçlunun alacaklısından mal kaçırabilme imkanı vardır....

            Davalı ... vekili, dava konusu taşınmaz hissesinin miras paylaşımı sonucu alındığını, borcun tasarruf tarihinden sonra doğduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece iddia, savunma, toplanan deliller ve bilirkişi raporu gereğince, davalı Ergün'ün vergi borcunun esas itibarıyla 2008 yılı ve sonrasına ait olduğu, bu tarihten öncesi vergi borçlarının ödendiği, özellikle tasarruf tarihinden sonraki iki yıllık süreç için herhangibir amme alacağı olmadığı, dolayısıyla borçlunun alacaklıdan mal kaçırmasını gerektiren bir durum bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Mal paylaşımı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından, yararına hükmolunan tazminat ve nafaka miktarları yönünden; davalı erkek tarafından ise tamamına yönelik olarak temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı erkeğin tüm, davacı kadının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı kadın lehine takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir....

                Davalı, davacının giriş kapısını ayırmadığını ve kendi giriş kapısından girmeye çalıştığını, taraflar arasında mal paylaşımı olmadığını, ortaklığın giderilmesi için dava açılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davanın reddine ilişkin verilen karar Dairemizce, “..Çekişmeli taşınmazdaki yapının tasarruf biçiminin önceden belirlendiği ve binanın giriş yerinin taraflarca ortak alan olarak bırakıldığı anlaşılmaktadır. Diğer bir anlatımla taşınmazdaki kullanma biçimi bu şekilde oluşmuştur. Taşınmazın paydaşlarca sözü edilen kullanım biçimine uygun olarak tasarruf edilmesi asıldır.Hal böyle olunca, davanın kabulüne, binanın ortak girişinden her iki tarafın yararlanmasını sağlayacak biçimde çekişmenin giderilmesine karar verilmesi gerektiği..” gerekçesiyle bozulmuştur. Mahekemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hâkimi ...'...

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma-Mal Paylaşımı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm taraflarca temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı-karşı davalı erkek tarafından açılan boşanma davası ile davalı-karşı davacı kadının açtığı karşılıklı boşanma davasının yapılan yargılaması sonucu verilen hüküm; taraflarca temyiz edilmiş, Dairemizin 24.02.2016 tarihli ilamı ile, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratıldığından bahisle karar bozulmuş, bozma sebebine göre, "tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişkinin tek başına bozma sebebi olduğu belirtilerek", tarafların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Dairemizin bu bozma kararı ile, ilk verilen hüküm tüm yönleri bakımından tamamen ortadan kalkmıştır....

                    UYAP Entegrasyonu